Kýlýçdaroðlu bunu nereden biliyordu?

Suriye’de ne oldu: Halkýný katleden rejime karþý ABD ve Avrupa höt zöt etti, ‘silah vereceðiz’ açýklamasý bile yaptý ama rejimle savaþan Özgür Suriye Ordusu’nu yalnýz býraktý. Rejimle savaþan halkýn zafiyetinden de El Kaide baðlantýlý gruplar yararlandý, geldiler yerleþtiler. ABD ve Avrupa buna göz yumdu; Esad rejimine de ‘Bakýn biz de sizin gibi El Kaide terörü saldýrýsý altýndayýz’ bahanesi oldu bu! Tehdit, saldýrý ve göçle karþý karþýya kalan ise sadece Türkiye... Yerli iþbirlikçiler de sadece Türkiye’yi suçlamayý seçtiler. Zaten böylesine çalýþkan ve kullanýþlý gönüllü iþbirlikçiler varsa maaþlý elemana gerek yok!

Dýþiþleri’nde ne konuþuldu: El Kaide baðlantýlý IÞÝD örgütü, ‘Türk topraðý’ olan Suriye içindeki Süleyman Þah Türbesi’ne yaklaþtý. Dýþiþleri Bakaný, deneyimli bürokratý, MÝT Müsteþarý ve Genelkurmay temsilcisi iþte bu durumu deðerlendirdi. PKK’ya karþý Kuzey Irak operasyonu gibi IÞÝD’e karþý operasyon konuþuldu. Yani hedef ‘Suriye ile savaþ’ deðil...

Ýçeriði yazamýyoruz ama eriþenler biliyordur; “Türkiye’yi Suriye ile savaþa sokmak” diye bir þey yok!

Ama ‘seçim malzemesi olsun’ diye öyle anlaþýlmasý için çalýþanlarý tarih yargýlayacak!

Gelelim asýl meseleye...

Bu toplantýyý dinlemek Türkiye’ye ‘savaþ’ açýldýðýnýn en önemli kanýtý. Ve bu savaþýn askerleri yazýk ki yabancý ordular deðil kullanýþlý yerli iþbirlikçiler...

- Siyasi ve bürokratik kadrolara, ‘yabancý deðil, bizden’ olduklarý için yerleþtiler; kimse onlara ‘öteki’ muamelesi yapmadý, dýþlamadý.

- Ardýndan ‘Emniyet Ýstihbarat’ geldi...

- Daha sonra telefon dinlemelerin merkezi TÝB...

- Devlet kurumlarýnýn bilgisayar altyapýsýna ‘hizmet saðlayýcý þirketler’ olarak girildi, tüm iletiþim ve veri havuzuna eriþim saðlandý.

- Yargýnýn tepe kurumunda ‘hukuki güvence’ saðlandý.

Her türlü bilgi ‘istihbar edilebilir’ ve ‘operasyon için kullanýlabilir’ hale gelmiþti.

- Ve asýl ‘istihbarat’a, MÝT’e yönelik ilk saldýrý geldi.

Fakat hükümet tarafýndan püskürtüldü.

Savaþýn düðmesine de o zaman basýldý!..

Türkiye, hükümetin en baþarýlý olduðu alanlara yapýlacak saldýrýlarla devrilecekti:

- Eðitim reformuna karþý ‘dershane krizi’, kalkýnmaya karþý ‘yolsuzluk’, dürüstlüðe karþý ‘rüþvet’, hukuk reformlarýna karþý ‘yargýya müdahale’ iddialarý bu savaþýn kurþunlarý oldu. (12 yýldýr ‘millet iradesi’ diyen hükümete karþý ‘sandýða müdahale etti’ demenin altyapýsýný da “AKP yüzde 30’a düþtü” yaygarasý ile yapmaya baþladýlar; seçimde göreceðiz.)

- Bakanlarý, milletvekillerini dinlediler, izlediler, kaydettiler, istifa ettirdiler; gazete ve TV’lerde konuþturdular.

- Türkiye’yi dünyaya ihbar ettiler...

Ama bütün bunlar tutmadý, deðerli okurlar.

Millet, yani sizler ‘savaþý’ gördünüz.

Bu da onlarý çýldýrttý.

‘Büyük taarruz’ baþlattýlar.

Baþbakan’a ‘devletin güzide bilim kurumu’ kisvesi altýnda ‘kriptolu telefon’ sundular; konuþmalarý yabancý bir ülkedeki ‘karargaha’ servis ettiler!

Yine yemediniz!..

Daha da çýldýrdýlar...

Ýsrail, ABD, Ýngiltere, Almanya’da güçlü çevrelerin hedefe koyduðu ‘Dýþiþleri Bakaný’nýn ‘makam’ odasýnda, ayný çevrelerin ‘doðrudan hedef aldýðý’ MÝT Müsteþarý, Genelkurmay ve Dýþiþleri temsilcileriyle yaptýðý ‘ulusal güvenlik’ toplantýsýný dinlediler; servis ettiler!

Bir baþka vahim durum daha var;

Bu toplantýnýn 13 Mart’ta yapýldýðýný öðrendim dün akþam. Yani CHP Genel Baþkaný Kemal Kýlýçdaroðlu’nun Samanyolu Haber televizyonunda yaptýðý 20 Mart’taki konuþmadan bir hafta önce. Þöyle diyordu Kýlýçdaroðlu: “Erdoðan seçimlerden önce orduyu Suriye’ye sokmak isteyebilir. Provokasyonlar olabilir. Bununla ilgili bazý duyumlar var!” 

Kýlýçdaroðlu ‘duyumlarý’ ertesi günden itibaren bazý medya gruplarý ‘zaten bunu bekliyormuþcasýna’ büyütüldü. Kýlýçdaroðlu bu duyumu nereden almýþtý, ‘al sana siyaseten lazým olur’ diye önce ona mý sýzdýrýlmýþtý? Bunu bilmiyorduk, sanýrým artýk biliyoruz!

‘Düþman’a saygý duyulabilir; Macarlarýn Osmanlý için kullandýðý deyimdir bu ‘saygýdeðer düþman’...

Ama ‘hain’in, ‘iþbirlikçi’nin ‘acýnasý sefiller’ olarak anýldýðýný da biliyoruz.

Bu arada;

Radikal’in hakkýný teslim etmeliyim, savaþa ‘kusmuk’la da olsa katýlýyor! 20 günde 55 mitingde konuþtuðu için sesi kýsýlan, buna raðmen kendisini bekleyen onbinlerce kiþiyi kýrmamak için mitinglerini iptal etmeyen Baþbakan Erdoðan’ýn sesiyle ‘sosyal medya haberi’ bahanesiyle alay edecek kadar kin biriktirmiþ meðer!

‘Romantik’ yazar Can Dündar da “Kýsýklý’da otura otura bu hale geldi” diyerek zeka ve espri düzeyini sergilemiþ. Kiþi, deðerini sözüyle gösterir...