Kýlýçdaroðlu, CHP’yi hangi katakullilere alet ediyor?

CHP Genel Baþkaný Kemal Kýlýçdaroðlu, ifade vermeye çaðýrýldýklarý halde gitmeyen HDP’li vekillerin gözaltýna alýnmasýna “Demokrasiyi savunuyorsanýz seçimle gelenlerin seçimle gitmesini savunacaksýnýz. Aksi halde demokrasiyi katledersiniz. Seçimle gelenleri ancak seçimle gönderirsiniz. ‘Öldüreceðim, yok edeceðim, kurþunlayacaðým, mafya yöntemleriyle etkisiz hale getireceðim’ derseniz demokrasiyi yok edersiniz” sözleriyle karþý çýktý. 

HDP’lilerin hukuku tanýmadýklarýndan bahsetmedi. Ýfadeye çaðýrýlma gerekçelerine, “terör örgütüne silah taþýmak gibi fiillere, terörist cenazelerine gitmek, gitmeyenleri tehdit etmek gibi eylemlere, terör örgütü yöneticileriyle eþ samanlý olarak halký sokaða çaðýrmak” gibi örgüt faaliyetlerine dair de tek kelime yoktu o günkü konuþmasýnda. 

Selahattin Demirtaþ’ýn, dokunulmazlýklar kaldýrýldýktan sonra devlete meydan okumasý da Kýlýçdaroðlu tarafýndan son derece normal karþýlanmýþtý. Demirtaþ, “Hakim ve savcýlara sesleniyorum. Hiçbir arkadaþýmýz ifade vermeye gitmeyecek. Bu iþ öyle kolay olmayacak. Yakalama kararý çýkaracaksýnýz” dediðinde Kýlýçdaroðlu pekala “Hukuk devletinde bu ifade bir siyasetçiyi meþru alanýn dýþýna çýkarýr. Nasýl ki biz gidip ifade veriyoruz HDP’liler de ifadeye gitmelidir” diyebilirdi. Ana muhalefet partisi genel baþkanýna yakýþan, siyaset alanýna ve hukuka davet etmek olmalýyken “yeni CHP”, PKK’ya megafon olma sürecinde HDP’yi hep destekledi, hatta zaman zaman HDP’den rol çaldý.

Kimi CHP’liler sýklýkla Demirtaþ’la ayný kavramlarý kullandý. 

Seçim kampanyalarýný ortak sloganlarla yürüttüler. “Seni baþkan yaptýrmayacaðýz” diyerek ayný amaç etrafýnda birleþtiler.

Öyle ki “ödünç oy” alýþveriþine bile girdiler

***

Kemal Kýlýçdaroðlu’nun CHP’si, Demirtaþ’ýn Cumhurbaþkaný Erdoðan’a hitaben söylediði “Korkma asmayacaðýz, adil yargýlayacaðýz” sözüne dahi destek oldu. CHP; Rojova hayallerini Diyarbakýr’da realize etme adýna PKK’nýn uygulamaya koyduðu þiddet siyasetinin Türkiye’ye maliyetini bilmesine raðmen bir taraftan PKK’nýn diðer taraftan FETÖ’nün siyasi emellerine uygun bir muhalefet yürüttü. Bu örgütlerin argümanlarýyla ve bunlarý himaye eden Batýlý odaklarýn aðzýna bakarak, yüzde 52 ile seçilmiþ Cumhurbaþkanýný ve yüzde 49 ile seçilmiþ bir hükümeti kriminalize etmeye çalýþtý. Bu Türkiye’ye yönelik uluslararasý bir kampanyaydý. Ana muhalefet partisi olmasý hasebiyle CHP, bu kampanyanýn en önemli ayaðýný yürüttü.

Deniz Baykan son günlerde buradan gelen sorularý cevaplamaktan çekinse de CHP’nin HDP’lileþtiði söylemiþti. CHP, 2010’da girdiði bu deðiþim sürecinde FETÖ ve PKK-HDP’ye müzahir hale geldi. Geldi gelmesine ama milli hassasiyetlere raðmen siyaset yapýlamayacaðý gerçeðine tosladýðýnda da çark yaptý. 

PKK’nýn silah býrakacaðý taahhüdüyle baþlayan çözüm sürecinde “PKK ile masaya oturuyor” diye devleti suçladý. Ayný PKK çözüm sürecini bozup silaha sarýlýnca CHP yine devleti suçladý, bu sefer çözüm sürecini bozdu diye.

Demokratik haklarýn geniþletilmesine dair bir yaklaþým ortaya koymadý, Doðu ve Güneydoðu’dan tek vekil çýkaramadý ama ne hikmetse PKK’nýn siyasetçileri söz konusu olduðunda demokrasi havarisi kesildi. 

Kürt meselesine bakýþýnda Kürtleri deðil örgütü merkeze aldý. Bu yüzden de Kürt halkýndan deðil Kandil’den iltifat gördü.

Kýlýçdaroðlu’nun çok zaman ‘kifayetsizlik’ olarak görülen davranýþlarýnýn son 4 yýlda Türkiye’ye nelere mal olduðuna bakýnca öyle olmadýðý görülecektir. Amacý CHP’yi, meþru yollarla iktidar yapmak deðil Türkiye’yi zayýflatacak katakullilere alet etmek. Bunu da gayet iyi baþarýyor. 

Ama yine de CHP’yi Türkiye düþmanlarýnýn yörüngesine sokanlara karþý CHP içinden itirazý olanlarýn Cumhurbaþkaný’nýn þu sözüne kulak vermelerinde fayda var: 

“Terör estirenlerin avukatlýðýna soyunanlar bunun bedelini öderler.”

Hele 15 Temmuz’dan sonra milletin teröre iltimas sayýlabilecek hareketlere hiç tahammülü kalmamýþtýr.

CHP’yi ana muhalefet partisi olarak siyaset alanýnda tutmak isteyen CHP’lilerin bu gerçeðe uyanmalarý gerek.