Ekrem Ýmamoðlu Ýstanbul Büyükþehir Belediye Baþkanlýðý koltuðuna oturdu. Ama “arýndýrma” sürecine tahammül edemediði için enfeksiyonlu bir seçimle gelen “kirli” bir koltuða oturdu.
Nihai kararýn ne olacaðýný henüz bilmiyoruz. Ancak, kesin olan þu ki, Ýmamoðlu ve CHP seçimden sonraki görüntüsüyle “demokrasi sýnavý”ný kaybetti.
Ýmamoðlu kazandýðýndan bu kadar emin ise ve seçim öncesinde ortaya koyduðu portre ile bize rol yapmamýþsa “Zaten þaibeli bir koltuðu ben de istemem. Bütün taraflarýn gözetiminde, þeffaf ve dürüst bir inceleme ile baþarýmýz tescillensin” diyebilseydi o koltukta gururla oturacaktý.
Oysa, 29 bin oy farkýyla önde olduðu ilan edildiðinde YSK’ya övgüler yaðdýran; “Fazla kurcalamayýn, hemen mazbatamý verin, göreceksiniz herkesi kucaklayacaðým” þeklinde yalvaran ama AK Parti’nin itirazý derinleþtikçe “hýrçýnlaþan”, süreç uzadýkça “telaþlanan” bir Ekrem Ýmamoðlu gözlemledik.
Þimdi gözler YSK’da…
YSK’nýn, bu ciddi iddialar ve sunulan kanýtlar karþýsýnda nasýl bir tavýr sergileyeceðini göreceðiz.
Ya her zaman dedikleri gibi “Yargýda duygu olmaz. Muhakeme neticesi iptali gerektiriyorsa bizim için Yusufeli veya Ýstanbul aynýdýr” deyip Ýstanbul Büyükþehir Belediye Baþkanlýðý seçimini iptal edecek veya baskýlara boyun eðip fiilî kanunsuz durumu meþrulaþtýrma yoluna gidecek.
YSK’nýn varlýk sebebi gerçekten “millet iradesinin egemen olmasýný saðlamak” ise bu kadar kapsamlý bir operasyona kurban giden seçimde millet iradesinin asla doðru olarak ortaya çýkamayacaðý gerçeðini teyit edecektir.
CHP, milletin vermediði yetkiyi yüksek yargý organlarýndan almaya alýþýktýr.
Ama esas olan milletin iradesidir. Nitekim 1946’da jandarma ve dipçik zoruyla dahi milletin iradesine kalýcý bir ipotek koyamadýlar.
CHP kurmaylarýnýn, “Biz de Erdoðan’ýn seçilmesini tartýþmaya açarýz” çýkýþý, müflis Yahudi psikolojisiyle çaresizliðin ilanýdýr.
Zira gerekçe olarak öne sürdükleri “mühürsüz zarflarýn geçerli kabul edilmesi” sandýk baþýndakilerin hatasýnýn seçmen iradesini engellememesine yönelikti.
Bugünkü verilen mücadele de sandýktaki þuurlu sabotajlarýn bertaraf edilerek seçmen iradesinin doðru yansýmasýný saðlamaktýr.
Yani telaþla girdikleri o yol CHP’yi daha da batýrýr.
Seçimden sonra yaþananlar bana Ýmamoðlu’nun adaylýk sürecini hatýrlattý.
Ekrem Ýmamoðlu ismi ilk telaffuz edildiðinde, büyükþehir adaylýðýný düþünmediðini, bir dönem daha yerelde kalmak istediði söylemiþti.
Bendenize de “Büyükþehir adaylýðý teklif edildiðini ancak kabul etmediðini; bir dönem daha Beylikdüzü’nde kalacaðýný” teyit etti.
Bir süre sonra Kýlýçdaroðlu, Ekrem Ýmamoðlu’nun evine; medyada “sürpriz” diye tanýmlanan bir ziyaret gerçekleþtirdi.
Bu görüþmeden dört gün sonra Ekrem Ýmamoðlu Hürriyet’ten Ýpek Özbey’e verdiði röportajda, adaylýktan da öte adeta kendisini “Baþkan” gibi hisseden bir üslup kullanmýþtý.
Þimdi…
Artýk daha iyi tanýdýðýmýz, “Mazbata” uðruna Anýtkabir’den camiye koþturan bu Ekrem Ýmamoðlu’nun baþlangýçta, tevazuundan veya Beylikdüzü aþkýndan dolayý ÝBB adaylýðýný istemediðini düþünmek çok zor.
Yani, kazanacaðýndan ümidi olmadýðý için kabul etmediði anlaþýlýyor.
Peki, girdiði her seçimi kaybeden Kýlýçdaroðlu’nun, yalýn olarak vereceði “Kazanacaksýn” teminatý, Ekrem Ýmamoðlu gibi kurnaz bir siyasetçiyi ne kadar tatmin edebilir?..
O halde Kýlýçdaroðlu, Ekrem Ýmamoðlu’na nasýl bir garanti verdi?