Geçen yýlýn Ramazaný’nda partisine bir ilk yaþatan CHP lideri Kemal Kýlýçdaroðlu, önceki akþam büyük oranda ayný kadroyla yine bir iftar sofrasýnda buluþtu. Gördüðüm þu: Kýlýçdaroðlu ‘özgürlükler’ konusunda bir yýl öncesinden daha öz-güvenli...
Baþörtüsü ve dindarlarý ilgilendiren hemen bütün konularda...
Çok sevindim.
Sýkça kullandýðý deyim ‘önyargýlar’dý meselâ; “Birbirimizi yeni tanýyoruz, yakýndan tanýdýkça da farklý olmadýðýmýzý anlýyoruz”cümlesini birkaç kez tekrarladý. “Düþüncelerimiz farklý olabilir, ama bu hiçbirimizi ‘öteki’ yapmaz; düþünce özgürlüðünün kapýlarýný sonuna kadar açmalýyýz, yasaklarla hiçbir yere varýlmaz” da dedi.
Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý’na mektupla teþekkür etmiþ... Sebebi? Aklýna, “Kur’an Kurslarý’nda çocuklara neler öðretiliyor?” sorusu düþmüþ ve Baþkanlýk’tan ders kitaplarýný göndermelerini rica etmiþ... “Okudum, çok güzel þeyler öðretildiðini anladým” dedi Kemal Bey...
Kendine güvenin en önemli belirtisi mizah duygusudur; konuþmasý sýrasýnda, CHP lideri, bazýsý öz-eleþtiri içeren neþeli takýlmalarda bulunmaktan, hatta yerini düþürüp fýkralar anlatmaktan da geri durmadý...
Oflu Ahmet Perver Hoca “Etraftan ne derler diye tereddüt geçirdim” dediðinde, Kýlýçdaroðlu, 1960 sonrasý bir CHP milletvekili adayýnýn Of dolaylarýnda yaþadýðý gerçek bir olayý þöyle aktardý: “CHP adayý yaþlý bir kadýnýn taþýmakta zorlandýðý su kabýyla çeþmeden evine doðru gittiðini görünce yardým teklif etmiþ... Kadýn memnun olmuþ tabii... Eve geldiðinde, kendisine yardým eden adamýn kim olduðunu sormuþ. ‘CHP’li’dediklerinde, kadýn, ‘Gördün mü þimdi, biz bu suyla abdest alacaktýk’ diye hayýflanmýþ...”
Algý, aradan geçen onca yýla raðmen, pek az deðiþti.
Neden bu iftarlara az sayýda gazeteci çaðrýlýr, anlamakta zorlanýyorum. Yanýmda Türkiye gazetesinin yayýn yönetmeni Nuh Albayrak vardý; onun biraz ilerisinde Radikal’den Koray Çalýþkan ve Taraf’tan Ceyda Karan... Öte yanda Hürriyet’ten Ahmet Hakan oturuyordu; onun yanýnda Zaman’dan Ali Bulaç ile Bugün’den Gülay Göktürk...
Katýlýmcýlardan dinadamý sýfatý taþýyanlarýn hemen hepsi geçen yýldan tanýdýklarýmýzdý. Beni en çok, TV mevlitlerinden ‘duahan’ olarak tanýdýðýmýz, kendini tanýtýrken 80 yaþýnda olduðunu özellikle belirten Sadettin Evginer’in bir sözü güldürdü. Ýslâm dininin esaslarýndan söz ederken, birdenbire, “Bunlarý Ahmet Hakan Hocamýz daha iyi bilir” demesin mi?...
Sadettin Evginer, ‘Hürriyet gazetesinin hocasý’ diye biliniyor; gazete yöneticilerinin mevlit, hatim gibi dini hizmetlere ihtiyacý olduðunda kapýsýný çaldýðý kiþi olduðundan...
Ýftardan memnun ayrýldým.
* * *
Bir dip not:
Hürriyet’te, Yalçýn Bayer, sütununa bir katýlýmcýyý misafir almýþtý dün; Hürriyet böylece yine Hürriyet’liðini yaptý...
Okuyalým: “Kýlýçdaroðlu, ‘eskiden herkes ‘Dünya düzdür’ derken bir kiþi çýktý ve ‘Dünya yuvarlaktýr’ dedi ve engizisyonda yargýlandý’ dedi. Ve ekledi: Bakýn bugün kimse ‘Dünya düzdür’ diyebiliyor mu? / Kýlýçdaroðlu bu soruyu sorduðunda hiç kimseden ses çýkmadý. Ben ise sesimi çýkarmadan hem keyifle hem þaþkýnlýkla izledim.”
Þaþkýnlýðýnýn sebebini de þöyle anlatýyor: “Oysa hâlâ ‘Dünya düzdür’ diyenlerin olduðu bir dünyadayýz. Þöyle ki: Gazali’den sonra Eþari Kelamcýlarýnýn en büyüklerinden Fahreddün-ü Razi vardýr. Razi’nin ‘Tefsir-i Kebir’ (Büyük Tefsir) isimli tefsiri Suudlar gibi pek çok Ýslam coðrafyasýnda adeta resmi tefsir kabul edilir. Burada Razi, çeþitli ayetlere dayanarak ‘dünyanýn düz olduðunu’ iddia etmektedir. Ve günümüzde sýrf Razi’nin bu yaklaþýmý nedeniyle ‘Dünya yuvarlaktýr’ demek tehlikeli, hatta yasak. (Bunu demeyi Mekke’de deneyin bakalým ne olacak?!)”
Fahreddin Razi (d. 1149-1209) ile Batý’da ilk “Dünya yuvarlaktýr” diyen Galile (1564-1642) arasýnda asýrlar var. Üstelik, dünyanýn yuvarlak olduðu dokuzuncu asýrdan itibaren (hem de ilk kez bir baþka Razi, Zekeriya bin Razi tarafýndan) müslüman bilimadamlarýnca ileri sürülmüþtür.
Ya Suudlular? Eee, ne olmuþ onlara?