Kılıçdaroğlu kontrolü ne zaman neden kaybetti?

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, 15 Temmuz için “kontrollü darbe girişimi” iddiasını referandum sürecinde de tekrarlaması infiale sebep oldu.

Belli ki, CHP Genel Başkanı abuk sabuk iddiasının kafa karıştıracağına ve ‘Hayır’ oylarının artacağına inanıyor.

Kılıçdaroğlu, ilk defa 8 Ocak 2017’de Parti Meclisi Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, “15 Temmuz kontrollü darbe girişimi” ifadesini kullandı.

Ben bunun üzerine 31 Ocak 2017’de, yani bundan iki ay önce “Kozanlı Ömer, Kılıçdaroğlu’nu yalanlıyor” başlığı ile bu saçmalığa dikkat çekmiştim.

Kılıçdaroğlu’nun iddiasını 17 Temmuz’da Pensilvanya’daki Batılı gazetecilere verdiği beyanatta F. Gülen kullanmış ve 15 Temmuz için “senaryo” demişti.

İki ay önceki yazımda, Kılıçdaroğlu’nun, darbe giriminden üç hafta sonra 7 Ağustos’ta Yenikapı’daki mitinge katıldığını hatırlatarak, “Kontrollü ise Yenikapı’ya neden geldi?” diye sormuştum.

Kılıçdaroğlu’nun Yenikapı’da söylediklerini hatırlayarak nereden nereye savrulduğunu görelim:

“Bugün bizim demokrasi tarihimizin önemli bir günüdür. 15 Temmuz akşamı TSK içinde yuvalanan bir çete grubu Türk demokrasisine darbe yapmak istedi. Bizim cumhuriyet tarihimizin en kanlı darbe girişimidir bu. 240 şehidimiz var. Onları unutmayacağız ve unutturmayacağız. Ben dâhil bütün siyasilerin bu musibetten ders çıkarması lazım.

“Garibanın oğlu, sizin çocuklarınız KPSS’de beklerken, sınav için alın teri dökerken birileri sınav sorularını çalıp eğer sınav yapıyor ve devletin önemli yerlerine geliyorsa buna hep beraber itiraz etmek durumundayız.

“FETÖ terör örgütü ordunun içinde yuvalandı. FETÖ terör örgütü yargının içinde yuvalandı, FETÖ terör örgütü devletin her kademesinde yuvalandı. Eğer bir hâkim vicdanıyla değil, bir hâkim Pensilvanya’dan aldığı talimatla karar veriyorsa o hâkim hâkim değil, o mahkeme de mahkeme değildir.

“FETÖ terör örgütünü biliyorsunuz, artık bütün dünya biliyor. Bu örgüt, geçmişte Balyoz davası dediler, Ergenekon davası dediler, Casusluk davası dediler… Şimdi, onların tamamının kumpas olduğu ortaya çıktı. Tamamının FETÖ terör örgütü tarafından yapıldığı ortaya çıktı.”

15 Temmuz’dan üç hafta sonra darbe girişiminin FETÖ tarafından yapıldığına tereddütsüz inanan Kılıçdaroğlu, neden şimdi FETÖ’yü ağzına almıyor ve hükümeti suçluyor?

Kıılıçdaroğlu’na 25 Ağustos’ta Artvin ziyareti sırasında PKK saldırısı oldu. 2 Eylül’de de ABD Büyükelçisi ile görüştü ve o buluşmada anayasa değişikliği paketinin de görüşüldüğü söylendi.

Ne olduysa bundan sonra oldu.

CHP lideri FETÖ’yü ağzına almaz oldu.

Tam tersine meydanlarda FETÖ destekçilerinin adını söyletip “içimizde” diye bağırttı. Dışarıdan bir koro da ona eşlik etmeye başladı. Alman istihbaratının başı, “15 Temmuz’la ilgili FETÖ kanıtları ikna edici değil” dedi. İngiltere Avam kamarasına verilen raporda aynı iddia tekrar edildi. ABD ipe un sermaye devam etti/ediyor.

Bu arada FETÖ yargılamalarında Adil Öksüz’lerin darbe toplantıları, F. Gülen bağlantıları yüzlerce belge, kayıt ile ortaya çıkıyor.

Kontrollü darbe ise binbaşıların, yüzbaşıların içinde olduğu hainler neden Yunanistan’a kaçıyor? NATO’da görevli subaylar, yurt dışındaki pek çok diplomat niye AB ülkelerinden sığınma hakkı istiyor. Hepsi hükümetin kontrolünde mi bunların?

Bir “kontrol” var tabii. Ama CIA ile işbirliği içindeki F. Gülen’in kontrolü bu. Yoksa CHP Genel Başkanı da mı kontrol altında?

16 Nisan’da ‘Evet’ çıkma ihtimali kuvvetlendikçe CHP pusulayı şaşırır oldu. Milleti Yunan’a benzetip denize dökmeler falan nedir bunlar?