Seçim günü ve gecesi CHP seçmenleri arasýnda yayýlan “uçan mühür yapmýþlar”, “Ýnce’yi kaçýrýp suyuna pilav piþirmiþler” türü hezeyanlarý gördükçe CHP sosyolojisinde derinleþen psikolojiden dolayý endiþeye kapýlmýþtým.
Lakin asýl sýkýntýnýn yukarda olduðu çok geçmeden çýktý ortaya.
Kemal Kýlýçdaroðlu seçimden iki gün sonra kameralarýn karþýsýna geçti ve seçimi kaybedenin Erdoðan olduðunu söyledi!
Kim olarak?
Genel baþkan olduðu günden beri dokuz (yazýyla 9) seçim kaybetmiþ, partiye +1 oy ekleyememiþ üstelik eritmiþ “periþan pehlivan” olarak.
Ya, Erdoðan kimdir?
Partisini kurduðu yýl iktidara taþýyan, 16 yýldýr iktidarda tutan ve ardýndaki halk desteði hiç eksilmeyen.
Cumhurbaþkanlýðýna yeniden ve yine ilk turda seçilmiþ.
Bir seçim öncesine göre þahsi oyunu, bir yýl önceki referanduma göre yeni sisteme onay oyunu artýrmýþ. Kurduðu ittifakla Meclis’te çoðunluðu saðlamýþ.
Ama Kemal Kýlýçdaroðlu için bunlar mühim deðil. O kazanýlanla deðil kaybedilenle ilgili. Bütün dikkatini, vaktini, emeðini kaybettirmeye, yýkmaya, çürütmeye veriyor.
***
Kemal Kýlýçdaroðlu, Muharrem Ýnce’ye de dün iki þey söyledi:
Bir, “Ýnce’nin aldýðý oy beklentinin altýnda”. Yani? “Ýnce baþarýsýz oldu”.
Ýki, “koltuk sevdasýna kapýlanlarýn CHP’de yeri yok”. Yani? “Bu böyle yarým kalmayacak” þarkýsýna baþlayan “Muharrem’in koltuðumda gözü var”!
Ýnce ile arasýnda “gel bakalým Muharrem” anonsuyla baþlattýðý yeni ve örtülü bir rekabet vardý zaten.
Sonuçta Erdoðan’ýn karþýsýna kendisi çýkmaya cesaret edemediði ve Abdullah Gül projesi çöktüðü için aday göstermek zorunda kaldý Muharrem Ýnce’yi. Kampanya boyunca Ýnce’ye sýnýrlý ve mecburen destek verdi.
Partinin imkanlarýný, yönetimdeki ekibini ve kendi enerjisini Meclis aritmetiðini Erdoðan/AK Parti aleyhine bozmaya çalýþarak refakat (rekabet) etti Ýnce’ye.
HDP’ye baraj aþýrtma, ÝP’i borçlandýrma siyaseti gereði bir miktar oyun Ýnce’ye gelmesini engelleyemese de yüzde 31’i de beklemiyordu muhtemelen. Yine de büyüyen Ýnce’yi yönetebileceðini düþünmüþ olmalý. Netice de CHP, yýllarca genel baþkanlýk için çabalamýþ sonunda kaybolup gitmiþ parlak partililer mezarlýðý, bir yönüyle.
Ama belli ki Ýnce kendisinden 8 puan fazla aldýðý ve iddialý olduðu için öfkeli Kýlýçdaroðlu. Sair zamanda duygularýný perdelemekte mahirken dün epey açýk verdi.
***
Bir yandan da Kýlýçdaroðlu’nun istifa edeceðine dair bir söylenti dolaþtýrýlýyor üç gündür. Belli odaklarca yönetildiði belli ama þu da bir gerçek: CHP tabaný kýsýlýp kaldýðý yüzde 25 kýskacýndan çýkabileceðine, temiz hava ve gün ýþýðý görebileceðine dair bir umuda kapýldý ilk kez.
Ama Kýlýçdaroðlu’na “çekil önünden” Ýnce’ye “yürü önümden” der mi CHP tabaný göreceðiz.
Zaten Kýlýçdaroðlu’nu o koltuða oturtan iradenin hesabýnda bir deðiþiklik olmadýðý müddetçe, tabanýn isteðinin genel baþkan deðiþikliðine yetmeyecektir. Kýlýçdaroðlu öyle sadýk bir delege yapýsý oluþturdu ki partide, oradan Ýnce’ye vize kolay çýkmaz.
Kýlýçdaroðlu’nun baþarýsýz olduðu kanaatinde de deðilim. Koltuða oturduðu günden beridir istikrarlý biçimde bir þey yapmakta çünkü ve bakýn baþardý da.
HDP için Meclis’e kazdýðý tünel sayesinde AK Parti’yi zayýflattý.
Erdoðan karþýtý bloðu kapalý kapýlarýn ardýnda bir araya getirme, çapraz iliþkilerle kimlik sahibi partileri melezleþtirme, partiler ve adaylar arasý oy geçiþini ve bütün bu trafiði yönetme. Kýlýçdaroðlu bunu yapýyor.
Bu akýllar, stratejik hesaplar CHP Genel Merkezinde mi yapýlýyor? Bence hayýr.
Sokma akýlla konuþtuðunu, konulara vakýf olmadýðýný gazetecilerin karþýsýna çýktýðý her seferinde sorularý etraflýca, düþünce akýþý ve anlam bütünlüðü içinde cevaplayamamasýndan anlýyorum.
Bu bahse yine devam edelim...