Aslında çok basit, davul kendi boynunda olmadığı için. SGK müdürü olduğu zaman "Emeklilik yaşı yükselmezse emeklilere maaş ödeyemeyiz" diyen, "Emeklilik yaşı 60 olmalı, SSK'yı ancak geç emeklilik kurtarır" diyen Kemal Kılıçdaroğlu'ydu oysa...
30 Nisan 2008'de yürürlüğe giren SGK kanunundan bir gün önce 10 aylık torununu sigortalı yapan da yine kendisi. Allah'ı var, bunu soran gazetecilere "Yanlış ama bu benim torunumu sevme hakkımı elimden alamaz” demiş. Çalışma Bakanlığı'nda müsteşar yardımcısıyken de ortaokul öğrencisi oğlunu sigortalattırmış.
"Emeklilik kadınlarda 38, erkelerde 43. Bu yaşlarda emekli mi olur ya hu. Ben devlete sahip çıktım, çok da iyi yaptım" diyerek elini masaya vuran Ecevit hükümetinin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan'a CHP rozeti takan da Kılıçdaroğlu...
***
Şu haliyle "Asrın ana muhalefet liderimiz" diyebileceğimiz Kılıçdaroğlu, seçimden önce EYT'yi keşfetti ve belediyelerin yetki alanında olmayan bu konuyu yerel seçim kampanyasında tepe tepe kullandı. Çünkü bütün belediyeleri kazansalar dahi hesap verme makamında olmayacaklardı. "Bir EYT vardı hani, o iş ne oldu?" diyenlere "Hükümet değiliz ki" diyebilecekti.
Amiyane tabirle, bekara karı boşamak kolay.
***
Kılıçdaroğlu siyasetinin iki temel özelliği var, biri hiç sıkılmadan yalan söylemek diğeri de asla tutamayacağı, istese de beceremeyeceği şeyler için söz vermek.
Bu tartışmanın da elbet modası geçecek, fakat bu alışkanlık yani bol keseden atma yöntemi, siyaseti yeniden 80'lerin 90'ların popülizmine, "herkese 3 anahtar" vaadi dönemine götürüyor. Oysa AK Parti hükümetleri popülizmden uzak durarak, realist politikalarla üç anahtar vadetmeden insanların çok daha erken yaşta ve daha kolay ev, araba sahibi olabildikleri bir ekonomik standarda kavuşturdu. Türkiye'nin her açıdan taarruz altında olduğu bir evredeyken muhalefetin popülizmi siyasi silah haline getirmesi her şeyden evvel Türkiye'ye zarar veriyor. Bu yüzden Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Erken emeklilik olmayacak, seçimi kaybetsek de olmayacak" çıkışı çok önemli. Kendini çok akıllı sanan bazıları da "Evet haklı ama neden seçimden önce bu netlikte konuşmadı" diyor. Popülizme pirim vermedi tamam da müsaadenizle o kadar da siyaset bilsin.
Bu konuda yazmamın iki sebebi var, biri siyaseti popülizmin esir alması ve kısa dönemde vatandaşın yüzünü güldürecek bazı kararlarla devletin kasasının boşaltılıp ekonominin yönetilemez hale gelmesi riski. CHP'nin gerek milli güvenlik konularında gerekse ekonomide iktidara değil Türkiye'ye muhalefet ettiğini söylerken bunu kastediyorum. Diğeri ise seçimden önce benim de sıkça işittiğim bir şikayet. Kıyısından köşesinden emeklilikte yaşı bekleyenlerle ilgili bir konu bu da. Vatandaş şunu diyor: Benim çalışma günüm doldu. Emeklilik yaşım gelene kadar geçimimi sağlamak için çalışmak zorundayım. Kaçak çalışamayacağım için de SGK bildirimim yapılıyor. Fakat bu şekilde çalışmaya devam ettikçe hak ettiğim emekli maaşı her gün azalıyor. Devlete pirim ödemeye devam ederek gelecekteki maaşımdan yiyorum. Bu adeta bir cezalandırma."
Bence bu konuda vatandaşı rahatlatacak bir düzenleme muhalefetin EYT'yi koza dönüştürme çabasına da pekala çok güzel bir karşı cevap olurdu.
Konu önemini koruyor, emekliliğini beklerken çalışmak zorunda olan kişiler emekli maaşlarından eksilmesini istemiyor. Bence sonuna kadar haklılar.