CHP lideri Kemal Kýlýçdaroðlu kurultaydan partisinin vitrinini istediði gibi yenileme imkâný bularak çýkmanýn verdiði özgüvenle Bugün gazetesine konuþmuþ. Söyledikleri, özellikle Aleviliði ‘ayrý bir din’ gibi algýlayan yakýn çevreye verdiði mesaj bakýmýndan önemli. Ancak yine de ‘din’ konusu üzerinde fazla düþünme fýrsatý bulamadýðýný akla düþüren bir yanlýþý var.
Önce Alevilik ile ilgili tespitine bakalým. Dediði þu: “Alevilik bir inançtýr, Müslümanlýðýn bir parçasýdýr. Ayný Allah’a inanýyorsunuz, ayný Peygamber’e, ayný kitaba inanýyorsunuz. Farklý bir din olabilir mi? Hayýr.”
Uzun asýrlar içerisinde, tarihî ve sosyolojik þartlar yüzünden, ayný din mensuplarýnýn inanç esaslarý ve uygulamalarý konusunda farklýlýklar meydana gelebildiði bilinir. Bazýlarýnýn kabul etmemizi istedikleri gibi Alevilik ‘Ýslâm-dýþý’ bir inanç sistemi deðildir; Ýslâm-dýþý olsaydý ‘tek Allah’ inancý olmaz, Ýslâm’ýn peygamberi ve kitabý inkâr edilir, ibadeti de bulunmazdý. Oysa Alevilik, tam da CHP liderinin hatýrlattýðý gibi, ‘Ýslâm-içi’ sayýlmasý gereken bir farklýlaþma çizgisidir.
Herhangi bir inanç sistemine ‘ayrý bir din’ diyebilmek için onunla en yakýn benzediði ‘din’ arasýnda uzlaþmasý imkânsýz özellikler bulunmasý gerekir. Museviliðin tek bir ýrkýn dini olmasý ile Hýristiyanlýk’ta Tanrý’yý ‘üçleme’ (eski dilde ‘teslis’), bu iki inanç sistemini ýrklar-üstü ve ‘tevhid’ (tek Tanrý inancý) ilkesine sahip Ýslam’dan ve birbirinden ayýrýr.
Aleviliðin ‘ayrý bir din’ olduðu iddiasý bu sebepten havada kalýyor. CHP lideri Alevilik için “Ayrý bir din deðildir” derken haklýdýr.
Yalnýz, bu tespiti yaptýðý cümlelerden sonra gelen ve ‘din istismarý’na karþý olduðunu söyleme ihtiyacýný dýþa vuran sözlerinin bir bölümüne ciddi itirazým var. Elbette kimsenin elinde bir baþkasýnýn inancýný ölçecek terazi yoktur. Elbette din siyasete âlet edilmemelidir. Elbette herkes inancýný özgürce yaþayabilmelidir.
Esas bundan sonra söyledikleri sorunlu CHP liderinin. Tasavvuftan bahsederken þöyle diyor: “O alaný siyasete malzeme etmemeliyiz. Mevlana’ya, Hacý Bektaþ-ý Veli’ye, Sarý Saltuk’a, Aþýk Sümmani’ye, Karacaoðlan’a, Yunus Emre’ye haksýzlýk etmiþ oluruz. Onlar hiç siyaset yapmadýlar, inançlarýný insanlýk felsefesi ile yoðurdular. Geleceðe, aydýnlýða bir toplumun nasýl taþýnacaðýný gösterdiler.”
Bir siyasi parti liderinin, içinde yer aldýðý siyaset alanýna bu denli ters bakmasý anlaþýlýr gibi deðil. Dini siyasete malzeme etmemek ile Mevlana’nýn, Yunus’un, Hacý Bektaþ’ýn, Karacaoðlan, Sarý Saltuk ve Aþýk Sümmani’nin siyasetten uzak durmalarýnýn ne ilgisi var Allah aþkýna? Kendilerine atfedilen eserlere göz attýðýmýzda, hemen hepsinde, dönemlerinin devlet yönetimlerine dair bir þeyler söyleme ihtiyacý duyduklarý görülüyor. Hangisi siyasetten uzak durmuþ bu kiþilerin?
Varsayalým öyleler... Onlar gibi ‘insanlýk felsefesi ile inançlarýný yoðurmuþ’ olanlarýn siyasete özendirilmesi, uzak duruyorlarsa eleþtirilmeleri gerekmez mi? Bir siyasetçinin siyaset mesleðine ‘kirli’ muamelesi yapmasý gerçekten anlaþýlýr gibi deðil.
Siyasetle doðru-dürüst insanlarýn ilgilenmemesini istemekle, siyasete de, partisine de, kendisine de haksýzlýk etmiþ oluyor CHP lideri...