CHP genel baþkaný Kemal Kýlýçdaroðlu ABD’de. Seçimlere dört ay kala, belediye baþkan adaylarýný açýklamadan çýktýðý gezi ister istemez dikkat çekiyor. Eleþtiriler hayli fazla: Kimi “Ýcazet almaya gitti” diyor, kimi ABD yönetiminin kendisine düþük profilli bürokratlarý muhatap etmesini öne çýkarýyor...
Genel olarak CHP’ye olumlu bakanlar sessiz, CHP’li medya ise suskun...
Neden acaba?
Akla gelen ilk sebep, CHP sözcülerinin ve CHP’yi destekleyen kalemlerin yýllar ve yýllar boyu Ak Parti ile ABD arasýnda kurduklarý iliþki olabilir... Tayyip Erdoðan’ýn iktidara yürürken çýktýðý ABD gezisini dillerine doladýklarý gibi, ABD’yi ziyaretleri sýrasýnda çeþitli Musevi kuruluþlarýnýn kendisine verdikleri þiltleri de hep farklý noktalara çekmiþlerdi.
Kýlýçdaroðlu da Musevi Lobisi’nin önemli örgütleriyle buluþuyor; her nâzik insan gibi kendisine verilecek þiltleri de muhtemelen kabul ediyor...
Malzemelerinin ellerinden alýnmasý ürkütüyor olmalý CHP’li medyayý... Nitekim, o kesimin ‘sözcüsü’ olan gazete, yýllardýr kullanageldiði en önemli malzemeyi kaybetmenin hiddetiyle Kýlýçdaroðlu’nu hedefine koyan manþetle çýktý dün...
Ziyaretin zamanlamasý ABD’nin eksen deðiþtirdiði bir döneme rastladýðý için biraz sorunlu. Ekonomik sýkýntýlarla baþa çýkamayan Barack Obama dýþ politik tercihleri yüzünden de içte ve dýþta ciddi eleþtirilere muhatap; Türkiye’deki muhalefeti kayýrýyor görünmek istemeyecektir.
Daha önce de uyarmýþtým: ABD’den icazet alarak ulaþmamýþtý iktidara Ak Parti; tam tersine, ABD’nin tercihi olmadýðý halde katýldýðý ilk seçimde baþarýlý olmuþtu. ABD’nin Ak Parti’ye gösterdiði ilgi seçim baþarýsý sonrasýnda ve zoraki olarak geldi.
Siyaseti Ankara’da izleyen meslektaþlar hatýrlayacaktýr: Ak Parti’nin kurulduðu dönemde ülkesini Ankara’da temsil eden büyükelçi Robert Pearson, diðer ülke büyükelçilerinin tebrik için kuyruða girdiði günlerde, Ak Parti’ye uðramamýþtý bile... Dikkat çekecek kadar belirgindi uzak durma tavrý...
11 Eylül (2001) uðursuz eylemleri sonrasýnda ABD ile dayanýþma amacýyla ilk kez Davos dýþýnda New York’ta toplanan ‘Dünya Ekonomik Forumu’, Tayyip Erdoðan ile Abdullah Gül’ü de davet etmiþti de, Ak Parti kurucularý partilerini tanýtmak üzere Washington’a da geçmiþlerdi. O geziyi izleyen meslektaþlar da hatýrlayacaktýr: Erdoðan-Gül ikilisi, býrakýn kendileriyle görüþecek üst düzey yöneticiyi, görüþlerini açýklama fýrsatý tanýyan düþünce kuruluþu bulmakta bile zorlanmýþlardý.
Nâdir ilgi gösteren kuruluþlardan CSIS’teki toplantýya Washington’dan sýradan isimler katýlmýþtý...
CHP lideri bu anlamda þanslý sayýlabilir...
Baþka ülkelerde siyasilerin önünü açmýþ olsa bile, ABD’den alýnan ‘icazet’in Türkiye siyasetine etkisi tam tersi oluyor...
Yine de CHP liderinin Washington’a yolunu düþürmesini olumlu buluyorum. CHP’li medyanýn Ak Parti ile ilgili haksýz ithamýný sona erdirmesi önemli; ama daha önemlisi, boþ bir ‘beklenti’yle yola çýkýlmýþ olsa da, Kýlýçdaroðlu’nun iktidar olabilecekleri umudunu belli etmesidir... Washington’a kadar gitme zahmetine katýlmak ve oradan alacaðý ‘icazet’in iþe yarayacaðýný sanmak boþ çýksa bile, iktidara gelme niyetini belli etmesinin kendisine de ülkeye de yararý olur...
Ak Parti’ye de...