Kılıçdaroğlu’nun Cem Yılmaz tarifesi

Deniz Baykal video komplosuyla koltuğunu boşaltmak zorunda kalınca çok sayıda aday ortaya çıkmıştı. Favorim, Kemal Kılıçdaroğlu’ydu. Bir TV programında aynen şöyle dedim: “Kılıçdaroğlu genel başkan olursa CHP’nin oyları yüzde 30’un altına düşmez.”

Samimiyetle söylüyorum, kanaatim buydu.

Kemal Bey koltuğa oturduğunda nasıl bir rüzgar estiğini hatırlayın, anketlerde CHP yüzde 30 civarında çıkıyordu. Hatta AK Parti’nin yaptırdığı anketlerde bile yüzde 30 olmasa da CHP oyları yükselişteydi.

Dolayısıyla Kılıçdaroğlu ile CHP’nin yeni bir sıçrama yapma ihtimali belirmişti. Kuşkusuz, CHP’deki tek sorun, liderlik değildi. Tarihin akış yönüne, evrensel hak ve hukuk ilkelerine ters düşmeyen, sivil ve özgürlükçü bir ideolojik transformasyona ihtiyaç olduğu açıktı.

Bir umut, Kemal Bey’le “Yeni CHP” doğabilirdi.

CHP adına üzgünüm, aradan geçen süreyi iyi yönetemedi. İlk büyük hayal kırıklığı, yeni anayasanın oylandığı 12 Eylül referandumu karşıtı tavrıyla yaşandı. Kendini teste tabi tuttu ve kaybetti.

12 Haziran seçimlerine girerken yanlıştan dönme imkanı vardı, ters istikametteki yolculuğunu sürdürdü, rotayı Silivri’ye çevirdi, adeta CHP ile Ergenekon arasında tünel kazdı.

Bu ve benzeri yanlış politikalara; gaflar, 24 saatte değişen çelişkili açıklamalar, Başbakan ve AK Partili kadrolara yönelik “Şerefsiz, haysiyetsiz, onursuz, mal, din bezirganı, beyinsiz” gibi sokak üslubu eklenince, tahminimi boşa çıkardı.

Lafın kısası, bu işi beceremedi.

Kendisi bile bunu itiraf ediyor. Diyor ki: “Ben hayatımda bu kadar beceriksiz bir iktidar görmedim.”

Diyeceksiniz ne var bunda? Adam iktidar için söylüyor bunu!

İktidar bu kadar beceriksizse, böylesine beceriksiz bir iktidar karşısında kaybetmeyi hangi kavramla açıklamak gerekir?

En hafif tanımlamayla post modern beceriksizlik...

Partisinin dünkü grup toplantısında Başbakanı istifaya davet eden Kemal Bey, sandıktan umudunu tümden yitirmiş vaziyette.

Beceriksizliğine hayıflanmak yerine, pişkin pişkin bir kenarda armudun olgunlaşıp ağzına düşeceğini sanıyor.

Belli ki masal aleminde yaşıyor.

Bu tablodan partim adına ziyadesiyle memnunum ama ülkem adına kaygılıyım. Muhalefetsizlik, hem iktidar partisinin olası hoyratlıklarını törpüleme hem demokratik rekabeti zorlama bakımından kötürüm bir haldir.

Ayrıca, az gelişmiş demokrasilerde muhalefetsizlik yer altına kaçışı tetikleyebilir, Ergenekon tipi derin yapıları güçlendirebilir. Rejimin selameti bakımından güçlü muhalefete her zaman ihtiyaç vardır.

Eğer bir espriyle süreci özetlersek; Türkiye’nin kapatamadığı iki açıktan biri cari açık, diğeri muhalefet açığıdır. İlkinde sorumluluk iktidara ait ama diğeri için sorumluluk muhalefet partilerinindir.

Neyse...

Bu değerlendirmeyi geçtiğimiz günlerde bir TV kanalında aktarırken şöyle dedim: “Kemal Bey ciddi hatalar yaptı ve komik duruma düştü, irtifa kaybetti. Dili çok ağır, üslubu kötü. Sokak ağzı var. Kelime haznesi düşük olduğu için cümle kurmakta zorlanıyor.”

Eminim, milyonlar, bunun altına imza atar.

Sonra sözü Kılıçdaroğlu’nun Başbakana yönelik “Kenan Evren ile Tayyip Erdoğan arasındaki tek fark, apoletleridir” benzetmesine getirip, kendisinden aldığımız ilhamla şu karşı benzetmeyi yaptık: “Cem Yılmaz ile Kemal Kılıçdaroğlu arasındaki tek fark altı oktur. Cem Yılmaz, Kılıçdaroğlu’na benzetilmekten incinmişse özür dilerim.”

Sen misin, Kemal Beyi Cem Yılmaz’a benzeten?

Başbakanı gazetecilere, karikatüristlere dava açtığında ağır ifadelerle eleştiren Kemal Bey, bu espri karşısında soluğu mahkemede almış, benden 10 bin TL istiyor.

Mealen diyor ki: Şamil Tayyar beni aşağılıyor!

Bir siyasetçiyi bir stand-upçıya benzetmek, ne zamandan beri hakaret unsuru oldu vallahi anlayamadım.

Parasında değilim, üç beş kuruş da Kemal Bey’e veririz. Kazanırsa tabii...

Bu parayı, Anayasa Mahkemesi’nin Hazine’ye devrine karar verdiği CHP’nin don, alkol ve sakız harcamalarını kapatmak için mi kullanır, CHP’li Çankaya Belediyesi’ndeki yamyamların önüne mi atar, İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne açıklarını kapatmak için mi gönderir, bilemem.

Beni es geçin, bu tür davalara alıştım. Ama Cem Yılmaz’a çok ayıp oldu! Kendisine benzetilmenin dava konusu olduğunu öğrendiğinde yeni bir parodi mi yazar, yeniden askerliğe mi yazılır, yoksa balayını biraz daha uzatır mı, onu da bilemem.

Emin olduğum bir konu var, o da şu: CHP, Kemal Bey’e birkaç beden büyük geldi!