Kılıçla pusatla oyun olmaz!

Sosyal medyanın her şey olmadığını, bire bir gerçeğe tekabül etmediğini elbette ben de biliyorum. Ama ülkemizde kullanılış biçimiyle iletişimden çok adeta deşarja, bir nevi istifraya yönelik kullanılıyor sosyal medyalar. Böyle olunca da sokak başında bekleyen yankesiciler gibi önünüze aniden doluşu veriyorlar... Ne kadar sizin tercihlerinize göre belirlendiği söylense de, sosyal medya algoritmalarını belirleyen bir üst sistem var ve art arda çıkan videolarda muhakkak saldırganlık düzeyinde ulaşanlar oluyor...

Harp Okulu öğrencileri ve mezunları üzerinden estirilen öfkeli dalga da bunun örneklerinden... Kılıçlarını çekerek hiç de alışık olmadığımız şekilde her kime meydan okuyorlarsa artık, gayrı nizami ve disiplinsiz şekilde nutuk atmalarının ardından, sosyal medya birden darbeseverlerle doldu mesela... Hem solcu, hem ilerici, hem demokrat hem de darbeci olur mu insan? Bu oksimoron bize has bir şey galiba? Bazı sosyal medya çevreleri bu görüntülerden hemen bir darbe umudu sönümlediler.

Tamam, her yüksekokul mezuniyetinde coşkulu kutlamalar olur, kepler havaya fırlatılır, marşlar, şarkılar söylenir, ama hiç birinde kılıç ve silah yoktur. Şayet kılıç ve silah belinizdeyse, bu size ayrıcalık değil, sorumluluk yükler. O şakırdattığınız kılıçları kimlere şakırdatıyorsunuz diye sorarlar... Sizler düşmana karşı savaş vermek adına yetiştirildiniz, aklınızın estiği şekilde millete ders vermeye, birilerine aba altından sopa göstermeye yetiştirilmediniz...

Her neyse... Belki de ben hassasiyet gösteriyorumdur. Başımızdan çok darbe rüzgarları estiğindendir belki de. Ama abartılı olmadığım yanı ise, sosyal medyada bu konunun, Kemalizm üzerinden Hükümete ve mütedeyyin kesime verilen bir ders olarak takdim edildiği gerçeğiydi... Darbe ile, kılıç ile, silah ile, zor ile, güç ile, millete gün gösterme tehditleri havada uçuştu... Bu kadar keskin bir öfkeyi nerede ve nasıl biriktirdiler acaba diye sorduk bizler de kendimize. Olayları takip eden arkadaşlarımla ve birkaç emekli askerle görüştüm, tek tek konuştum, hepsi de benim çekincelerimi taşıyorlardı...

Biz halkız tabii...

İşin bir de siyaset kısmı vardı ki özellikle AK Parti Hükümeti bu konuyu büyük bir olgunlukla karşıladı. Mezuniyet alan öğrencilerin birincileri kızlardan çıkmıştı, bu konuyu özellikle tebrik ettiler mesela. Yani siyaset cenahında çok da ciddiye alınmadı bu kılıçlı gösteri...

.....................................

Seçimler sonrasında esen demokrat rüzgar, yumuşama, normalleşme, diyalog ortamı olarak telaffuz edilen zemin, her kesimden insanı umutlandırmıştı. Ne var ki sokak ortasında millete ağıza alınmayacak seviyesiz hakaret ve küfürler savuran lümpen bir kadının CHP tarafından kahraman ilan edilmesiyle, bahsedilen yakınlaşma ve saygınlık zeminin bir fasa fiso olduğu da teyid edilmiş oldu...

Şirretliği, küfürbazlığı, cehaleti, özgürlük paketine saramazsınız. Hadi sardınız, ödüllendirip, alkışlayıp, sanki bir değer manzumesiymiş gibi sunamazsınız. Çünkü küfür de hakaret de, değer değildir... CHP bu hareketiyle belki politik bir salvo yaptığını düşünse de günün sonunda kendi tabanını da değersizleştiriyor, kendi tabanını lümpenliğe mahkum ediyor.

..............................................

Toplumsal fay hatlarıyla oynayan politika mühendisleri yine iş başında. Haberlere bir göz atmanız yeter. Her yerde kavga kıyamet. Öfke sarmalı içinde, birbirini dinlemeden, sadece küfrederek veya saldırarak var olabileceğini düşünen bir mankafalığın içine hapsolmak üzereyiz.

Bu vandal şiddetin dönüşeceği yerden ürkmemek elde değil. Solda, sağda, liberalde, milliyetçide, dindarda, sıradan insanda, hepimize sirayet ederek ortaklaşa ilerleyen bu sınırsız öfke hastalığının varacağı yer sadece mankafalık değil, eninde sonunda faşizmdir. Çok ürkütücü.