Kim bize ne söylüyor?

Olup biteni sürekli olarak kendi aleyhine okumak, bunun üzerinden karamsar bir hava oluşturmak ve belki de tüm bunları bir operasyonun altyapısı olarak kullanmak. Bu söylediklerimin anlaşılmayacak bir tarafı yok. Eğer Türkiye’ye yönelik bir operasyon ve hamle peşindeyseniz bunları yaparsanız.

Yok eğer olup biteni doğru okuyup, gelişmeleri Türkiye’nin lehine yönlendirme ve muhtemel operasyonları boşa çıkarma gayretindeyseniz, o zaman bazı konuları yeniden ele alma zamanıdır.

Yakın, hatta çok yakın bir tarihte Türkiye’nin siyasi mimarisi değişecek. Aktör değişikliğinden çok, sistem üzerinden şekillenecek bu sürecin, karşımıza sürprizler çıkarması muhtemel. Öngörüde bulunmak kolay değil. Ancak son oniki yılda alışageldiğimiz pekçok dinamik ve akış, yön değiştirebilir.

Böyle bir aşamada çok ama çok açık ki birileri Türkiye’ye bazı mesajlar veriyor. Bunların pek de üstü kapalı ve zor anlaşılır mesajlar olduğunu söylemek zor. Sözgelimi şu saat itibarıyla Irak ve Şam İslam Devleti adlı örgüt tarafından verilen mesajın anlaşılmaz olduğunu söyleyebilir miyiz? Peki bir adım ötesi. Birdenbire Libya’da ortaya çıkan ‘Türkiye karşıtı’ hareketlenmenin bu gelişmeden bağımsız olduğunu söyleyebilir miyiz?

Birileri bize iddialarımız üzerinden mesaj veriyor. Öncelikle yapılması gereken doğru okumak. Sonra buna cevap vermek. Cevabınız, aynı zamanda sizin bu coğrafyadaki gücünüzü, varlığınızı ve geleceğinizi belirleyecek kadar önemli.

Çok önemli ve doğru, aynı zamanda geri dönülmez bir yola çıkmış olabilirsiniz. Şu halde yapmanız gereken size mesaj verenlerin hesabını bozmak, yolunuza kararlı biçimde devam etmek olmalıdır. Bunun için mesajı veren asıl gücü bilmeniz, tartmanız ve en uygun araçlarla ona hak ettiği cevabı vermeniz gerekiyor.

Öte yandan bir diğer ihtimal, size bu hamleyi yapanların, belki de hiç beklenmedik biçimde sizin elinizi güçlendirmesidir. Bu durumda mesaja vereceğiniz karşılık, bunu bir çatışmaya dönüştürmeden kendi gücünüzü daha da artıracak bir hamle olmalıdır.

Şu da mümkün. Gerçekten bazı yanlışlar yapmış olabilirsiniz ve bu mesajlar tam da onları gözden geçirmeniz için bir fırsattır. Soğukkanlı ve geleceğe bakan bir yaklaşımla bu yanlışların muhasebesini yapıp, yeni bir oyun planı geliştirmelisiniz.

Bunlar sadece kabaca tarif edilmiş bir kaç ihtimal ya da senaryo. Hepsini ve belki de daha fazlasını dikkate alarak yolunuzu çizmeniz gerekiyor. Türkiye, yakın tarihte altına imza attığı büyük iddiaların gerçekten takipçisi olmak ve bunları yerine getirmek istiyorsa, tüm bu ihtimalleri hızla ve devlet aklının şemsiyesi altında tartışmak zorunda.

Cumhurbaşkanlığı seçimlerini, sıradan bir tercih olarak görmek, Türkiye’yi fazlaca hafife almak olur. Bunu bizden çok daha fazla ciddiye alanlar olmalı ki, IŞİD var, Libya’daki gelişmeler var. Son ana kadar ortaya çıkması muhtemel pekçok etken var.

Siyasi sisteminizde ciddi bir değişim için adım atıyorsunuz. İddialarınız büyük. Ama hamleleriniz buna aynı ölçüde eşlik etmiyorsa, o zaman beklenmedik sıkıntılar ve daralmalar yaşanabilir. Bunlar mutlaka hesaba katılmalı.

Senaryo zenginliği bize kafa karışıklığı değil, aksine yeni ufuklar açacaktır. Olup biteni sadece sıradan ve günü birlik yaklaşımlarla algılamak, önümüzdeki dönem daha güçlü olması beklenen Türkiye’nin elini zayıflatmaktan başka bir işe yaramaz.

Mesajları doğru anlamak, güçlü olmanın olmazsa olmazıdır. Doğru hamle yapabilmenin de. Önümüzdeki dönem bunu daha fazla hissedeceğiz.