Kim bunlar

Milliyetçi Hareket Partisi Başkanı Devlet Bahçeli’nin “Boğaz’da, yalılarda viskisini yudumlayıp, oyunu HDP’ye veren şerefsizler” sözü Boğaz’daki yalılarda lodos etkisi yaptı! Lodosun sebep olduğu dev dalgalar yalı iskelelerini aşıp duvarları dövmeye başlamışken Bahçeli’nin danışmanlarından Metin Özkan’ın çıktığı televizyon programında, “Elimizde 3 bin kişilik şerefsizler listesi var” demesi dalganın şiddetini arttırdı.

Boğaz’da, yalılarda viskisini yudumlayıp MHP yerine HDP’ye oy vermek şerefsizlik midir, ben onu bilmem. Lâkin ben şunu bilirim, Boğaz’da, yalılarda viskisini yudumlayıp bir yandan da sahip oldukları medya organları vasıtasıyla insanları kışkırtıp iç savaş çıkartmaya çalışmak şerefsizliktir. Batıcı Gezi ayaklanmasında olduğu gibi, şezlonglarda yatıp Akdeniz sahillerinden “Gençler Taksim’e çıkın, direnişe katılın” diye Twitter’dan mesaj atarak gençleri ölüme göndermek şerefsizliktir. Yalan haberler yazıp, bunu bağlı olduğu servisler üzerinden dış basında yayımlatıp daha sonra da “Bakın dünya da tepki veriyor” diye dezenformasyon yapmak şerefsizliktir. Ortalık kan gölüne dönmüşken, “Ayol tam da tatildeydim, mecburen görevimin başına döneceğim” diye gazetecilik duyarlılığı “kasmak” da şerefsizliktir. İlâ âhir...

Ruhunu Aydın Doğan’a satmış Ahmet Hakan ve PKK dağdan inmesin diye elinde bastonla dağ bayır gezip PKK’lıları iknâ etmeye çalışan Hasan Cemal MHP Başkanı Devlet Bahçeli’nin “şerefsiz” sözünü üzerlerine alıp “şerefsiz” olduklarını ikrar ettiler. Kendilerine haksızlık yapmadıklarından eminim!..

Benim bu mevzuu yazma sebebim, Bahçeli’nin danışmanlarından Metin Özkan’ın “Elimizde 3 bin kişilik şerefsizler listesi var” sözünün bendeki tedaisi. 2000 yılın başında Metris Cezaevi’ne düzenlenen “Noel Baba” operasyonu sonrası ağır işkencenin ardından mahkemeye çıkartılan Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu, istenildiği şekilde savunma yapmazsa öldürüleceği tehdidine boyun eğmez ve Türkiye gerçeğini haykırır. Mütefekkir Mirzabeyoğlu Devlet Güvenlik Mahkemesi’ndeki sistemi yargılayan savunmasında 3000 aileden bahseder: “T.C. içinde yaşayan 3000 aile; hukuk da bunların çıkarına göre, ekonomi de, siyaset de, ordu da, polis de... Kendi aralarındaki dalaşmalar bir yana, bunlar hukuk üstü imtiyazlı bir zümredir! Devlet, hukuk demektir ve hukukun olmadığı yerde devlet değil, çete vardır.”

Batı’nın içimizdeki uzantısı bu 3000 aile Müslüman Anadolu topraklarında, bizlerin basiretsizliği sebebiyle neredeyse bir asırdır hüküm sürdü. Şimdiyse, ellerinden gitmeye başlayan gücü tekrar almanın derdindeler. Son seçimde sarstıklarını düşündükleri Müslüman Anadolu halkının iradesini yıkmayı kafaya koymuşlar. İstiyorlar ki, parayla, siyasetçiyle, asker ve polisle Müslüman Anadolu halkını ezmeye devam etsinler. İstiyorlar ki, onların çizdiği çember içinde Müslüman Anadolu halkı yaşasın. Bu çemberin dışına çıkmak isteyeni de, Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu’nun şahsında olduğu gibi, idama mahkûm edip...

Şu şarkıcı şuna oy vermiş, bu manken buna oy vermiş... Bunlarla uğraşıp vakit kaybetmeye gerek yok. Zaten herkes rengini belli ediyor. Mühim olan, Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu’nun işaret ettiği, viski değil Müslüman Anadolu insanın kanını içen 3000 aileyi tespit edip, bir daha zarar veremeyecek hâle getirmektir. Kimdir bu 3000 aile? Vatanseverler bu soruya cevap aramalı.