Kim ister ki böyle gömülmeyi?

12 Eylül askeri darbesini yapan cuntanın lideri Kenan Evren 98 yaşında öldü. 

Ardından “Allah rahmet etsin, iyi bilirdik” diyen bir Allah’ın kulu çıkmadı. (Ertuğrul Özkök’ün yazdığı Evren güzellemesinden haberim var ama sayılmaz, Özkök mazurdur.) 

Yaşı büyütülüp asılan Erdal Eren dahil 50 kişi için kalem kırmıştı dönemin darbe yargısı. Darbe lideri de “bir sağdan, bir soldan astık” diyerek ne kadar adil olduklarını ispata kalkmıştı.

Karşılığını şimdi ziyadesiyle alıyor. Ne sağdan ne soldan sahip çıkan yok. Hani neredeyse belediye kaldıracak cenazeyi.

Başkent sessiz. Genelkurmay dışında hiçbir devlet kurumu taziye yayınlamadı.

Siyasi partiler cenazeye katılmayacaklarını bildirmek için zaruri birer açıklama yaptılar sadece.

Büyük çoğunluk susarak, yüzünü çevirerek geçiştiriyor durumu. Ölüme ve ölünün yakınlarının acısına duyulan saygıdan dolayı.  

Bugün askeri bir törenle defnedilecek Evren devlet mezarlığına.

Dini törende, imam sorduğunda “nasıl bilirdiniz” diye, kim ne diyecek göreceğiz.

Allah affetsin.

Kurtuluş savaşı vermiş, her yeri “egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” aforizmasıyla süslemiş bir ülke olmasına rağmen egemenlik yüzü görmedi Türkiye.

Darbeler bizi bize bırakmamak içindi. O yüzden ne o askerler, ne Ergenekoncular bizimdi, ne de bugün kah hakim savcı cübbesiyle, kah asker polis üniformasıyla cemaat postundan kafa uzatanlar “bizim”.

Amerikan büyükelçisinin ülkesine gönderdiği kriptoda “bizim çocuklar işi bitirdi” diye ifade ettiği darbecinin nasıl gömüldüğü ortada.

Kim ister ki ölüsünün böyle muamele görmesini.  

İbretlik, çok sarsıcı bir tecrübe doğrusu.

O yüzden, darbe dönemi asıl şimdi bitti.

Medyada ‘Paralel Evren’!

Öte yandan şu da tecrübe edildi: Her darbenin hazır askerleri, kalemlerinin mürekkebi askerlerce doldurulan gazetecileri başımıza aniden demokrat kesildi.

Hazır ola nasıl geçtikleri gayet iyi bilinen isimlerin ölü darbeciye sövmek, günahlarını sayıp dökmek konusundaki performansları ise göz yaşartıcıydı.

Bu konuda birinciliği -Ertuğrul abisinden aferin alamasa da- Can Dündar’ın Cumhuriyet’i kaptı.

İki yüzlülük diz boyu, darbeciler ve demokratlar diye bir ayrım yapılsa, yeri tartışmasız biçimde ve her darbe girişiminde darbecilerin yanı olanların, Evren üzerinden kendilerini temize çekme çabaları acıklıydı.

Paralel yapının kalemşörleri ise bütün mesailerini darbeci general ile halkın hür iradesiyle ve ilk kez dolayımsız şekilde seçtiği Cumhurbaşkanını kıyaslamak için harcadı, harcıyor. 

Sosyal medya şakirtleri yumurta hesaplardan aynı ezberi yaymakla meşgul. 

Bu mecrada birincilik ise Mümtazer Türköne’ye ait. Cemaatten olmayan, hala eklektik duran Türköne en ilginç çalışmanın sahibi çünkü. Ülkücü hareket davasından Mamak’ta kaldığı bilinen akademisyen “12 Eylül zulmünü en yoğun yaşayanlardanım. Bugün ‘Kenan Evren daha insaflıydı’ diyorum” diyerek çıtayı epey yükseğe koydu. 

Bakalım nasıl aşacaklar, işkence hatıralarında mı indirim olacak yoksa bugünün çarpıtılmasında mı abartı?

İhanet ortaya çıktığından beri kimsenin cemaat demediği paralel yapı Kenan Evren’in cenazesine giderek o sıfatı yeniden kazanmak ister belki de. 

Şükür ki darbelere dayanak olan TSK İç Hizmet Kanunu 35. Maddeyi kaldıran, darbe yargılamaları için anayasa referandumu yapan, 12 Eylül düzeninin siyaset ve toplum üzerindeki prangalarını kırmak, uygulamaları ve zihniyetleri değiştirmek, demokrasiyi yerleştirmek için emek veren bedel ödeyen geniş bir toplumsal kesim ve siyasi irade var bu ülkede. Kararlılıkla yürüyor yolunu. 

Türkiye’ye yol aldıran onlardır. Darbe döneminde işbirlikçi, darbe sonrasında itirafçı ya da yasçı olanlar değil.

28 Şubat’ta alkış tut. 27 Nisan’da “genç subaylar rahatsız” manşetleri at. Gezi’deki kötülüğü kamufle, gerçekleri manipüle et. 17-25 Aralık’ta Paralel yapının, 7-8 Ekim’de PKK’nın kuyruğuna takıl. Sonra da ölü generale lanet okuyunca en hızlı demokrat ol. Yok öyle yağma. Sicilin ortada.