Siyaset, en baþta zorbalýklarý önlemek adýna, insanlýðýn icat ettiði en deðerli kurumlardandýr. Tabi siyasetin deðerini; çok uzun yýllar dökülen gözyaþlarý, çiðnen haklar, hudutlar, verilen savaþlar, mücadeleler, keskin din karþýtlýklarý, mezhep kavgalarý, ýrkçýlýklar üzerinden yaþanan nice aðýr dramlarýn ve ödenen bedellerin neticesinde öðrenebildi insanlýk...
Siyasetin yapýlabilir oluþu bir ülke için demokrasi adýna en büyük delillerdendir. Çünkü siyasetin yapýlamadýðý yerlerde zaten demokrasi de ya geliþememiþ ya da hiç yoktur. Söz gelimi Tek Parti döneminde, tek parti dýþýnda siyaset yapmanýn imkaný yoktu, bu yüzden ayný dönem için, demokrat bir ortamýn olduðunu da söyleyemeyiz. Çok partili yaþamla birlikte siyaset yapma þansý doðmuþ, hürriyetin kapýsý açýlmýþ, halkýn sesi ve temsili söz konusu olabilmiþti. Siyaset, toplumsal barýþý da getirir. Ýnsanlar kurallarýna uygun ve yasal seçimler çerçevesinde, kazanan parti veya partilerin iktidarýna razý gelirler. Siyaset, toplumsal konsensus'un, toplumsal rýzanýn somutlaþma imkanýdýr...
Seçimleri kazananlar belediyeyi veya ülkeyi idare ederler. Seçimleri kaybedenlere ise muhalefet görevi düþer. Muhalefet, iktidarýn en yakýn denetleyicisidir...
Bu baðlamda, muhalefetin sesini, tavrýný ve duruþunu her zaman önemsemiþimdir. Lakin bizde özellikle de CHP'de, muhalefette oluþu hazmedememe hadisesi ne yazýk ki bir ucu demokratik olmayan yollara tevessül ve darbeciliðe kadar uzanan karanlýk hatýralarla yüklü bir geçmiþ var. Kurucu parti olma refleksi CHP'ye, bir tür oyun bozma hakký veriyormuþçasýna, zaman zaman kýsa devre yaparak, siyasette muhalefet olmayý rafa kaldýrýp, de facto yollara koþuyor. Darbe çaðrýcýlýðý yaparak, hükümeti yargýlanmakla veya hatta asmakla korkutarak ya da halký vatandaþlýk görevini yapmamaya davet ederek, siyaset dýþý yollara baþvuruyor...
CHP liderinin son olarak TC. Cumhurbaþkaný'ný ülkeden kaçacak kiþi olarak ilan etmesi de bunun çok kötü örneklerinden birisi... Bir siyasi aktör olarak Recep Tayyip Erdoðan'dan hazzetmeyiþini herkes anlayabilir ama bir muhalefet lideri, kendi ülkesinin cumhurbaþkanýna bir kanun kaçaðýna karþý kullanýlabilecek bir dille konuþamaz, konuþmamalý, çünkü kendisi siyaset yapmakta ve siyasete talip... Bu çirkin dil, siyaseti kesintiye uðratýr, kapatýr, karartýr. Terör örgütü mensuplarýný kanatlarýnýn altýnda barýþ adýna saklayabilen biri, halkýn oylarýyla Cumhurbaþkaný olmuþ bir kiþiye kaçak muamelesi yapamaz... Tam aksine gerçekleri karartmak ve gerçeklerden kaçmak eylemini iþlemiþ olur ki bizzat kendisi gerçek kaçak durumuna düþmüþ olur.
Son yaþadýðýmýz "Kaçmak' polemiði hepimize 17-25 Aralýk günlerinde yaþadýðýmýz "kaçacaklar' nakaratýný anýmsattý. Ýster istemez, "kaçacaklar' polemiðini iþleten zekanýn FETÖ olduðunu, koskoca CHP liderinin de bu FETÖ oyununda baþrol oynadýðýný düþündük... Keþke danýþmanlarý, sayýn Kýlýçdaroðlu'nu, bu dilin FETÖ'ce bir dil olduðu konusunda uyarsalardý.
CHP lideri, baþlattýðý seviyesiz gündemle, siyaseti kararttýðýnýn farkýnda mý acaba? Sayýn Erdoðan'dan hazzetmeyebilirsiniz ne de olsa siyasi rakibinizdir. Ama onu yenebileceðiniz tek yer de seçimler ve sandýk sonuçlarýdýr. Sandýktan kaçýnarak, saða sola çamur atarak, toplumu korkutup, tehdit ederek, nereye varmak istiyorsunuz acaba?
Yenilen pehlivan güreþe doymazmýþ...