Acaba ‘baðýmsýz’, kendi baþýna buyruk bir dýþ politika izlendiði için mi Türkiye’nin Batý ile arasý açýlýyor? Bazýlarýnýn iddiasý bu ve bunu hükümetin ‘baþarý’ hanesine yazýlacak bir ‘gerekçe’ olarak ileri sürüyorlar...
Oysa Ak Parti hükümetinin baþarýsý Batý ile de iyi geçinmeyi gözeten bir ‘milli’ dýþ politika çizgisi izlemesindendi. Bugün de, þartlar yakýn dönemde çok farklý hale gelmiþ olsa da, Türkiye’nin dýþ politikasýnýn genel hatlarý pek deðiþmedi.
Bazý Batýlý liderlerin hoþnutsuzluk belli eden çýkýþlarýný ‘iç politika’ gerekleriyle açýklamak mümkün...
Dýþ politika tercihi gibi görünen Ankara’nýn bazý tavýrlarý, aslýnda bir eksen sapmasýyla deðil, iç politika hesaplarýyla ilgili... Dýþarýdan gelen çoðu haksýz ve anlama özürlü eleþtiriler Ak Parti’nin Türkiye içindeki destek zeminini geniþletiyor...
Siyasiler, özellikle seçim ortamlarýnda, dýþarýyla aranýn açýldýðý görüntüsüne bu yüzden fazla aldýrmýyor.
Dýþ-iç politika dengesi bugüne kadar Ak Parti için hep olumlu sonuçlar verdi.
Konuyu þimdi ele almamýn sebebi, dikkat edilmezse dengenin bozulabileceði endiþemdir. Köklü altüst oluþlar yaþandýðý bir döneme girildiði izlenimini güçlendiren geliþmeler var dünyada ve kendi içiyle aþýrý ilgili olduðu için deðiþimi doðru deðerlendiremezse, Türkiye, bu defa kaybedenler safýna itilebilir...
Dikkate alýnmasý gereken bir endiþe bu.
Çin ile Rusya arasýnda, Þanghay’da, Çin Cumhurbaþkaný Xi Jinping ile Rusya Devlet Baþkaný Vladimir Putin tanýklýðýnda önceki gün 30 yýlda 400 milyar dolara bâlið olacak bir ‘doðalgaz’ anlaþmasýimzalandý. Tek baþýna kalsaydý, iki ülke arasýndaki tarihi çeliþkileri bile unutturan ekonomik gerekliliklerin zorladýðý bir yeni durum sayabilirdik yakýnlaþmayý... Ancak eþ-zamanlý olarak Çin ile ABD arasýnda baþgösteren çatýþmacý ortam, Çin-Rus yakýnlaþmasýný ekonomiden öte bir anlama taþýyor.
Ne oldu ABD ile Çin arasýnda? Þu: ABD dýþiþleri bakanlýðý, çelik, nükleer tesis ve güneþ enerjisi alanlarýnda çalýþan firmalarýnýn hassas bilgilerini bilgisayar korsanlýðý yoluyla çaldýklarý iddiasýyla beþ Çinli subaya dava açýlmasýna karar verdi.
ABD’nin bir baþka ülkeye karþý ceza davasý açmasý ilk kez yaþanan bir durum.
Hiç kuþkusuz iki geliþme arasýnda bir irtibat bulunuyor.
Türkiye bu çatýþmanýn neresinde yer alacak?
Soma’daki maden kazasýna ülkemizin ‘enerji ihtiyacý’ ve onun karþýlanmasý açýsýndan hemen hiç bakmadýk. Oysa, Türkiye enerji bakýmýndan aç ve ihtiyacýnýn yüzde 70’ini dýþarýdan karþýlayan bir ülke. Bunun büyük bölümü (yüzde 45) doðalgaz... Geri kalanýn bir bölümü yerli; diðer bölümü de, yýlda 30 milyon tonu bulan, Rusya, ABD, Güney Afrika ve Kolombiya gibi ülkelerden ithal edilen kaba kömür... Kömür ocaklarýna son yýllarda bu sebeple daha fazla önem verilmeye baþlandý.
2013 yýlý baþýnda, Birleþik Arap Emirlikleri’nin TAQA firmasýyla, kömürle çalýþan enerji kapasitesini yüzde 67 artýracak bir anlaþma imzalandý. 12 milyar dolarlýk anlaþmayla, Türkiye’deki ocaklardan linyit kömürü çýkarýp 2020 yýlýnda 8.000 megavatlýk enerji üretecek yeni tesisler kurulmasý öngörülüyor.
Kaza sonrasýnda, bir ocaktaki ihmale dayalý yanlýþlýðýn, Türkiye’deki bütün kömür tesislerini olumsuz etkileyecek bir kampanyaya dönüþtürülmesine bir de bu gözle bakmak þart.
Akýllýca olan, bu kargaþada kimin nerede durduðuna bakmaktýr...