Kim sattý?

 

Büyük krizin (2001) ardýndan Türkiye'nin yeniekonomik modeli nasýl þekilleniyor?

Ýki karþýlaþtýrma yapmak zorundayým:

(a)1981-1991 arasý 10 yýllýk dönemde GSYH reel olarak yüzde 59,2 oranýnda büyüdü. Anýlan dönemde sanayi sektörü büyümesi ise yüzde 96,5 oranýndadýr.

(b)2001-2011 yýllarý arasýnda ise toplam GSYH büyümesi yüzde 68,2 oranýnda gerçekleþirken, sanayi sektörü büyümesi yüzde 76,8'de kalmýþtýr.

Dikkat ederseniz sanayi sektörü büyümesine son 10 yýlda sýkýntýlý baktým. Çünkü büyümenin lokomotifi olmasý gereken sanayi sektörü son on yýlda büyümede geri kalmýþtýr.

Daha açýk anlatalým:

Özallý yýllarda GSYH büyümesinden yüzde 60 daha fazla sanayi sektörü büyümüþtür; yani büyümenin temeli saðlamdýr. Oysa son on yýlda bu oran yüzde 13'e düþmüþtür; büyümenin temeli hassastýr.  

Milli hasýla artýþý içinde tarým sektörü gibi sýnýrlý araziye ve hava þartlarýna baðlý sektörler vardýr. Eðitim, saðlýk gibi daha yavaþ büyüyen sektörler vardýr.  Milli hasýla büyümesini sanayi sektörünün sürüklemesi beklenir.

Ülkemizin adeta soyulduðu, talan edildiði, batýrýldýðý 90'lý yýllarda bile sanayi sektörü büyümesi milli hasýla büyümesinden yüzde 21 daha fazladýr.

Peki, o zaman son 10 yýlda rekor büyüme hýzý yakalamamýzý saðlayan  en hýzlý büyüyen sektörler hangileri olmuþtur?

Son on yýllýk büyüme modelimizde itici güç olarak üç sektör karþýmýza çýkýyor:

1-Ulaþtýrma-haberleþme

2-Toptan-perakende

ve

3-Mali sektör

Oran olarak ise liderlik mali sektörün elindedir. Mali sektör büyümesi tam olarak  yüzde 100 olmuþtur.

Sonuç: Türkiye 2001 krizinin ardýndan sanayileþme hamlesinden ziyade hýzla malileþmiþtir.

Ekonomide bankalarýn hakimiyeti hýzla artmýþtýr.

***

Þimdi ikinci noktaya bakalým. Ekonomi büyürken vatandaþýn durumu nedir?

Ýki büyüyen dev sektör: Bankacýlýk ve haberleþme sektörleri. Ayný zamanda bu iki sektör Türkiye vatandaþýnýn en fazla þikayette bulunduðu sektörlerdir.

Ýlginç tesadüf!

 ***

Türkiye 2001 krizinden bir yýl önce adeta yalancý bahar yaþamýþtýr. Zaten yalancý bahar olmasa kýþ bizi o kadar derin ve sert etkilemezdi. Karýnca misali hazýrlýklý olmak yerine adeta ateþ böceði gibi saz çalýp açýkta kalmazdýk.

Vatandaþ olarak nasýl saz çalmayalým ki? Ülkemiz en büyük iþ adamlarý örgütü TUSÝAD yalancý bahar yýlý 2000'de o kadar güvenliydi ki. Rahmetli Sabancý yýllarca önünü göremeyen, tahmin edemeyen iþ adamalarý olarak "artýk 10 yýl sonrasýný görüyoruz" dedikten aylar sonra ülke en derin ekonomik krize girmiþti.  

Gerçi o TÜSÝAD 1996 yýlýnda Refah-Yol Hükümetine karþý da "ekonomi çok zorda-darda-kötüye gidiyor" bildirisi yayýnlamýþtý. Lakin o Refah-Yol Hükümeti 28 Þubat Post-modern darbesine raðmen 1995 ve 96 yýllarýnda olduðu gibi 1997 yýlýnda da ülkeyi yüzde 7'nin üzerinde büyütmüþtü. Sonra hepsini soydular:

28 Þubat süreci önce

Post-modern darbeydi;

 sonradan oldu

postu-götürme hamlesi.

***

Yeniden ana konumuza dönersek. Evet, 2001 sonrasý sanayileþme yerine neden malileþtik?

Ve de malileþirken dengeli miydik?

Maalesef rakamlar ona da hayýr demek zorunda býrakýyor bizi. Mayýs 2000'de milli hasýlamýzýn yüzde 75'ine kadar çýkan bir ortaklýk piyasasý borsamýz vardý.

Þimdi borsamýz GSYH'nýn yüzde 40'ý ediyor. O kadar yeni þirketler pazara girmesine raðmen payý gerileyen bir borsa-ÝMKB sözkonusu.

***

Faiz piyasasý yüzde 470 büyüyen Türkiye

ve

Borsasý yüzde 50 eriyen bir Türkiye.

Oysa borsa bir ortaklýk piyasasý olarak faiz piyasasýný dengeleyici olmalýydý. Olamadý, olmadý, oldurulmadý.

Ortaklýk piyasasý da geliþemeyince ekonominin faize, yani bankacýlýða baðlýlýðý oransal olarak bir hayli yükseldi. (stok sorun olmasa da süreç sorun)

***

Bütün bu oranlarý ve geliþmeleri neden izaha kalkýþtýðýmý özetlemeye çalýþayým:

Uzun yýllar borsada þirketler ve kamu gözetim merkezi açýsýndan yabancýlar özel iþleme tabii tutuldu. Yýllarca yabancý payýnýn artýrýlmasý bir zýmni politikaymýþ gibi desteklendi.

Baðýmlý piyasa ile baðýmsýz siyaset argümanýnýn çatýþacaðýný belirtiyorduk. Milli siyaset ile malileþen ekonominin uyuþmadýðýný belirtiyorduk. Uzun vadede elbette piyasalarýn dediði olacaktýr. Bu kesin...

Bazý liderler bu kabule sadece direnirler; o kadar. Gerçekte siyaset ile ekonomi iç içe geçmiþ uzun vadeli bir yol arkadaþýdýr.

***

Son örneðe bakalým.

Suriye sýnýrýmýzdan içeri mermi düþürüyor, ülkemizi adeta taciz ediyor.Türkiye karþýlýk vermek zorunda. Býrakýn liderliði sadece vatandaþýný bile korumak zorunda.

Ve beklenen adýmlar atýlýyor; karþýlýk veriliyor Ama diðer yandan piyasalarýn tepkisi de merak ediliyor. Nitekim her savaþ riskinde olduðu gibi piyasalarda da bir tedirginlik hakim.

Lakin alt detayda durum daha farklý. Yabancýlarýn hakim olduðu büyük hisselerde tedirginlik hakimken, sonradan türetilmiþ, oynaklýðý hayli fazla son halka arzlarýn baþý çektiði bir kesim borsada panik halinde satýyor. Yaklaþýk 100 e yakýn hisse borsa düþüþünün 3-4 katý daha fazla düþüyor.

Panik yaratýlýyor ama o panik yabancýlarý etkilemiyor.

Bu kesimin gerçek toplumsal bir yatýrýmcý olmadýðý açýk. Bu kesim bir özel kesim. Okumuþ, beyaz yakalý ama örgütlü bir kesim.

Ve ilk fýrsatta ülkeyi bile satan bir kesim!

Þimdilik bu kadar iþaret yeter sanýrým.