Kim yönetiyor?

Herhangi bir ülkeyi kimin yönettiði sorusuna cevabý devlet kademelerinde bulunan kiþilere bakarak veririz. Ülkenin yapýsýna göre ya baþbakan ya da cumhurbaþkaný olan kiþi en büyük mevkidedir deriz. Ancak yönetmekle yönetir görünmek ayný þey deðildir. Mesela seçim yolu ile devreye giren yöneticilerin ülkeyi yönettiði kabul edilir. Bunun bir görüntü mü yoksa gerçeðin ifadesi mi olduðunu düþünmek gerekir.

Yönetenler bir karar verirken iki þeye ihtiyaçlarý vardýr. Birincisi çözülecek problemin ne olduðuna, ikincisi neyin uygun bir çözüm olacaðýna karar vermek. Yöneten güç bir karar verirken ayrýca bunun halk tarafýndan desteklenmesini de ister. Bu durum halk doðru olaný destekler demek deðildir. Ancak çözümün problem olmasýndan kurtulmak için yapýlýr. Bunun en iyi yolu önce alacaklarý kararlarý doðru saydýracak bir ortam yaratmak sonra da buna uygun bir tedbir almaktýr. Mesela bir ülkeyle savaþacaksanýz ya o size saldýrmalý ya da böyle görüntü oluþturmalýsýnýz. Eðer baþka bir güç bu çatýþmayý istiyorsa o bu problemi zaten yaratmýþtýr ve siz onurunuzu korumak için çatýþmayý göze alýrsýnýz.

***

Ülkeyi gerçekte bazý yapýlar yönetir. Mesela bizde bu yapýnýn sermayedar kitleden oluþtuðunu söyleyebiliriz. Bir sorunun çözümünde meþru güç odaðý mý yoksa daha doðru çözüm üreten mi etkin olmalýdýr. Bizde bu sorun zaman zaman yönetimi belirlemekte de etkin oluyor. Seçilen kiþiler kendilerinin hem meþru hem de uygun çözümler ürettiðini söyler ve bunun görünüþünü yaratýrlar. Diðer güç yani sermaye çevreleri bu görünüþü destekler ama kararlarý kendileri verirler. Bu meþru karar  vericilerin kendilerinin kontrolünde olmasýyla mümkündür. Bunun iki yolu vardýr: Ya uygulanan politikayý buradan öðrenip kendi çözümü gibi göstermek ve bunun karþýlýðýnda gelir saðlamaktýr. Bunun birçok yolu vardýr. En önemli yol, verdikleri  kararlarý uygulayacak kiþileri seçmek ve gerekli yerlere tayinini saðlamaktýr. Ülkemizde bunun kullanýldýðý alanlardan biri de medyadýr. Bir problem yaratýlýr ya da baþkalarýnýn yarattýðý bir olay kendi görüþlerine uygun olarak yansýtýlýr. Kamuoyuna hem olay kendi yorumlarýna göre yansýtýlýr hem de kendi çözümleri savunulur.

Bu olaylarýn çýkarýlmasýnda ve uygun görülen çözümle hedefe varýlmasýnda yabancý güçler etkili olabilir. Bu güç, iþbirliði içindeki yapýya sermaye saðlar ve onlarý en büyükler arasýna sokarlar. Bütün büyük sermayenin dýþ güçlerle iliþkisi söylenemez. Ancak hem dýþ, hem de onlarla iþbirliði yapan çevreler ülke aleyhinde olmayabilir veya öyle görünürler.

Bu etkilemeye geçmiþten bir misal verebiliriz. Emekli olan üst düzey askerlerden bazýlarý büyük iþletmelerde yönetim kuruluna seçilir ya da danýþman olarak atanýrdý. Onlarýn ticaret hayatýnda hiçbir tecrübeleri olmadýðý halde sivil hayata geçtiklerinde neden bu iþ teklifine muhatap olduklarýný düþündüm. Bana göre bu tekliflerin amacý  halen üst düzey görevde bulunanlara þu mesajý vermektir: Bizimle birlikte olursanýz, emekli olduðunuzda bol gelirli bir hayat yaþarsýnýz.

Genellikle büyük holding iþletmelerinde bu tip göreve getirilenler, yabancý bir meslekte bulunduklarý için iþletme ihtisaslarýnýn olmamasýna raðmen faydalý olmaktan çok iþlerin takibi gibi veya yöneticilerle sohbet gibi görev ifa ederlerdi. Günümüzde de devlette çalýþanlara da halen bu mesajýn verildiði anlaþýlmaktadýr. Yani bize uygun olursanýz geleceðiniz rahat olacaktýr gibi. Bu önemli bir meseledir ve buna karþý hukuk ve ahlaki tebdirler alýnmalýdýr.