Kimin halefi kimin selefiyiz...

15. ve 16. yüzyýlýn manevi büyüklerinden Sümbül Efendi Hz. öðrencilerine bir gün sorar: Bu alemin idaresi size býrakýlsaydý ne yapardýnýz? Derviþleri sýrayla;

- Hiç fakirlik olmamasýný saðlardým.

- Kötüleri ortadan kaldýrýrdým vb. cevaplar.

Herkes kendince çeþitli önerilerde bulunurken sýra daha önceleri Sümbül Efendi’yi inkâr edip, aleyhine konuþan Musa Bin Muslihiddin’e gelir. Muslihiddin’in baþý yerde, boynu büküktür. Mahcup bir þekilde, “Her þeyi olduðu gibi merkezinde býrakýrdým. Bir kâfir ölse yerine bir kâfir; bir mümin ölse yerine bir mümin getirirdim” der. Sümbül Efendi doðru cevabýn bu olduðunu söyler ve ona manevi ilimleri öðretme görevini býrakýr, adýný da Merkez Efendi olarak deðiþtirir.

Türk RF4 keþif uçaðýnýn Genelkurmay Baþkanlýðýnýn ve Dýþiþleri Bakanlýðýmýzýn beyanatlarý doðrultusunda uluslararasý hava sahasý içinde hiç bir uyarý yapýlmadan vurulmasý hepimizi üzdü. The Wall Street Journal gazetesinin yayýnladýðý gibi Türk uçaðýnýn Suriye karasularýnda vurulduðu iddiasýysa hem düþündürücü hem de yaman bir çeliþki. Türkiye Cumhuriyeti vatandaþý olup da Beþþar Esad’ýn avukatlýðýna soyunanlara ne demeli.  Uçaðýn Suriye karasularýndayken vurulduðu iddiasý, bu vahim olayý Suriye açýsýndan meþru hale getirmekle kalmayýp Türkiye Cumhuriyetine ait kurumlarý yalanlamak demektir. En üzücü olan ise bu kadar milli bir meselede kendi içimizde ters düþmemiz...

Geçmiþle bugün arasýnda sirkülasyon hep devam ediyor. Merkez Efendi’nin de dediði gibi her ölen kafirin yeri bir kafirle, her ölen müminin yeri bir müminle dolduruluyor.

Ýnsanýn hayatta gelebileceði iki nokta var. Ya örneklik olmak ya da ibretlik... Bu yüzden kendini bilmek önemli hatta en büyük ilim. Kiþi kendini bilince haddini de bilir. Haddini bilince alemdeki yerini, niçin yaratýldýðýný da bilir. Bu nedenle insan olarak yaratýlmýþ olmanýn þerefine uygun davranýr.

Kainatta doldurduðumuz yer neresi? Ýyinin halefi miyiz yoksa kötünün mü? Bütün mesele bu aslýnda. Kimin halefi kimin selefi olmakta...