Kimin mabadı halkın tekmesine daha yakın duruyor?

Gazetemiz Star, “CHP’de seviye iyice düştü” diye başlık atmış...

Bunun bir “iyimserlik” ifadesi olduğunu düşünüyorum.

Demek ki, CHP cenahında yapılıp edilenlerde hâlâ bir “seviye” aranıyor ve rahmetli Fethi Naci’nin ifadesiyle, insana ilişkin umut tükenmiş değil...

Ben bu kadar iyimser bakamıyorum... “Seviye düştü” demek, zımnen bir seviyeden bakıldığı ve son zamanlarda bundan uzaklaşıldığı anlamına geliyor.

Ben hiçbir zaman bir seviyeden, hele bir “derinlikten” bakıldığını düşünmedim.

CHP’de öyle sözler, öyle tutumlar “geçit resmi” yapıyor ki, insanın “Ne seviyesi birader” diyesi geliyor.

Hakikaten ne seviyesi?

Habere konu olan eylemin sahibi, yani seviyeyi düşürmekle suçlanan kişi... Kim olabilir?

Elbette Süheyl Batum.

Referandumda “evet” oyu kullanan sanatçılara (Sezen Aksu ve sair kişilere) hakaretler yağdıran bu müeddep ve değerli anayasa profesörü, bu kez içinde “kıç” geçen bir konuşma yapmış...

Halk, Tayyip’in kıçına tekmeyi vurmalıymış...

Ne demesi bekleniyordu ki Süheyl Batum’un?

Bugüne kadar binlerce, belki on binlerce cümle kurmuş ama bir tekinde bile “halkın yararına” olabilecek bir önermeye yer vermemiş bir teknokrattan, bir anayasa hukuku profesöründen söz ediyoruz.

Ki, uzmanlığını konuşturarak yaptığı bir konuşmada, darbe düşüncesinden uzaklaşan orduyu “kâğıttan kaplan” ilan etmişti.

Budur Süheyl Batum.

Hangi seviyeden bakacaktı ve sözlerinde ne tür bir “derinlik” bulunacaktı?

Bence Süheyl Batum “kıç”lı ifadesinden dolayı değil, Birgül Ayman Güler’e verdiği “kalbi destekten” yargılanmalı.

Değerli anayasa hukuku profesörü, “Hiç Türk ulusuyla Kürt milliyeti eşit olabilir mi?” sözünde problem görmüyor.

Hatta daha da ileri gidiyor, Ayman’a karşı çıkanları “ahlaksızlıkla” suçluyor.

Dünün ahlaksızları Ahmet, Mehmet ismi taşıyormuş, bugünün ahlaksızları da Recep Tayyip Erdoğan ismi taşıyormuş... Hatta Abdullah Gül ismi taşıyormuş...

Görüyorsunuz seviyeyi, değil mi?

Daha “seviyeli” ifadeleri var ama alıntılamaya hicap duydum.

Daha doğrusu tırstım.

Bir de ahlak zabıtasıyla papaz olmayalım. Neme lazım...

Değerli anayasa hukuku profesörü, Birgül Ayman Güler’in sözlerinde problem görmediği gibi, söylenenleri “az bile” buluyor ve “kral çıplak” diyen arkadaşlarını bu ahlaksızlara yedirmeyeceklerini söylüyor.

Fazlası ne olabilirdi?

Herhalde, CHP İzmir milletvekili ve sabık Adliye Vekili Mahmut Esat Bozkurt’un söyledikleri...

Bozkurt da, tıpkı Birgül Ayman Güler gibi “kral çıplak” demiş ve şu muhteşem değerlendirmeyi yapmıştı: “Türk bu ülkenin yegane efendisi, yegane sahibidir. Saf Türk soyundan olmayanların bu memlekette tek hakları vardır; hizmetçi olma hakkı, köle olma hakkı. Dost ve düşman, hatta dağlar bu hakikati böyle bilsinler!”

Bazı ahlaksızlar da bu değerlendirmeye karşı çıkmıştı...

Fakat merakımı muciptir.

Birgül Ayman Güler’in sözlerinde problem görmeyen Süheyl Batum, delikanlı gibi çıkıp, “Mahmut Esat Bozkurt’un sözleri daha da problemsizdir” diyebilir mi? Diyebilecek mi?

Bir şey desin, kimin kıçı “halkın tekmesine” daha yakın duruyor, ona göre de bir değerlendirme yapalım.