Kimine adil, kimine katil!

Başakşehirli Mehmet Batdal, Beşiktaşlı rakibinin üzerine sıçrıyor, kol-dirsek kullanarak faul yapıyor. Hakem Ali Palabıyık düdük çalıp faulü ve ‘kural gereği’ sarı kartı gösteriyor. Bunun dakikası 42. 

Aynı Batdal üç dakika sonra aynı hareketin daha sertini bir daha yapıyor... Hakem gene faulü çalıyor, ama bu kez sarı kartı göstermiyor! Gösterse Batdal ikinci sarıdan oyun dışı kalacak.

45+1’de Mahmut, Oğuzhan’ın ayağına öyle bilerek isteyerek gaddarca basıyor ki. Oğuzhan’ın hayatı kararabilir. Hakem bu durumu net görmekte... O an kırmızı kartını çekmeli! Bırakın kırmızı kartı, hiç bir şey yok! Çaldığı düdükle devreyi bitiriyor! Faul verip atışı yaptırmayabilirdi, ama kartını göstermeliydi...

Acaba yeniden izlediğinde utandı mı? Son dönemlerde gösterdiği gelişme ile beğenilerimizi toplayan hakem Ali Palabıyık o pozisyonlarda eyyamcılık yerine gerçek hakemlik yapsa, akıl, zekâ, bilgelik, vicdan kullansa, Başakşehir ilk yarının son anlarında 9 kişi kalacak.

Başakşehir’in iyi oyunu karşısında, 2-0 geri düşmesine karşın sinmeyip ayakta kalan ve 75’ten sonra 2-2’yi bulan Beşiktaş 9 kişilik rakibini ne yapardı?

Hıncal Uluç, 90’a programında, ‘Artık Beşiktaş’ın yolunu keserler’ iddiasını orta attığında, “Beşiktaş saha gücüyle onları da yenebilir” demiştim. Beşiktaş’ın saha gücü yerinde durmakta. Ancak dış etkiler bu çizgide olur ise işi zor! Galiba Hıncal abi haklı çıkıyor.

Beşiktaş’ın şansı da yok!

İki rakibi Mersin İY ve Trabzonspor, sorunlu durumda iken kar yolları kesti ve onlarla maçlarını oynayamadı. Bugün MİY karşısına çıkacak. MİY toparladı ve son üç maçında 7 puan aldı! Beşiktaş’ın iki ana stoperi bu erteleme maçında oynatılamayacak. Olmayan sorunları oluştu!

Hakem hataları gerçekten sinsi bir operasyonu mu anlatıyor, yoksa rastlantı mı? Fenerbahçe-Kasımpaşa maçında Titi’nin neden oyundan atıldığına bakın. İki sarı kartı da Başakşehir maçında Beşiktaş lehine çalınmayan fauller, verilmeyen kartlar yüzünden...

Hakem düdüğü o maçta adil, Beşiktaş maçında katil!

Ya kimi yorumculara ne demeli?

Efendim, Mehmet Batdal uzun boylu oyuncu olduğu için kolunu zıpladığında rakibine vurmak zorunda kalıyormuş. ‘Ne yapsın’ mış! Pes!

Kurallar uzun boylu oyuncu için de kısa boylu için de aynı! Dirseğini kimse kimseye vurmayacak...

Üstü örtülü bir yerlere yaranmaya çalışıyorlar sanki! Ayıp! Palabıyık’a da şaşıyorum. Milyonların nefretini kazanmak, güvenini yitirmek doğru mu? İnsan bunu kendine yapar mı?