Türkiye’nin yakýn geleceði okurken, farklý ittifaklar ve arayýþlar içinde olmasýný kimse yadýrgayamaz. Sonuçta bunlarýn herbirinin stratejik karþýlýðý ve deðeri olabilir. Sözgelimi, ABD ile anlaþamadýðýnýz bir konuda Rusya ile masada olmanýz, ne yaptýðýnýzý doðru tarif edebildiðiniz takdirde gücünüzü artýrýr.
Birileri size hala geçmiþin kodlarý üzerinden rol biçmeye kalkabilir. Deðerinizi anlamayabilir, anlamak istemeyebilir. Dün sadece bir parantezde tarif edilen ve baþka arayýþlara kapalý olan duruþunuz deðiþmiþse ve farklý baþlýklar altýnda farklý ittifaklar kurgulama cesaretiniz varsa, bunlarýn hiçbir önemi yok. Eninde sonunda gücünüz ve gerçek deðeriniz üzerinden kendinize rol bulursunuz.
Türkiye’yi herhangi bir gücün mutlak müttefiki, hatta uzantýsý olarak görme alýþkanlýðýnda olanlar, bu tür arayýþlarý eksen kaymasý ve benzeri kavramlarla anlama gayretinde oldular uzun süre. Soðuk Savaþ dönemine ait algýlarýn hala belli çevrelerde canlý olmasý, mesela Türkiye-Rusya iliþkilerini bir anda endiþe kaynaðý olarak görebiliyor. Oysa ne ABD ile, ne Rusya ya da daha uzaklarda Çin’le kurulacak bir ittifakýn ya da ortaya çýkabilecek bir anlaþmazlýðýn bir anda alt üst edebileceði bir ülke deðil Türkiye.
Þu günlerde özellikle bölgemizde yaþanan geliþmeler üzerinden Türkiye hakkýnda üretilmek istenen ‘güvensizlik’ algýsýnýn kaynaðýnda eðer buna benzer yaklaþýmlar varsa, doðrusu herhangi bir þekilde ciddiye almamak gerekiyor. Suriye konusunda taban tabana zýt gibi görünse de, Rusya ile yahut Ýran’la konuþabiliyorsanýz; hatta Ýran örneðinde bir adým daha ileri gidersek, Sünni-Þii ekseninde oluþturulmak istenen çatýþmalara itibar etmeyip üçüncü bir yol ortaya koyabiliyorsanýz, bunlarýn her biri sizin gücünüze ve dünden daha akýllý olduðunuza iþaret eder.
Nitekim, Cumhurbaþkaný Tayyip Erdoðan’ýn, kýsa süre önce Ýran ziyaretinde ortaya koyduðu birleþtirici çerçeve, Ýslam dünyasýnda sanýldýðýndan çok daha güçlü karþýlýk bulmuþ görünüyor. Bir tezgaha karþý koyabilme gücünüz varsa, ayný zamanda oyun kurucu rolünüz de olabilir demektir. Yeter ki farkýnda olun.
Þimdi tüm bunlarýn üzerine ve gayet cesurca kendimizi gözden geçirmenin vaktidir. Türkiye’nin tarihi, Ýslami tecrübesi ve bunlar üzerine inþa etmesi gereken gelecek tasavvuru; saðýnda solunda ortaya çýkan ve kelimenin tam anlamýyla ne idüðü belirsiz hareketlere ve onlarýn sahnede üstlendiði role itibar etmeyecek kadar derin ve saðlam olmalý. Bu nedenle dünyanýn herhangi bir yerinde adýmýz, tecrübemiz veya duruþumuz bu ve benzeri yapýlar, örgütler ve onlarýn karanlýk anlayýþý ile en küçük þekilde anýlýyorsa, buna en hassas ve hýzlý biçimde cevap vermek durumundayýz.
11 Eylül saldýrýlarýndan sonra ortaya çýkan ve hali hazýrda farklý versiyonlarý sahnede olan yapýlar, bir þekilde Afganistan’dan Irak’a oradan çok daha geniþ bir coðrafyaya yönelik müdahalelerin zemini ve gerekçesi oldu. Bu yapýlarýn ne olduðu ve önünde arkasýnda kim olduðu sorusu bir yana, Türkiye’ye yakýþan kendisiyle bu anlayýþlar arasýna sahici bir mesafe koymasý.
Biz bir medeniyetin çocuklarýyýz. Bu içi boþ bir iddia deðilse, böylesine karanlýk arayýþlarý, deðil kendi sýnýrlarýmýz dahilinde, gücümüzün yettiði her yerde uzak tutmak ve kendi tecrübemizi canlý kýlmak zorundayýz.
Sizi bilemem, ama ucundan kýyýsýndan veya yalan yanlýþ da olsa adýmýzýn böyle anýlmasýna gönlüm razý deðil. Bunu doðru dürüst ifade edebilmenin araçlarýna sahibiz. Sadece hatýrlayalým yeter.