Kimle nereye kadar?

Bir çok badireden gelmiş bugünleri görmüş bir demokrasi.
Herkesin “darbe ürünü ” dediği bir Anayasa.
Türkiyeyi artık darbe mantığı ile yönetilemez konusunda  bütün bir mutabakat.
Bu hazır algıya rağmen Türk siyaseti bir Anayasa yapmayı beceremiyor.
Muhalefetin gücünün yetebildiği tek şey bu.
Yeni Anayasayı engellemek.
Bitmeyen görüşmeler.
Yüzlerce birbirine benzer açıklamalar.
Birlikte bir anayasa yapamıyoruz .
Darbe Anayasası ile birlikte yaşamayı beceriyoruz.
Belkide anayasa olmadan daha iyi yaşarız.
Milletin kendi şuuru ve birlikte yaşama arzusu en üstün yasa.
Hatta ne zaman bir anayasa aykırılık ortaya çıksa
Bu birlikte yaşama hissiyatımız yara almakta sorun olmakta.
İzahtan vareste hallerimiz var.
 
Sayın Meclis başkanına önerimiz şudur.
Tüm partilere bir aylık sürede anayasa önerilerini meclis başkanlığına sunmalarını istemek.
Bir arada oluşturulamayan uzlaşmaya engel konuların neler olduğu anlaşılmış olur.
Belki bu önerilerden sonra partiler bir araya gelirler.
Her partinin temel yasa konusundaki düşüncesi net olarak ortaya çıkar.
Böylece anayasa çalışmaları gündelik siyasete kurban edilmemiş olur.
Bütün bunlara rağmen Anayasa yapma konusunda uzlaşacak olan millettir.
Milletimiz yukarıda işaret ettiğimiz gibi bizi yüzlerce yıldır bir arada tutan umdeleri kendine anayasa bilmiş yaşamaktadır.
 
Başka bir husus Anayasalar “kurucu irade” ister. Ya da derin bir sağduyu.
Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesinden sonra durum değişmiştir.
Daha önce söyledik.Bu seçim neticeleri itibariyle Türkiyede sistemi değiştirmiştir diye.
Şimdi aynı seçimin kurucu bir iradeyi de içerdiğini söylüyorum.
Şimdi bakıyoruz Anayasa hukukçularına havanda su dövüyorlar.
Osman Can veya kim konuşuyorsa..
Ne dedikleri belli değil.
Anayasa Mahkemesi kararı bağlayıcıdır.Anayasa ihlali vardır.diye.
Rıza Türmen de yeni bir şey olarak böyle demiş.
 
Milli iradenin etrafında şekillendiği güç odak Tayyip Erdoğan'dır.
Bu sadece Cumhurbaşkanlığı seçiminde görülen bir şey değil.
Hükümet partisinin kurucusu ve doğal lideri olması anlamında da bir meşruiyetin sebebidir.
Yani aslında hükümet etme gücünün arkasındaki siyasi irade de Tayyip Erdoğan iradesidir.
Sorun bu iradenin somutlaşmasını sağlayacak sistemin kurulamamasıdır.
İşte bütün tartışma sistem olmayınca alışılagelmişin dışına çıkmaktan kaynaklanıyor.
Aslında muhalefet bu yüzden masadan kalkıyor.
Dolaylı olarak milli iradeyi ketmediyor.