Çaðdaþ demokrasilerin en önemli meselelerinden biri, farklý kimliklerin barýþ içinde bir arada yaþamasýný güvence altýna almak ve bu alandaki çatýþmalarý, sona erdirmekti.
Avrupa’dan baþlayarak iki yüzyýl boyunca, ulus-devlet kuruluþ süreçlerinde, kimlik çatýþmalarýnýn sona erdirilmesi için verilen demokratik mücadelelerin sonuç vermesi; herkesi bir arada tutabilecek yeni bir üst kimliðin ve aidiyet duygusunun korunmasý ve geliþtirilmesiyle mümkün olmuþtur.
Türkiye de, Osmanlý Ýmparatorluðu’nun daðýlma sürecinden sonra kimlik çatýþmalarý ve talepleriyle karþý karþýya kaldý.
Milliyetçiliðin birbirini beslediði süreçler, çatýþmalar, Kürt-etno kültürel dinamiðinin isyanlarla devam eden serüveni, nihayet PKK’nýn kurulmasý ve sonrasýnda yaþananlar, Türk milliyetçiliðini ve ulusalcýlýðýný beslemiþtir.
CHP, MHP ve HDP’yi bu siyasi mirasýn ve tarihin bakiyesi partiler gibi görmek yanlýþ olmaz.
AK Parti’nin kuruluþuyla beraber, kimlik çatýþmalarýnýn öne geçtiði ve çeþitli formlarda belirlediði siyasi alanda, AK Parti’nin kuruluþ felsefesi, bütün kimliklerin bir arada siyaset yaptýðý, ‘üst kimlik’ anlayýþýnýn kabul gördüðü yeni bir siyaset alanýnýn açýlmasýný saðlamýþtýr.
AK Parti bu manada bir Türkiye Partisidir, ama CHP, MHP ve HDP, hala kimlik ve ideoloji alanýnda oyalanmaya devam ettikleri için, birer bölgeye sýkýþýp kalmýþ partilerdir.
CHP bunca seçim yenilgisine raðmen, hala ideolojik referanslarla hareket etmekte, 1 Kasým’dan sonra, liderlik yarýþýna soyunanlar, hala ‘cumhuriyetin elden gittiðine’ inanmakta ve CHP’ye oy vermiþ kitlelere, tekrarlanmýþ ezberlerden baþka kayda deðer yeni bir mesaj vermemektedirler.
MHP için de benzer þeyleri söylemek mümkündür.
MHP, kötü yönetilen bir parti ama ayný zamanda, yurtsever ve milli duygularýndan þüphe duyulmayacak bir tabana da sahip olan bir parti.
Çözüm sürecinden sonra girilen seçimlerde, bilhassa cumhurbaþkanlýðý seçimlerinde, MHP’den AK Parti’ye oy kayýþý çok belirgindi. Ama MHP’li seçmen ne zaman ki çözüm sürecinde bir þeylerin yolunda gitmediðini PKK/HDP’nin süreci istismar ettiðini gördü, AK Parti’ye oy vermekten vazgeçti.
Haziran seçimlerinde tercihini bu yüzden MHP’den yana yaptý. Haziran seçimlerinden sonra, AK Parti’nin, bölgede kamu düzeninin yeniden inþa edilmesi için gösterdiði çaba ve kararlýlýðý ise adeta ödüllendirdi ve Bahçeli’nin hemen her þeye itiraz eden tutumuna siyasi bir fatura kesti.
Her iki partinin ideolojik saplantýlarý, her iki partiyi, bugünkü koþullarda toplumun giderek deðiþen sosyolojisi ve siyasi talepleri karþýsýnda, çözüm üretemeyen, büyüyemeyen ve geliþmeyen partiler haline getirmiþtir.
MHP ve CHP’nin, ulusalcýlýða ve milliyetçiliðe dört elle sarýlmasý, bu alandan çýkamamasý, her þeyden önce, bu partilere oy veren seçmen için büyük bir maðduriyet demek..
Yýllar yýlý oy verdiðiniz partinin boyu bir türlü uzamýyor ama MHP örneðinde ve 1 Kasým seçimlerinde gördüðümüz gibi, birden ve sadece bir seçimde yarým metre kýsalabiliyor!
Türkiye’de ulusalcýlýðýn ve milliyetçiliðin þiddet barýndýran bir dinamiðe sahip olmamasý ya da bu dönemlerin geride kalmasý önemli bir þans.
Ama ayný þeyi HDP için söylemek mümkün deðil.
HDP, Kürt yurttaþlarýmýzýn kültürel/siyasi kimlik taleplerinin yegane muhatabý olmadýðýný, bu alanda AK Parti gibi güçlü bir muhatabýn olduðunu görmüyor. PKK þiddeti, HDP’nin, temsilcisi ve savunucusu olduðunu iddia ettiði alanda, hem þiddet barýndýran bir blokaja yol açýyor hem de demokratik her eðilimi ve çoðulculuðu yok ediyor. Kimlik siyasetinin iki kanadý, PKK ve HDP, birlikte yarattýklarý siyaset alanýnda, nihayet birlikte var olamaz hale geliyor. Kimlik alanýndaki çatýþma aslýnda HDP ve PKK arasýnda yaþanýyor. Türkiye’de demokrasinin geliþmesinin yarattýðý bu çatýþma kaçýnýlmaz ve ertelenemez bir çatýþmadýr. Konuya yarýn devam edelim.