Kimlikten kimliğe... Binbir surat maç!

Ligin en fazla gol atan, en az gol yiyen, düne kadar ligin namağlup tek takımı ve lideri Alanyaspor’un maçını; işaret parmağı büyüklüğünde tek sütunluk haber yapan geçmişi eski gazetelerimiz var...

3 büyüklerden başkasını; (Bırakın şampiyon olarak) lider olarak bile görmek istemeyen bir medya ayıbı içindeyiz.

Onlar İstanbul’a gelip Beşiktaş’a diklenme, kafa tutma, zora sokma becerisini gösterdiler. İlk yarının en önemli gol pozisyonunu ve öne geçme şansını kaçıranın onlar olduğunu unutmayalım.

Beşiktaş’ın rahat at koşturabileceği manej/yol/parkur bırakmayan Alanya; soğukkanlı alan yayılışı ile, evsahibinin tüm planlarını alt-üst ediyordu. Belki çok abanmadan ama çok da kapanmadan, liderliğinin hakkını verecek akıl/teknik/strateji becerisi gösteriyordu. Yani devrenin 0-0 bitmesi, şansa ya da rastlantıya dayalı değildi.

***

Burak Yılmaz’ın açık-gizli dirsek darbeleriyle, kendini marke edenleri saf dışı bırakma çabaları; gene hakemin hoşgörü limiti içindeydi. Eskiden düşüp penaltı yaratma ustasıydı. Deşifre olunca, tarz değiştirdi.

İkinci yarının hemen başında, Beşiktaş’ın imdadına penaltı kararı yetişti. Burak’ın ayağından 1-0 geriye düşüş, Alanya’nın fabrika ayarlarını bozdu. Mecburen yüklenmek zorunda kaldığı ekstra riskler yüzünden; fark arttı. Ama yılmadı, rakibini zorladı.

Skor avantajıyla rahatlayan Beşiktaş; ilk yarıya hiç benzemeyen örgütlü dinamizmi ile, farkını nihayet ortaya koydu.

Beşiktaş, ikinci yarıda doğrulara yönelişinin ödülünü aldı. Namağlup bir takımı yenmek, aferin almayı elbette hakettiriyor.