'Kimse kendi baþarýsýzlýðýna mazeret arayamayacak'

9 Temmuz 2018, Türkiye tarihinde önemli dönüm noktalarýndan biri olarak anýlacak. Türkiye'nin baðýmsýzlaþmasý ve sistemin demokratikleþmesi sürecinde ise tartýþmasýz bir milat diyebiliriz. 

AK Parti 2002'de iktidara geldiðinde belki de bu dönüþüm o günün kadrolarý açýsýndan hayal dahi edilemiyordu. Ancak Erdoðan'ýn önüne koyduðu bir mefkureydi. 

Zaten ne zaman ki "baðýmsýz ve güçlü Türkiye" hayalini aleni olarak söylemlerine ve politikalarýna yansýtmaya baþladý hem kendisi hem de Türkiye adeta cendereye alýnmaya çalýþýldý. 

Þimdi ise Türkiye'nin önünde yeni bir sayfa açýldý. 2007'de cumhurbaþkanýný halkýn seçmesi kararýnýn referanduma götürülmesi ile baþladý bu süreç. Referandumdaki evet kararýnýn neticesi olarak 2014'te Erdoðan halkýn seçtiði ilk Cumhurbaþkaný olarak göreve baþladý. 

16 Nisan 2017'deki halkoylamasý ile fiili yarý baþkanlýk olarak uygulanan sistem anayasal hüviyet kazandý. Ve nihayet yeni anayasaya uygun þekilde Türkiye, 24 Haziran'da ilk baþkanýný seçti. 

Halkýn tercihi tabii ki tüm bu dönüþümün mimarý Recep Tayyip Erdoðan oldu. 

*** 

Zikrettiðimiz tarihler sistemin dönüþümünün önemli bir ayaðýný oluþturuyor. Diðer ayaðýnda ise her biri Türkiye'nin kader aný olarak tarihe geçen olaylar dizisi var. Halkýn bu demokratik dönüþüme neden sahip çýktýðýný bize anlatan kritik tarihler ve  olaylar... 

2007'deki referandumdan önceki 367 kararý, Cumhuriyet mitingleri, AK Parti'ye kapatma davasý mesela... 2014 Cumhurbaþkanlýðý seçiminden önce FETÖ'nün yargýda, emniyette ve TSK'da yeni vesayet yapýlanmasýna giderek siyaseti dizayn etmeye ve tüm kirli iþlerini siyasete yüklemeye çalýþmasý... 

Türkiye'yi bugüne taþýyan en temel motivasyonlardan birisi oldu FETÖ vesayeti... 

MÝT krizi ile kendini hissettiren, 17-25 Aralýk müdahalesiyle iyice görünür olan ve 15 Temmuz darbe giriþimiyle Türkiye'yi teslim almaya çalýþýrken kendi sonunu hazýrlayan FETÖ, bir yönüyle de Türkiye'nin baðýmsýzlaþma ve demokratikleþme sürecini tetikledi. 

Önceki akþam Türkiye'nin önüne açýlan yeni sayfayý bu yakýn tarihle birlikte ele almak gerek. Sivil ve asker vesayetin siyasete nefes aldýrmadýðý, "ne kýsasýn ne uzasýn" diye tertip edilmiþ bir iki baþlýlýðýn parlamenter sistem diye dayatýldýðý eski Türkiye artýk mazide kaldý. 

Bundan böyle iktidara kim gelirse gelsin, kendi baþarýsýzlýðýna mazeret arayamayacak. Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk Devlet Baþkaný sýfatýyla 9 Temmuz günü yemin eden Erdoðan'ýn konuþmasýndaki en önemli noktalardan birisi de buydu bence. 

 

Yeni sistem, yeni protokol

Devlet biraz da protokoldür. Baþkan Erdoðan, önce Meclis'te yemin etti. Ardýndan Anýtkabir ziyaret edildi ve Külliye'deki törene geçildi. 

Yeni sistem yeni protokoller eþliðinde yürürlüðe girdi. Baþkan'ýn makam aracý süvari birlikleri eþliðinde Külliye'ye giriþ yaptý. Erdoðan çifti yol boyunca halký selamladý. Turkuaz halý üzerinde Mehter Marþý eþliðinde kürsüye yürüdüler. Baþkan konuþmasýna dua ile baþladý. Ardýndan Diyanet Ýþleri Baþkaný dua etti. 

Son derece mütevazi bir törendi yani. Tekirdað'daki elim tren kazasý dolayýsýyla törenin bazý bölümleri iptal edilmiþti ama Erdoðan'ý takip edenler, gerek baþbakanlýðý gerek cumhurbaþkanlýðý döneminde protokolü son derece sadeleþtirdiðini ve teþrifattan pek hoþlanmadýðýný bilir. ABD'deki kimin ne giydiðinin günlerce yazýlýp çizildiði baþkanlýk deðiþim törenlerine nispet edecek deðiliz ama bundan sonrakilere referans olacaðý için bu ilk tören biraz daha görkemli olabilirdi kanýmca. 

Devlet biraz da protokoldür ve halk bu tür önemli günlerde devletini daha görkemli görmek ister...