Ýspanya’nýn Barcelona merkezli Katalonya vilayeti, baðýmsýzlýk peþinde. Katalonya’nýn büyüklüðü Sivas ilimiz kadar, nüfusu da ilçeleriyle Ankara kadardýr.
1 Ekim’de aile arasýnda sade bir oylamayla baðýmsýzlýk kararý almayý umuyorlar. Baþkent Madrid’in bu yolu açma niyeti yok. Biz bu yazýyý yazarken, Kuzey Irak’ta da benzer bir oylama giriþimi olmasý planlanmýþtý. Bu oylamalar yapýlsýn ya da yapýlmasýn, bu iki bölgenin baðýmsýz devlet olamayacaðýný þimdiden ilan edelim.
Katalonya örneðinden gidersek, Katalonya baðýmsýz olmayacak, çünkü Ýspanya’da köklü bir devlet yapýsý var ve devlet, bu ergenlik giriþimini hukuk içinde, olmazsa da hukuku koruyacak polisiye tedbirlerle durduracak.
Katalonya, bir çocukluk hastalýðý da sayýlacak ayrýlýkçý giriþimleri önleme konusunda önemli örnek. Kuzey Irak’tan farký, Ýspanya’da oldubitti olmuyor. Ülke hukuku ve devlet yapýsý saðlam olduðu için, ayrýlýkçý giriþim Anayasanýn tek bir maddesiyle hukuk dýþýna düþüyor. Hukuksuz giriþim de ceza yasasý kapsamýnda suç muamelesi görüyor.
1 Ekim’de oylama yapýlmamasý için Madrid hemen bütün oy sandýklarýna, oy pusulasýna, afiþ ve benzeri malzemeye el koymayý baþardý. Hala ýsrar olursa, polis-jandarma harekete geçecek. Ýspanya demokrasi mi? Elbette... Hem de AB demokrasisi!
Peki silaha sarýlmak? Silahý Kuzeydeki Bask bölgesi denedi. Terör baþladý, çok can kaybedildi, sonra o terör örgütü de vazgeçti. Daha kapsamlý kýrým gerekiyorsa, Ýspanya 80 yýl önce topyekun iç savaþý denedi. Orada da sonuç alamadýlar.
Son olarak Madrid, bu oylamadan vazgeçilmesi karþýlýðýnda Katalonya’ya biraz da özerklik ve biraz daha para verme þartlarýný konuþmayý önerdi.
Bu arada Katalonya’yý gözü gibi koruyan Ýspanya’nýn, Ýngiltere egemenliðindeki Cebelitarýk’a göz diktiðini de biliyoruz. ‘Avrupa Birliði’nin bütün halklarý, kimlikleri birleþtiren, kaynaþtýran ve ayrýlýkçýlýða son veren bir refah ve mutluluk adasý olduðu’ iddiasý da, galiba bir hayal perdesinden ibaret... Ýbretle izliyoruz.
Tarih’e bakýp hikaye anlatmak serbest
Katalonya havalisi Endülüs Ýslam Devleti sýrasýnda fazla gözde deðildi. Fransa’nýn kýyýsýnda olduklarýndan, Þarlman Frank Ýmparatorluðu ile Müslüman Ýspanya arasýnda tampon bölge idiler. Barcelona limaný Akdeniz tacirlerince bilinirdi.
Ýki grup arasýnda sýkýþtýðý için iki tarafa da oynayan, net bir etnik farklýlýðý olmayan bir bölge. Yerel lehçe zaman zaman yaygýnlaþmýþ, bazen unutulmuþ. Ýslam devleti sonrasýnda herkes Kolomb ile birlikte Amerika’ya yoðunlaþýnca, Barcelona’nýn liman etkisi de azalmýþ. Ancak bölge zengin ve zengin ailelerin gözü hep dýþarýda.
1700’lerde Madrid tahtýndaki son Habsburg kralý ölünce, hanedanýn Fransa kolu ile Alman-Avusturya kolu iktidar çekiþmesine giriyor. Barcelona, Avusturya koluna þirin duruyor, ancak yarýþý Fransa kolu kazanýyor. Madrid de kaybeden Barcelona’yý kendince cezalandýrýyor. Ayrýlma meselesinin Katalanlarda 300 yýl önceki bu olayla baþladýðý söyleniyor.
Barcelona Sanayi Devriminde tekstil imalatýyla yükselip zenginleþiyor. 1936’da General Franco ile Ýç Savaþ baþladýðýnda, Barcelona Sol-Cumhuriyetçi tarafýný tutuyor. 1939’de Franco birliklerinin Barcelona’ya girmesiyle Ýspanya Ýç Savaþý bitiyor: En az 500 bin ölü.
Sonra Franco’nun demir yumruk iktidarý... Tam 35 yýl sürdü. Katalonya sýradan bir Ýspanya vilayeti sayýldý, Katalanca yasaklandý. Franco ölünce 1975’ten baþlayarak Ýspanya demokratikleþti. 1986’da Ýspanya AB’ye girdi.
Barcelona Ortak Pazarda imalat ve turizme yüklendi. AB fonlarýyla desteklendi, 1992’de Olimpiyatlara ev sahipliði vesilesiyle altyapýya kavuþtu.
Sonrasýnda borçlanmayla büyüyen ve 2008 krizinin vurduðu Barcelona var. 2008 Krizinden sonra Ýspanya ve Katalonya yoksullaþtýkça, Katalonya ‘ayrýlalým’ demeye baþladý. Ayrýlýkçýlýk hayalleri, silindir gibi gelip herkesi süpüren 2008 ekonomik krizinin sonucudur.
Bu ayrýlýkçý oylamalar çýkmaz sokaktýr
Katalonya ve Kuzey Irak, þov etkisi yüksek oylamalarla bir yerlere gitmek istiyor. Ýkisi de baþarýsýz kalacak. Katalonya’nýn derslerine bakalým.
Yok öyle boþanmak!
Peki, Ýspanya’da herhangi bir vilayet: ‘Biz bu durumu sevmedik, ayrýlýyoruz’ derse, bu kadar kolay mý? Deðil... Ýspanya’da anayasa var. Ýspanya Anayasasý 1978’de AB’nin parçasý, yeni, modern ve demokratik Ýspanya düþünülerek yapýldý.
Herkesin ilgisi Katalonya olmakla birlikte, bir de Bask bölgesi var - Bilbao. Anayasa Katalonya ve Bask’ýn ayrýlýkçý eðilimleri de göz önüne alýnarak yazýldý. Ýki bölgeye dil, eðitim saðlýkta hareket serbestisi verildi. Yalnýzca, Bask tarafý topladýðý verginin bir kýsmýný da alma hakkýna kavuþtu. Daha zengin olan Barcelona bunu tam alamadý.
Ayrýlma çabalarýnýn genel bir bahanesi vardýr -ki dünyanýn baþka yerlerinde de çok kullanýlýr- O da: ‘Merkez bizim vergimizi alýyor, bize hizmet getirmiyor’... denir. Yalnýzca sudan bir bahanedir ve çoðu kez yanlýþ bir iddiadýr. Ýspanya imparatorluk geleneðinde köklü bir devlet olduðundan Anayasasýný da her ihtimale karþý yapmýþ. Anayasa diyor ki, þayet ayrýlmak isteyen olursa, buna bütün Ýspanya karar verir. Bir mahalle, kent, bölge kendi arasýnda anlaþýp - Biz gidiyoruz- diyemez.
Ve Madrid, Katalonya’ya hukuk açýsýndan yaklaþýyor: Ayrýlmak isteyebilirsiniz, ama buna siz karar veremezsiniz, bütün Ýspanya’nýn her karýþýnýzda hakký var, hepimiz karar veririz. Yani: Katalonya’nýn oylama yapmasý, buna referandum demesi hukuki deðil. Anayasaya aykýrý. Kimsede ‘Ben o Anayasayý tanýmýyorum’ deme cüreti yok. Öyle bir cüret gösterenin baþý daha büyük derde giriyor, doðduðuna piþman ediyorlar. Doðrusu da o. Hukuksuz ‘Referandum’ da olmuyor, kendi aralarýnda yapýlmýþ ve geçersiz bir ‘oylama’ oluyor.
Peki tarih, etnik, dil farklýlýðý... Kimlik falan? Biz ‘farklýyýz’ havasý?... Sosyal bilimciler etnik kökenli ayrýþmanýn psikolojik olduðunu, tarihi hikayelerle beslendiðini ve bu yüzyýlda ayný coðrafyada ayrý kimlik taþýmanýn güç olduðunu söyler.
Asýl mesele, ceplerdeki ve cüzdanlardaki paradýr. Ayrýlma sonucu daha da kalkýnacaðýz ve zengin olacaðýz düþüncesi, esas motivasyondur. Burada da ‘Pirince giderken, evdeki bulgurdan olma’ gerçeði baþlar. Katalonya dahil çoðu yerde gidiþat odur.
Self determinasyona tuzlu su lazým!
Uluslarýn kendi hakkýný belirleme hakký? ‘Self determinasyon’ denen bir durum var. Derin hukuk bilgisiyle yorumlanmasý gereken bu terim, Katalonya’da da ayaküstü sakýz oldu.
Terim ilk kez 1670’de kullanýldý. Bugünkü kullanýmdan hayli uzaktý. Sonra terim, 1960’larda Afrika ve Asya sömürgelerinin baðýmsýzlýða kavuþmasý sürecinde uluslararasý hukukta kabul gördü. Birleþmiþ Milletler terimi oldu. Ancak hukukun tanýdýðý Self Determinasyon, beyaz adamýn sömürgecilik tarihi ile ilgili bir durum ve deniz aþýrý yerlerdeki sömürgeleri kastediyor.
Yani bir sömürgeci ülke olacak: Ýngiltere, Hollanda, Fransa vs. sonra bunlarýn deniz aþýrý bölgelerde sömürgesi olacak. Merkezden bir deniz mesafesi uzakta olan coðrafyalar, Self Determinasyon - kendi kaderlerini belirleme hakkýna sahip olacaklar.
Hukukta buna ‘Mavi Su Kuralý’ derler. Hatta mavi su yanlýþ anlaþýlýr, her nehir, göl, hatta havuzun arkasýnda duran kendine Self Determinasyon biçer diye, daha da anlaþýlmasý için ‘Tuzlu Su Kuralý’ denir... Yani kopmak istediðin-beðenmediðin merkezden bir tuzlu su coðrafyasý kadar uzak olacaksýn... Katalonya’da tuzlu su var ama Barcelona sahilinde var, Akdeniz’de... O da sayýlmýyor.
Meraklýsý için Birleþmiþ Milletler Genel Kurul kararý. Sayýsý: 637 VII, Tarihi: 16 Aralýk 1952.