Kimsenin değil, milletin askerleriyiz!

15 Temmuz darbesinin başarısızla sonuçlanmasından sonra “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diyenlerce başlatılan propaganda dikkat çekici.

Bunlar diyorlar ki, “AKP iktidarı ordudaki Fethullahçı subayları temizleyip yerine Atatürkçü, Kemalist subayları getirmeli.

Yine bunlar diyorlar ki, “Ordunun Atatürkçü, Kemalist subaylardan oluşması, darbeleri önlemenin de tek çaresi.

Acaba gerçek bunların dedikleri gibi mi?

Mesela 27 Mayıs darbesini yapıp Başbakan Adnan Menderes ile bakanlarını asan subaylar neciydi?

Bu subaylar, kendilerini Mustafa Kemal’in askerleri olarak gören Atatürkçüler, Kemalistlerdi.

27 Mayıs’tan sonraki 12 Mart darbesini yapan subaylar da Atatürkçüydü, Kemalist’ti.

12 Mart’tan sonraki 12 Eylül darbesini yapan ordunun subayları da Atatürkçüydü, Kemalist’ti.

12 Eylül’den sonraki 28 Şubat darbesini yapan subaylar da Atatürkçüydü, Kemalist’ti.

Peki “Eşi başörtülü biri cumhurbaşkanı olamaz, Atatürk’ün koltuğuna oturamaz” deyip muhtıra verenler kimdi?

Onlar da Atatürkçüydü, Kemalist’ti.

Kısacası, darbeler yapan, muhtıralar veren subaylar Atatürkçüydü, Kemalist’ti.

Bunlar “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” derlerdi.

Bütün bu gerçekler bilinirken, şimdi “Ordudaki Fethullahçı subayların yerine Atatürkçü, Kemalist subayların getirilmesi, darbeleri önlemenin tek çaresi” demek gerçeğe aykırı değil mi?

Darbeleri önlemenin çaresi Fethullahçı subayların yerine Kemalist subayları getirmek değildir.

Tarihi gerçekler ortadayken bunu yapmak, kediye ciğer emanet etmek demektir!

Fethullahçı subayların yerine Kemalist subaylara değil, şucu bucu subaylara değil, işinin ehli subaylara görev verilmelidir.

Orduda liyakat esas hale getirilmelidir.

Ama bununla birlikte darbeleri önlemenin asıl çaresi, orduyu sivilleştirmek, yeni bir zihniyetle subay yetiştirmektir.

Askeri liselerin kapatılması, Harp Okulları'na alınacakların, üniversite sınavlarında bu okulları tercih eden düz lise mezunlarından alınması kararı isabetlidir.

Askeri okullarda darbeci yetiştiren eğitime son verilmelidir.

Çünkü oralarda öğrenciler, milletin seçtiklerine karşı gerektiğinde darbe yapabileceklerini de öğreten bir eğitimle yetiştiriliyor.

Ülkenin asıl sahibi olarak milleti değil, subayı gören bir eğitimle yetiştiriliyor.

Hal böyle olunca, Harp Okullarından mezun olanlar, kendilerini milletin seçtiği hükümetlerden üstün görüyor.

Kendi iradelerini milletin iradesinden üstün sayıyor.

Onun için hoşlanmadıkları hükümetleri deviriyor.

Bu nedenle darbeyi önlemenin asıl çaresi, subay adaylarını, milletin seçtiği hükümetlere karşı darbe yapmakla görevli Mustafa Kemal’in askerleri olarak yetiştiren eğitime son vermektir.

Onları demokrasiye, hukuk devletine, millet iradesine sıkı sıkıya bağlı birer subay olarak yetiştirmektir.

Cumhuriyet’in asıl sahibi millettir; subay olacaklara, hiçbir şeyin milletin iradesinin üstünde olamayacağı öğretilmeli; onlar böyle eğitilmelidir.

Harp Okulları'nda okuyanlar, Mustafa Kemal’in askerleri olarak değil, milletin askerleri olarak yetiştirilmelidir!