Hadi CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in dediği gibi kitabın ortasından konuşalım... Zira kendisi "Ben kitabın ortasından konuşuyorum. Cumhurbaşkanı adayı değilim" dedi.
Peki neden bunu söyleme ihtiyacı hissetti?
Acaba Kılıçdaroğlu – İmamoğlu buluşması Özel'in kimyasını bozmuş olabilir mi? Zira aynı konuşmasında CHP'nin tüzük kurultayından Genel Başkan'ın güçlü çıkması gerektiğini de söyledi. Özel'e göre CHP Genel Başkanı güçlenirse CHP'de güçlenirmiş... Üstüne bir de "Hamas'a terör örgütü demedim, yaptıkları terör" dedim gibi ucube bir açıklama yaptı.
Ne demekse?
Ama yazı başlığımızı kimyasal reaksiyon seçmemizin asıl sebebi bu değil aslında. İzmir Körfezi'nden yansıyan görüntüleri izlemişsinizdir. 7 ayrı dereden Körfez'e deşarj var. Kötü Kokudan Karşıyaka ve Bayraklı'da yaşayanlar "Pencereleri açamıyoruz" diye şikayet ediyor.
Telef olan ve kıyıya vuran balıklar sürülerinin görüntüsü hepimizin içini yaktı. Bakanlık balık ölümleriyle ilgili inceleme başlattı.
Ondan hemen önce de Antalya Belediyesi, Akdeniz'e kimyasal atık basarken suçüstü yakalandı. Ceza kesildi.
İstanbul'da Haliç'in hali ortada... Yolunuz düşerse yanınıza limon kolonyası alın...
İzmir, Antalya, İstanbul...
Ve hepsinin de ortak noktası CHP zihniyeti tarafından yönetiliyor olması. Yani sadece CHP'lilerin kimyası değişmiyor, doğanı, denizlerin, kentlerin kimyası da değişiyor. Ve bu değişimi geri döndürmek her gün biraz daha güçleşiyor.
Takdir milletin elbette...
PİRİREİS DENİZALTISI
Anavatan...
Gök vatan...
Siber Vatan...
Mavi Vatan...
Türkiye çok yönlü, çok katmanlı, çok cepheli bir güvenlik mimarisi inşa ediyor.
Bir zamanlar hayal görülen projeler birer birer hayata geçiriliyor.
Muğla Aksaz'da Mavi Vatan için gurur günüydü...
MİLGEM yani Milli Gemi projesinin ikizi olan MİLDEM yani Milli Denizaltı projesi fikrinin tohumları 2005 yılında atılmıştı. Düşünün ancak 19 yıl sonra Pirireis Denizaltısı'nı donanmamızın emrine verebiliyoruz. Pirireis nükleer tahrikli denizaltılardan sonra en stratejik denizaltı gemileri olarak biliniyor.
18 gün su altında kalabiliyor. 84 gün kesintisiz görev yapabiliyor.
Birçok özelliği var. Örneğin haberleşme sistemleri Aselsan tarafından geliştirildi. Yani sızmalara, casusluğa karşı azami koruma içeriyor. AKYA Ağır Torpido ile ATMACA Gemisavar Füzesi kullanacak. Kimileri kısır siyasi tartışmalarla, koltuk savaşlarıyla meşgulken ülkenin evlatları geleceğimizi inşa etmeye devam ediyor.
Üstelik bu mücadele karada, denizde, gökyüzünde, uzayda, "Siber Vatan"da da devam ediyor... Bize düşen bu mücadeleye omuz verenlerin yanında durmak.
"Dokunacağız, kapatağız" diyenlere de Rahmetli Erbakan'ın deyimiyle "Hadi ordan" demek...
Takdir sizin elbette...
"GÜVENİLİR OLMAYAN KAYNAKLAR"
Gazetecilik literatürüne bu ifadeyi küfürbaz soktu.
"Güvenilir olmayan kaynaklardan edindiğim bilgiye göre" dedi...
Sonrası tam da CHP medyasının halini anlatıyor.
Elbette medyada asparagas haber, manipülasyon, yalan haber ilk kez yapılmıyor.
Ama artık rutin haline gelmeye başladı. Üstelik de resmi kurumların yalanlaması, yaptığı açıklamalar bu sabit fikirli gazeteci kitlesini hiç etkilemiyor.
Neyse sözü uzatmayacağım.
CHP medyası Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'i bir kez daha istifa ettirdi. Hem de Külliye'deki zehir zemberek geçen bir tartışma sürecinin ardından...
Böyle bir iddia dolaşıma sokuldu.
Manipülasyondan Türkiye'de ilk kez hapis cezası alan Zafer Partisi Milletvekili Cemal Enginyurt gaza geldi. Şimşek istifa etti, pazartesi ülke yangın yeri diye yazdı. Yani bir zil takıp oynamadıkları kaldı. Ama yazılan her şey yalandı.
Üstelik hem bakanlık hem İletişim Başkanlığı iddiaları yalanladı ama ne gam.
Bu kez de "İstifadan nasıl döndü?" diye başlık atıp devam ettiler. Halk TV'de 8 kişi oturmuş olmayan bir toplantıyı, olmayan bir istifayı sanki olmuş gibi konuşuyor. Üstüne analizler, yorumlar paylaşıyor.
Biz de dehşetle izliyoruz.
İşin acı yanı bu ilk kez de olmuyor. Bakan Şimşek'in 16 Nisan'da X hesabına sabitlediği mesajını bir hatırlatayım isterseniz. Zira şöyle yazıyor.
"Bir süredir yalan haberlerle kasıtlı bir şekilde gündem oluşturulmaya çalışılıyor. Vatandaşlarımızdan istirhamım; üretilen dedikodulara itibar etmeyiniz ve politikalarımız ile ilgili bizden duymadığınız hiçbir haber veya söylentiye lütfen inanmayınız."
Ne diyelim muhalefet medyasında, bazı muhalif zihinlerde gerçek anlamda bir zehirlenme var. Erdoğan düşmanlığı, nefreti gözlerini öylesine kör etmiş, zihinlerini öylesine bulanıklaştırmış ki, "Şimşek istifa etsin, dolar 100 lira olsun. Ülke krize sürüklensin, yeter ki Erdoğan gitsin" diye meseleye yaklaşıyorlar. Biz bu zihniyeti 2021 yılında dolar 18 lira olduğunda yakından tanıdık. Hatta Kur korumalı mevduat hesabının açıklandığı gece dolar düşerken bunların yüzünün de nasıl düştüğünü canlı yayında izledik.
Ne diyelim, Allah ıslah etsin...