Ben doðmadan önce çalmaya baþlamýþýz AB kapýsýný ama ben gidiyorum hâlâ açýlmadý.
Hatta Avrupa bile yaþlandý ama kapýlarýnda duran “gençlik aþýsý”ný görmüyor, “Ölürüz yine almayýz” diyorlar.
Çünkü bizi “daha büyük tehlike” olarak görüyorlar.
Çocukken, annelerinin korkutmak için kulaklarýna fýsýldadýðý, “Türkler geliyor” kâbusu genlerine kadar iþlemiþ.
Bu yüzden, bizi; kendilerinin bir parçasý olarak kabul etmedikleri gibi, “insan” olmanýn gerektirdiði asgari haklara bile layýk görmemiþlerdir.
Konu Türkler ve Türkiye ise “kâbusun geri dönmemesi için” kanlý terör örgütleriyle iþbirliði dâhil, her yönteme baþvurulabilir!
Türkiye’ye 30 yýldýr kan kusturan bir PKK’ya, küçük bir harf oyunu ile silah yaðdýracaksýnýz, sonra da terörle mücadele ettiðinize inanmamýzý bekleyeceksiniz.
5 milyon oyu PKK’ya peþkeþ çeken istismarcýlarýn yargýlanmasýndan rahatsýz olup; “seçilmiþler” mavalý okuyacaksýnýz ama seçilmiþlerin tepesine bomba yaðdýranlarý kucaðýnýzda besleyecek, evinizde saklayacaksýnýz.
FETÖ teröristlerine lojistik, siyasi, ekonomik her türlü desteði vermeye devam edeceksiniz, darbeye maruz kalan seçilmiþlere savaþ ilan edeceksiniz.
Bütün bunlarýn bir tek izahý olabilir:
Haçlý seferleri kesintisiz devam etmektedir.
Sadece þövalyelerin yerini kravatlý diplomatlar, kýlýçlarýn yerini de testere gibi tek taraflý çalýþan kriterleri almýþ durumdadýr.
Fener’deki ve gönüllerdeki kin kapýlarý
Sýrbistan’da Karlofça Anlaþmasý’nýn yapýldýðý binanýn kapýsýna, “Türkler Avrupa’ya giremesin” diye örülen duvar, üç asýr sonra; 2009’da yýkýlmýþ, 11. Cumhurbaþkaný Gül ve Türk heyeti olarak bu kapýdan girmiþtik.
Türkiye’ye ihtiyacý olan Sýrbistan’ýn “Kin Kapýsý”ný açmasý, bütün batýnýn gönüllerindeki kin kapýlarýný da açtýðýný göstermiyor.
Onu býrakýn, Ýstanbul’un göbeðindeki “Kin Kapýsý” bile açýlmak için “Bir Türk büyüðünün o kapý önünde asýlarak Grigoryos’un intikamýnýn alýnmasýný” beklemektedir.
Nitekim, Fener Patriði Bartholomeos da “Açýn artýk” ricalarýna karþýlýk, “Asla... Söz konusu bile olamaz...” demiþtir.
Batýnýn tavrýný doðru anlamalýyýz
Evet, bazý meslektaþlar doðru söylüyor(!), batýyý iyi anlamamýz gerekir!
Eskiden arada bir kendimize gelip, tam ayaða kalkacaðýmýzda vurulan bir darbe ile tekrar yere uzanýyor ve “stratejik efendilerimizin tavsiyeleri”nden (!) dýþarý çýkamýyorduk.
Oysa son yýllarda ne yapsalar önümüzü kesemiyorlar.
Türkiye’deki devþirme partnerleri ile omuz omuza gerçekleþtirdikleri “Gezi”den, darbeye kadar uzanan süreç bu “çelme”lerin farklý versiyonlarý deðil de nedir?
Ayrýca, bu “ayaklanma” Türkiye ile sýnýrlý kalmamýþ, yüzyýllardýr sömürdükleri mazlum coðrafyasýna da yayýlmýþtýr.
Zira, resmi ve özel kurumlarýmýzýn yürüttüðü çok yönlü hizmet, batý maðdurlarýný ihya etmekte; Türkiye’ye gönülden baðlamaktadýr.
Ýçimizdeki nankörlerin beddua seanslarýna karþýlýk, bu kardeþlerimizin; özellikle 15 Temmuz sonrasý Türkiye ve Cumhurbaþkaný Erdoðan için okuduðu hatimler, ettiði dualar arþa ulaþmýþtýr.
Bütün bu olup bitenleri bizim hipermetroplar hiç göremese de batý çok yakýndan izlemekte ve engellemek için her fýrsatta Türkiye’ye saldýrmaktadýr.
***
Ancak...
Batý ile ipleri koparalým falan demiyoruz, ticaretimizin yarýsýný hâlâ onlarla yaptýðýmýzý biz de biliyoruz.
Sadece, “Ýliþkilerimizi, bu gerçekleri bilerek sürdürelim” diyoruz.
Ve...
Bu ülkede yaþadýklarý halde, etrafýmýzý ateþle çevirip bizi de yakmak isteyenlere benzin taþýyan içimizdeki onursuzlarý anlamakta güçlük çekiyoruz.