Elma, portakal ve nar kış geldiğinde omuz omuza verir tezgâhlarda. Bu üçlünün tadı kimi zaman yemeklere kimi zaman tatlılara ilham verir. Şimdi sahne onların; o halde bu üç güzelin faydalarına göz gezdirmenin tam zamanı!
Elma, diyet listelerinin ilk sıralarındadır ve sağlık denilince ilk akla gelen meyvedir. Sağlık iksiri ve şifa kaynağı elma. Peki masallara konu olan, her evde sepette duran elma hakikaten çok mu faydalı? Aslında iyi bir elma evet faydalı. İyi bir elmadan kasıt; kimyasalsız yetişmiş olması ve soğuk hava depolarından beklemiş olmaması. Elma neredeyse 8-9 ay farklı çeşitlerinin hasat edildiği bir meyve. O sebeple kış elmalarını bilmek çok önemli.Lif açısından diğer meyvelerin yüzde 70’inden daha zengin. Gerçek bir C vitamini deposu, şeker yönünden biraz yüksek yine de çiğ olarak ortalama şeker seviyesi olan bir elma cinsinde glisemik indeks değeri 38 yani orta seviyelerde.Kimi ekşi, kimi buruk, kimi tatlı ekşi, kimi çok suludur... Elmayı yemekten, salataya mutfakta geniş olarak kullanırım. Herkesin zevki farklı elbette, benim içinse elmalı kurabiye, çörek, kek ve peltelerin lezzeti en kıymetlilerimdir. Başta tarçın olmak üzere kakule, karanfil ve karanfil gibi kokusu yüksek baharatlarla çok yakışır.
İki elmayı soyup, küp olarak doğrayın ve biraz limon suyunda bekletin. Bu arada tereyağı ve şekeri eritip karamelleştirin ve içine dörde bölünmüş kabuksuz elma dilimlerini yerleştirin. Elmalar biraz yumuşayınca yağlı kağıt serilmiş kelepçeli kalıba biraz sosuyla birlikte iç tarafları yukarıda kalacak şekilde düzgünce sıralayın. Bu arada 4 yumurta ve 1 su bardağı şekeri 2 dakika çırpın ve içine 1,5 su bardağı elenmiş un, tarçın ve kabartma tozunu ekleyip karıştırın. İçine elmaları da ekleyip tart kalıbındaki dilimlerin üzerine boşaltın. 180°C’de 35 dk pişirip bir tabağa dikkatlice ters çıkartın ve soğuduktan sonra dilimleyip krema ile birlikte servis yapın.
Tarih kadar eski, tüm zamanlarda medeniyetleri etkisi altına alan bir meyve nar. Çinliler, yeni evli çiftlerin yatağına nar taneleri serpiştirdiğinde, onların kutsandıklarına inanır. Anadolu’da sevdiği kıza evlenmek istediğini, elindeki nar ile anlatır delikanlılar. Bedevi gelinler evlendikleri gece odalarında, bereketli bir evlilik için mutlaka nar bulundurur. Bu bereketlilik kendini sofrada da gösterir: tatlıdan, yemeğe bir çok tarifte yer alabilir. Yeter ki, onu size sunduğu cömertlikte kullanın. Uyum sağlar, ekşimtırak tadıyla yemeklere lezzet katar, hatta bunlarla da kalmaz yakut gibi parlak taneleri ile tabağı estetik hale getirir.Mineral açısından zengin bir meyve, C vitamini olarak da tüm gıdaların yüzde 76’sından zengindir. Veeee bu üçlünün en yüksek glisemik değeri geliyor: Tam 67 birim. Ancak o kadar faydalı bir meyve ki hipoglisemisi olanların bile 2-3 yemek kaşığı yemesini tavsiye ediyorum.
Narlı Gremolata için ince kıyılmış bir demet maydanoz, bir limon kabuğunun rendesi ve bol miktarda nar tanesi gerekiyor. Hepsini bir kapta karıştırın. Bu karışımı tüm et yemeklerine, hatta kereviz yemeğine ve salatalara ekleyebilirsiniz.
Seveni için kıymetli bir meyve olsa da herkes tarafından yaygın bir şekilde yenildiği söylenemez. Genellikle büyük bir portakal dilimlemektense küçük bir mandalina yemek tercih edilir ki ben de bunu tercih edenlerdenim. Portakal, peynir ekmek gibi satılan ve tezgâhtan eve giderek hasadı biten bir meyve değil. Ancak o diğer çöpe giden meyvelere göre şanslı; kozmetik, gıda ve ilaç sanayide kullanıldığı için israf olmayan meyvelerden. Lifli bir meyve portakal, kabuğu şifa kaynağı ve kabukla meyve arasındaki beyaz zar özellikle diş sağlığı ve beyazlığı için etkili. C vitamini açısından diğer meyvelerin yüzde 88’inden daha zengin. A vitamini ve kalsiyum açısından da orta seviyelerde. Şeker oranı biraz yüksek, şeker ve kanser hastalarının mesafeli durması gerekebilir; glisemik değeri yüzde 42.Pastadan kurabiye ve keklere kadar bir çok tatlıya, atıştırmalığa lezzet veriyor, yemeklerde özellikle de tavuk gibi beyaz etlerde müthiş bir fark yaratıyor. Aroması çok yüksek olduğundan baharatlarla karıştırılmasına da pek gerek kalmıyor.
İstediğiniz kadar portakal kabuğunu beyaz zar tarafını kesmemeye dikkat ederek çıkarın. Kabaca dilimleyin ve kağıt havlu üzerinde bir gece oda ısısında bekletin. Ertesi gün 70 derecede 1 saat fırınlayın. Eğer soba kullanıyorsanız üzerinde de kurutabilirsiniz sadece çok kıtır olmamasına dikkat edin. Bu kabukları rondodan geçirin. Elde ettiğiniz portakal kabuğu tozunu yemeklerde, salata soslarında, kurabiyelerde kullanabilirsiniz. Hatta iki kaşık portakal kabuğu tozunu bal ve yoğurtla karıştırıp cildinize maske yapabilir, doğal piling olarak kullanabilirsiniz.