Kişilerle kurumları ayıralım!

Ezeli rekabetin tarihine baktım oradan bugüne baktım. Ortaya çıkan tablo hiçte iç açıcı değil.

Türk takımları İstanbul'un işgal yıllarında birbirlerine rakip olsalar bile azınlıklara ve işgal güçlerine karşı oynanan futbol müsabakalarında birbirlerine hiçbir ücret talep etmeden hatta teklif bile beklemeden futbolcu takviyeleri yaparmış.

Galatasaray'da Ali Sami Bey ve arkadaşları işgal kuvvetleri maçlarında lige sonradan katıldığı için daha tecrübesiz olan Fenerbahçe’ye Fuat Hüsnü, Kulaksızoğlu Galip, Hasan Kamil ve Kara Hasan’ı göndererek kadrolarına takviye yapıp maçı kazanmalarını sağlamış.

Galatasaray’dan Ali Sami Bey ile Fenerbahçe’den Kulaksızoğlu Galip Bey’in başkanlığında 1912 yılında bir araya gelen heyetlerin hazırladığı güçbirliği metnine göre, yabancılarla oynanacak milli mahiyetteki maçlarda iki kulüp birbirlerine en kıymetli oyuncularını verebilecek, karma takım sahaya “Türk Gücü” adıyla çıkacak, kırmızı-beyaz renklerdeki formanın göğsünde ay yıldız bulunacaktı.

Türk olmayan takımları yenmek için güç birliği yapan atalarımızdan bugün birbirini öldürecek kadar nefret eden geleceğimize...

Çok konuştuk Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın şu cümlesini, "Kişilerle kurumları ayıralım" tepki de gösterdik. Şu anda haklı diyorum!

Neden haklı buluyorum bu cümleyi?

Tarihinde gönül birliği yapmış olan Galatasaray ve Fenerbahçe gibi iki büyük çınarı birbirine düşman edenleri Türk futbolundan ayırmak istediğim için haklı buluyorum.

YÖNETİCİLER;

Sizler bu kulüplerin başına ya da kurullarına birbirinize karşı şov yapmak için değil Türk futboluna, Türk sporuna artı değer katmak için geliyorsunuz.

Kendi döneminizde şampiyon olmak milyonların gözünde kahraman olmak adına şike ya da spor ahlakı ile bağdaşmayan hiçbir organizasyonun içinde olamazsınız, olursanız Türk sporuna ihanet etmiş olursunuz.

Spor kulüpleri hiçbirinizin şöhret olma ya da ihale kapılarına kolay açabileceği bir rant kapısı değildir. Spor kulüpleri Türk bayrağını kendi alanında en üst düzeye çıkarmak için vardır.

Şu çıkarcı kazanmak için her yol mübahtır zihniyetini taşıyanlar; lafım size. Tertemiz tarihe sahip futbolumuzdan, sporumuzdan artık çekin gidin.

FUTBOLCULAR;

Sizler Ali Sami Beyler'in, Metinler'in, Lefterler'in çocuklarısınız. Sizler onları örnek alacaksınız. Dizilerde gördüğünüz çakma kabadayıları beli silahlı gayri meşru peşinde koşan kan emicileri gereksizleri örnek almayacaksınız.

Sizler her noktasında emek olan yüzyıllık formaları taşıyorsunuz. Tribünler önünde kahraman olmak adına şov yapıp göz boyayıp ucuz işler peşinde koşamazsınız.

Rakibe saygısı olmayan spor ruhu yerine mafya ruhunu benimsemiş kültür anlamında kendini geliştiremeyen kazanma hırsı ile çirkeflik hırsını birbirine karıştıranlar, Türk futbolundan, Türk sporundan artık çekin gidin.

MEDYA;

Televizyon ekranları, gazete sayfaları kimsenin babasının malı değildir. Halkın sahip olduğu yerlerdir. Sizler o ekranlara çıkarken gazete sayfalarına yazı yazarken kamu güvenliğini düşünerek hareket etmek zorundasınız.

Ben veya siz söylediğimiz her söz reyting olsun diye ağzımızdan çıkamaz. Bizler reyting yapalım derken sokakta insanlar bu sözlerin hırsı ile birbirine zarar veriyorsa biz gazetecilik değil militanlık yapmış oluyoruz.

Bizim görevimiz sporun doğrularının yanında olmaktır. Bizim görevimiz spora leke düşürenlerin suçlarını örtmek değil onları ifşa edip ahlaklı olması gereken spor ailesini ayakta tutmaktır.

Cebine milyon dolarlar alacağım diye, kişileri mutlu edeceğim onların suçlarını örteceğim diye konuşanlar, yazı yazanlar, kirli kalemlerinizi ve beyinlerinizi de alın Türk futbolundan, Türk sporundan çekin gidin.

TARAFTARLAR;

Hepiniz armaya spor aşkı ile bağlısınız. Kimin neyi söylediğine değil kendi doğrularınıza göre hareket edin.

Tribünleri kendilerine rant kapısı olarak görenler o tribünler armaya koşulsuz şartsız sevgi duyanların şiddet için değil spor sevgisi için armasını desteklemeye gelenlerin yerleridir.

Hiç kimsenin yöneticiler, futbolcular ve medya mensuplarında olduğu gibi kişisel çıkarını tribünlerde ön plana çıkarma hakkı yoktur. Taraftar gruplarının gerektiğinde ortak hareket ederek aralarındaki çıkarcıları ifşa ederek tribünlerden uzaklaştırmaları kesin bir görevdir.

Tribünde canların gitmesine neden olanlar Türk sporuna şiddeti yerleştirenler artık sizde Türk sporundan çekin gidin.

İşte dostlar tablo bu geç bile kalmışız; KİŞİLERLE KURUMLARI AYIRMAK İÇİN!..