“Kitaptan deðil, kitapsýzlýktan korkmalýyýz!”

Üstad Cemil Meriç'e ait olan bu sözün, okuduðu kutsal kitabý "OKU" ile baþlayan devasa bir medeniyet içindeki yeri, kuþkusuz modern zamanlara denk gelir. Çünkü kitabýn deðeri, insanlýðýn en kitapsýz olduðu günlerden beri bilinmekte, teslim edilmekteydi. Okumak ve kitap, en baþýndan beri ayrýcalýk, üstünlük, asalet anlamlarýný da taþýmaktadýr. Sadece Ýbrahimi dinlerin deðil, panteist kadim kültürlerin de kitaba verdikleri deðer, tarihin tanýklýðýyla sabittir. Söz gelimi; "Ýbis" adýnda ve iþi gücü bilgelik saðlayýcý kitaplarý taþýmak olan tanrýsal bir kuþ vardýr Mýsýr mitolojisinde.

Ýnsanlýðýn kitaplýlaþmak sürecine bakacak olursak; 600'lü yýllarda Çin'de, Kore'de, Ortadoðu'da, o zamanýn yöresel koþullarýna, tekniklerine uygun þekilde kitap veya risale baskýsý yapýldýðý söylenir. Endülüs ve Mýsýr'da, kaðýt üretimi ve risale baskýsýnda insanlýðýn öncüleridir. Yayýmcýlýk aksýnýn Avrupa'ya intikali ise, Haçlý Seferleriyle olacaktýr. Arap yarýmadasýnýn ve Ýslam medeni birikiminin bir þekilde Avrupa'ya taþýnmasý anlamlarýný da yansýtan bu sürecin dönüm noktasý ise Ýstanbul'un 1453'teki fethidir... Fetih, Avrupa'da pek çok þeyi hýzlandýrýp tetiklediði gibi, bilginin dolaþýmý ve halklarýn anlaþmasýnýn temin edilmesi, Avrupa'da tesis edilecek Hristiyan birliðinin saðlanmasý, sanatýn, bilimin yaygýnlaþmasý, Avrupalýlýk (aslýnda Roma'lýlýk) þuurunun yerleþtirilmesi için en kýsa zamanda kitaplýlaþmak, matbaalaþmak þarttý... 1488'de Basel'de ilk baský atölyesi kuruldu...

Fakat yukarýda hýzlýca zikrettiðimiz kitaplýlaþmanýn yaygýnlaþmasýna dair amaçlar da kýsa zamanda oluvermedi. Bilginin, ortak sanat zevkinin, seçkin zümrelerin tekelinden çýkarak, halka inmesi, yaygýnlaþmasý için farklý süreçler gerekiyordu. Tüccarlarýn kitabý, pazar karþýlýðý olan satýlacak bir meta olarak keþfetmelerinden itibaren, kitap baskýsý hareketlilik kazandý diyebiliriz. Misal; 1588'de Nasiruddin-i Tusi'nin Öklid Þerhi'nin Ýstanbul'da satýþý ile ilgili olarak 3. Murad tarafýndan yazdýrýlmýþ ferman, aslen baský ve daðýtým konusunda Osmanlý Devletinde söylenegeldiðinin aksine önyargý, kýsýtlama ve yasaklarýn olmadýðýný göstermektedir. Nitekim 1666'da ilk Ýncil tercümesi de Osmanlý matbaalarýnda basýlmýþtýr.

Fakat kitap yayýmcýlýðý gerçekten zor ve seçkin zümrelere hitap etmek zorundadýr. Okumak ve kitap, asýrlar matbaaya raðmen asýrlarca ayrýcalýklý bir iþ olagelmiþtir... Eski zamanlarýn sükseli ciltleri, pahalý deri ve mücevherlerle süslü kitap kapaklarýný düþünün, ciltçilik yükü de kitap baskýsýnýn-yayýmcýlýðýnýn önünde büyük engel olmuþtur. Ta ki, 1930'larda Pelican Books'un kalýn karton kapak olmaksýzýn, ilk popüler kitaplarý baskýya sokmasýna kadar... Bernard Shaw ve Agatha Christie, popüler yayýmcýlýðýn, eski zamanlara has tüm seçkincilikleri yýkarak, sýnýrsýz bir þekilde halka ulaþan ilk yazarlarýndandýr...

Kitap yayýmcýlýðý eskiye göre tartýþýlmayacak kadar ilerledi, çoðaldý, çeþitlendi, ihtisaslar kazandý, günümüzde. Ama hiçbir zaman kolay olmadý, her devrin kendine has farklý zorluklarý oldu. Yayýnevlerinin siyasi görüþ ve hedefleri, ülkemize dair kültürel fay hatlarý, antidemokratik darbe dönemleri, sansürler, daðýtým zorluklarý, küreselleþme, yaþanan ekonomik krizler gibi parantezlerle yayýmcýlýðýn handikaplarý hiçbir zaman bitmedi.

Tecrübe ettiðimiz pandemi sürecinde, en ciddi darbeyi kültür sanat sektörleri göðüslemek zorunda kalýrken, sektörler arasýnda ekonomik açýdan en saðlam-dayanýklý kalabilenlerin, kültür-sanata destek olmasý hedefi, hemen her zeminde dillendirildi...

Bu ülkenin ekonomik sistemi çerçevesinde, halka hizmet amacýyla kurulmuþ kurumlarý olan bankalar da þu anda sadece bankacýlýk hizmetiyle yetinemezler diye düþünüyorum... Sosyal sorumluluk projesi olarak, kültür ve sanat dünyasýný destekleyen bankalar da yok deðil, hemen ilk akla gelenler Ýþ Bankasý ve Yapý Kredi, yayýmcýlýk konusunda marka haline geldiler. Son zamanlarda Vakýfbank ve Albaraka Kültür Yayýnlarý da dikkate deðer bir atakta... Bankalarýn kültür sanat etkinlikleri ve pazar etkisini inceleyen bir raporda okuduðuma göre; kültür sanat deyince akla gelen ilk 10 banka arasýnda Vakýfbank ve Albaraka da var...

Albaraka Yayýnlarý, baþlangýçta prestij eserler basarak, bunu sýnýrlý sayýdaki ilgilileriyle paylaþýrken, Genel Müdür Melikþah Utku Beyefendi'nin öncülüðünde Albaraka Kültür Sanat ve Yayýncýlýk adýyla yeni bir yol çizildi. Hat, ebru, resim ve fotoðraf müktesebatýný dijital ortama aktarmalarý, çok önemli bir dönüm noktasýydý, halka açýlma, yaygýnlaþtýrma ve aslýnda demokrat bir tavýr olarak geleneksel ve klasik sanatlarý kayýt altýna alma gayesine de hizmet ediyordu. Ahmet Faruk Çaðlar'ýn genel yayýn yönetmenliðinde, kýsa sürede 160 civarýnda kitapla, okurun huzuruna çýktýlar. Bu kez modern zamanlarýn sorunlarýyla hesaplaþan düþünürlerin kitaplarýný, modern zamanlarýn okurlarýyla buluþturdular. Ekonomiyle ilgili kitaplarýn yaný sýra, felsefe, sosyoloji, sinema, mimari konularýnda çok deðerli kitaplar basýldý.

Yazar çizer taifesi olarak bizler büyük parasal güce sahip sektörlerle yakýn temas içinde olmayýz, olamayýz, hatta sermayedarlarla aramýz açýktýr bile denebilir. Lakin pandemi tecrübesinin de yakýcý þekilde tüm insanlýða öðrettiði haliyle; dayanýþmak zorundayýz. Bankalarýn kültürel yayýmcýlýðýný, bu manada sanat ve kültüre destek olarak görüyoruz, okurlar olarak...