AK Parti’de kiminle konuþsanýz hemen herkes partide iþleyiþ açýsýndan bir hiyerarþi ve görev daðýlýmý olsa da pratikte karþýlýðý olmadýðýný, herkesin eþit ve ayný davanýn savunucularý olduðunu söyler.
Mahalle teþkilatýnda her iþe koþanla parti yönetiminde mühim makamlarda bulunanlar arasýnda yahut gece yarýsý afiþleme yapanla büyükþehir belediyelerinde il genel meclisi, büyük bir bütçe ve icracý baþkanlýklarý yönetenler arasýnda fark yoktur, olamaz derler.
Mutlaka öyledir. Buna böylece inanan ve gereðini yapan da vardýr mutlaka.
Ama bu iþ tastamam öyle olsaydý, Tayyip Erdoðan da partisinin baþýna döndüðü 2 Mayýs 2017 gününden itibaren o aðýr eleþtirileri, o samimi nasihatleri ve hatýrlatmalarý AK Parti’ye yapmazdý.
Metal yorgunluðundan bahsetmez, oturduðu makamdan aldýðý güçle halka tafra satanlardan, gönüller yapmak için kurulmuþ bir partide kibirle kasýlanlardan söz etmezdi. Ya da akçeli iþlere bulaþanlar için o sert ifadeleri kullanmazdý.
Demek ki var. Ya da vardý. Nitekim partiye döner dönmez parti içinde büyük bir tazelenmeye, arýnmaya ve AK Parti’nin Türkiye için önemini yeniden anlatma yoluna gitti Erdoðan. Ýl-ilçe teþkilatlarýnda, belediyelerde ve son olarak Meclis grubunda bir yenilenme yaþandý.
Son olaðan kongreyle birlikte de AK Parti’ye yeniden format attý Erdoðan.
***
AK Parti’de düne kadar yaþanan sorunlardan biri de inisiyatif alamama, AK Parti’ye, Erdoðan’a ve Türkiye’ye inançsýzlýk hali idi. Bir ara makas hayli açýlmýþtý. Özellikle 2012’de FETÖ eliyle MÝT’e yönelen operasyonda ikileme düþenler 2013 Gezi olaylarý esnasýnda da Erdoðan’ý yalnýz býrakmýþlardý. Gezi’de meselenin aðaç olduðunu zanneden, Erdoðan’ý fazla sert bulan, uluslararasý baskýnýn bundan dolayý arttýðýný sananlar vardý. Uyanýk olmasý, aktif olmasý, algý operasyonlarýný ters çevirmesi gereken kimi isimlerin ya pasif kaldýðýný ya çoktan yaratýlmak istenen algýya sessizce teslim olduðunu gördük.
Ama durumu doðru okuyup bunu fýrsata çevirmek isteyenler de vardý. Hedefin Erdoðan olmasýndan hareketle yerine namzet olmuþ, belli odaklara sinyal yollamýþlardý. Onlarýn bazýlarýný daha sonra Erdoðan ve AK Parti karþýtý oluþumlar içinde geniþ mutabakat ararken, bazýlarýný ise “ben saksý deðilim” duygusallýðýnda kendini kutsarken gördük.
FETÖ ile mücadelede Erdoðan parti içinde basbayaðý yalnýz kaldý. Kendisi bunu defalarca dillendirdi. “Ne yazýk ki bu yapý konusunda kendi arkadaþlarýmý ikna etmekte güçlük çektim” dedi. 17-25 Aralýk operasyonlarý, 30 Mart 2014 yerel seçimleri, dershane tartýþmalarý açýkça Erdoðan’ýn dirayeti ve tek baþýna verdiði büyük çabayla atlatýldý.
***
30 Mart seçimleri için Erdoðan insanüstü bir çabayla ülkeyi dolaþýp ayný günde birkaç þehirde birden mitingler yaparken ve uðruna yýllardýr dinlenme nedir bilmeden 7/24 çalýþarak, ölümü dahi göze alarak hizmet ettiði halkýna olup biteni anlatýrken kendisini yakýndan takip ediyordum. Kaç kez aðladýðýmý hatýrlamýyorum.
O seçimlerde meydanlarda bir hal vardý. Bence insanýmýz yaklaþan tehlikenin farkýna varmýþ ve liderinin etrafýnda toplaþýp bu saldýrýlarý püskürtmeye karar vermiþ gibiydi.
Yazýlarýmda veya televizyon yorumlarýmda durumu þöyle tasvir ettiðimi hatýrlýyorum. “Bu kez insanlar meydanlara Baþbakan’ý görmeye gelmiyor, kendilerini göstermeye geliyor. Erdoðan üzerinden Türkiye’ye saldýranlara “ben buradayým” demek istiyor.”
Sonrasý malum. Saldýrýlar durmadý ama direnme kararlýlýðý ve Türkiye’ye iman da hiç azalmadý. 15 Temmuz’u böyle atlattýk; Erdoðan’ýn doðru liderliði ve Erdoðan’ýn deyiþiyle “halkýn gücü” ile.
Halk etrafýnda kenetlendiði için “Erdoðansýz Türkiye” ve “Erdoðansýz AK Parti” projeleri yere çarpýldý. Ýnþallah ekonomik saldýrýyý da böyle atlatacaðýz. Umalým ki Erdoðan’ýn AK Parti’deki yalnýzlýðý da son bulmuþ olsun.