Bir çok okuyucumun da tuhafýna gidecek olan bu kelime aslýnda hayatýmýzýn deðiþmez bir parçasý. Onu, yiðit delikanlýlarý vatani göreve yollarken, düðünlerde, milli maç galibiyetlerinde, hasretlerin bitiþlerinde, milletimiz adýna kazanýlan büyük zaferlerde hep onu görürüz. Evet abre: eski Türkçe gözyaþý demek.
Peki sporla gözyaþýnýn ne alakasý var der isek ; evet var. Hayatým boyunca Unutamadýðým bir aným herhalde bunun en güzel örneðini teþkil eder kanaatýndayým.tarihimizde beþ kez elde etmiþ olduðumuz takým halinde Dünya þampiyonluðu var. Bunlardan en sonuncusu benimde arkadaþlarýmla beraber görev aldýðým 1994 Dünya serbest güreþ þampiyonasý. Ýstanbul’da yapýlan bu dev organizasyonda 10 bin seyirci salonda, milyonlarca seyirci ise TV’leri baþýnda Anadolu arslanlarýný seyrettiler. Ýþte 130 kg’mýn son müsabakasýnda Büyük þampiyon ve aðýr sýklet güreþçimiz Mahmut Demir’in ünlü Amerikalý B. Baumgartner ile yaptýðý final müsabakasý. Müsabakayý son saniyelerde yapmýþ olduðu kontratak ile kazanan Mahmut, bir büyük zafere imza atmasýnýn yaný sýra, ülkemizi sevinç gözyaþlarýna boðdu. Ýþte abrenin yani gözyaþýnýn sporla ilgisinin ne olduðunu deðerli okuyucularým herhalde daha iyi anlamýþlardýr kanaatýndayým.
Atalarýmýzýn da belirttiði gibi,sevinçte tasada hep gözyaþý döken, merhamet ve vicdan sahibi bir asil milletiz.Aslýnda abre bir rahmet pýnarý olarak ta söylenir.Katýlýðýn yumuþaklýlýða dönüþü, hislerin samimi halisane tertemiz saf bir þekilde bir dýþa yansýmasýndan baþka bir þey deðildir aslýnda. Yýllarca ata sporumuz Güreþimize hizmet etmiþ bir teknik adam olarak, eski anýlarýmý hatýrladýkça abre’yi bende de görmek mümkün.
Sonsöz olarak: Türk insaný tarihi boyunca bilhassa güreþ sporunda büyük baþarýlara imza atarak ‘Dünyada Türk gibi kuvvetli’ veciz sözünü yayan þampiyonlarýna her zaman kalbinden dua ve gözlerinden rahmet pýnarý gibi akan Abre ile destek olmuþlardýr.
Ýnþallah 2016’da Rio de jenairo’daki olimpiyatlarda þampiyonluklar kazanýlsýn o zaman herkes bilsinki sevinç “abre” si hazýr.