Kývrak hareketler

Aydýn Bey. Mektup yazmayý sevdiðiniz kadar mektup okumayý da seviyorsanýz, bunu size yazýlmýþ bir mektup olarak da kabul edebilirsiniz. 

Çünkü köþe yazýsý olarak aldýðýnýzda dava açýp duruyorsunuz.

Siz ki “düþünce özgürlüðüne, fikir hürriyetine önem veren” bir kiþisiniz ya. Olmuyor, yakýþmýyor.

Adýnýzýn her geçtiði yazýya “bana hakaret ediyorlar, yetiþin” edasýyla açtýðýnýz davalar bir bir takipsizlikle sonuçlanýyor ama vazgeçmiyorsunuz.

Olsun...

Siz dava açmaya biz de “hakaret etmeden” zaten acý olan durumunuzu gözler önüne sermeye, soru sormaya devam edeceðiz.

Mesela.

Ertuðrul Özkök’ün deðiþimini (dikkat! duruþ demiyorum) nasýl sindirdiðinizi merak ediyorum.

Paris’ten canlý yayýna baðlanýp Türk polisine övgüler yaðdýran Özkök nerede, Gezi olaylarýnda Türk polisini külliyen vatan haini ilan eden Özkök nerede.

Ya Mirgün Cabas’a ne demeli?

Özkök’ün bu deðiþimini (dikkat! Yine duruþ demiyorum) o kadar tecrübeli olmasýna raðmen canlý yayýnda hazmedemedi, Türk Polisine övgüsünü kavrayamadý.

“Mirgün öyledir. Savcý Kiraz þehit edildiðinde “hak etmiþti” diyen, Türk Polisine övgü duyunca rahatsýz olur” diyorsanýz bir þey diyemem tabi.

Bu deðiþim bozukluklarý Özkök ve Cabas ile sýnýrlý deðil elbette.

Ahmet Hakan’daki deðiþim biraz sancýlý.

Henüz Özkök kadar “yýlan kývraklýðýna” eriþemediði için zorlanýyor. Ýlkokul öðrencisi seviyesinde savunma argümanlarýyla “Ben iyiye iyi kötüye kötü derim” diyor ama tahminimce sizi bile ikna edemiyordur.

Ya Ayþe Arman.

Dünkü köþe yazýsýnýn baþlýðýný görünce insanýn düþüp bayýlasý geliyor.

Þu 1 Kasým ne muhteþem bir tarihmiþ ki, yazarlarýnýzýn insani deðerlere dönüþüne imkân saðlamýþ. Baþka hiçbir faydasý olmasa da bu bile baþlý baþýna bir kazaným olsa gerek.

Ne diyor Ayþe Arman.

“Çifte Standart.”

Baþlýðý okuyunca “Bu kez ne bulmuþ Ak Parti’yi eleþtirecek” dedim inanýn.

Ama okuyunca birden aydýnlandým.

Meðer Batý Türkiye’ye çifte standart uyguluyormuþ. Ankara’da Suruç’ta (bu arada Beyrut ve Suriye’yi de ekliyor) bombalar patlayýnca kuru baþsaðlýðý dileyen Batý, Paris olunca ayaða kalkmýþ. Bu da kabul edilemezmiþ.

Biz bunu yýllardýr söylüyoruz, “Saray’ýn adamý”, “Havuz Medyasý” oluyoruz da, Ayþe Arman söyleyince ne oluyor Sayýn Doðan? Buna bir cevabýnýz var mý?

Bu arada Yakup Yýlmaz’ý pas geçiyorum. Onda deðiþen bir þey yok.

Size sorum þu: 1 Kasým’dan bu yana yazarlarýnýzdaki deðiþimin farkýnda mýsýnýz?

Bu kývrak hareketleri nasýl deðerlendiriyorsunuz?

Yazarýnýz Ahmet Hakan’ýn dediði gibi misiniz?

Zaman size uymuyorsa siz mi zamana uyuyorsunuz?

Yazarlarýnýzdaki bu kývraklýk emir komuta þeklinde mi gerçekleþiyor yoksa doðal halleri mi?

Kaç yýldýr yanýnýzdalar herhalde biliyorsunuzdur.

Buraya kadar yazdýklarýmda bir hakaret unsuru var mý?

Yok diyorsanýz bile diktatör tarafýndan yönetilen bir ülkede “dava açma özgürlüðünüz”den faydalanarak her zaman bu hakkýnýzý kullanabilirsiniz. Diktatör bu hakký size veriyor, savcý da sizi bekliyor.

G-20

Türkiye uluslararasý bir organizasyona daha ev sahipliði yaptý. Yüz akýyla çýktýðý bir baþka organizasyondu. Öyle ki bir sonraki organizasyonu üstlenecek Çin’in Devlet Baþkaný’nýn “Çýtayý o kadar yükselttiniz ki seneye iþimizi zorlaþtýrdýnýz” sözü jestten öte bir þeydi.

Obama ve Erdoðan’ýn birlikte verdiði görüntüler muhalifleri çatlattý, boðazlarý kurudu.

Ýmdatlarýna Putin’in yetiþtiðini sandýlar.

Putin’in “G-20 içinde DAEÞ’e yardým eden ülkeler var” sözü o kadar coþturdu ki “Bak Türkiye’yi kastetti” diyenler bile çýktý. Sözün muhatabýnýn kim olduðunu en iyi Putin bilir. Bu kadar sevineceðinize gidin Putin’e sorun.

RTÜK ve YSK

1950’lerden kalma TRT için çýkarýlan kanunla özel kanallarý yönetmeye, terbiye etmeye kalkarsanýz ortaya böyle garabetler çýkýyor. Ak Parti aday tanýtým töreninin ve seçim bildirgesini yayýnladýðýmýz için 24 TV’ye ve diðer yayýn kuruluþlarýna ceza verdi YSK. Siz buna son vermediðiniz sürece biz de ekranlarýmýzda “YSK ve RTÜK sansürüne hayýr” demeyi sürdüreceðiz. Umarým yeni meclis bu garabeti durdurmak için adým atar. Bunun da takipçisi olacaðýz.