Enes bin Mâlik(ra)'dan rivayet edildiðine göre Rasûlullah fendimiz (sav) þöyle buyurmuþ:
"Herhangi birinizin elinde bir hurma fidaný varken, kýyamet kopacak olsa, derhal onu diksin!"
Kýyamet; çocukluðumuzdan beri, hepimizin kâh okuyup, kâh iþittiði gibi, dünya günlerinin tamamlanýp, yeryüzünden ahirete geçiþin baþlangýcý olarak kabul edilen, büyük sonun ismi. Yeryüzünün elvedasý. Baþka bir boyuta, ahiret âlemine geçiþin büyük ve zorlu aþamasý... Bu konuda yazý yazmaktan imtina ederdim hep ama son yaþadýðýmýz deprem, ruh dünyamýzda yol açtýðý büyük sarsýntýlarla adeta bir kýyamet provasýydý ve hepimizi þiddetli bir vakumla içine çekti.
Depremden sonra akþam ezanýyla birlikte, siyahi bir bilinmezlik çöküyor üstümüze. Gecenin koyuluðu arttýkça, sýklet daha da artýyor çoðumuz için. Ýþte yukarýdaki hadisi þerifi, kalbimin sýkýþýk olduðu böyle bir gecede okudum. Zihnimde kudretli bir þiir gibi canlandý; kýyamet günü yerler yarýlýp, daðlar pamuk gibi atýlýrken, ellerinden yemyeþil fidanlar taþýyan bazý insanlar, saða sola koþuþanlar arasýndan hemen seçiliyorlar ve hiçbir þeye bakmadan, fidanlarýný dikmeye çalýþýyorlar... Ne kadar sarsýcý bir tablo... Kýyameti yeþil fidan taþýyan bazý insanlarla birlikte düþünmek, onu, Batý düþüncesine hakim dünyanýn yok oluþuna dair kurulmuþ katastrofik senaryolardan ne kadar da farklýlaþtýrýyor. Bizde distopyanýn olamayacaðýnýn en güzel delillerinden belki de bu hadis...
Hadisin içerik açýlýmý hakkýnda, ciltlerce kitaplar yazýlýr, þiirler kaleme alýnýr, gazeller, þarkýlar, sinema filmleri yapýlýr. Kuþkusuz yukarýdaki hadis-i þerif hakkýnda da geleneðimizin ciddi bir birikimi vardýr ama ben bir de modern zamanlarýn tüm eksikliðiyle, hüznüyle, yaralý bilinciyle heyecanlanýyorum... Ahir zaman yalnýzlarý olarak bu hadis bizlere umut vermeli, güzelliðin felaket anýnda bile sürdürülen, sürdürülürken sonsuzlaþan muhtevasý bizi teselli etmeli, bize bir ufuk, bir gaye vermeli. Fidan taþýyan insanlarýn sayýsý çok olsun inþallah. Hatta bizler de dikecek fidan arayan o çalýþkan kullardan olalým inþallah... (Yeþil renk, yeþil renk, ne güzelsin sen, kýyamet korkusunun ayracý gibisin)
Deprem sonrasý bölgeye giden psikolog bir genç kýzýn güncesinden okudum: 'Depremi atlatýp, çadýrlarda yaþamaya baþlayan çocuklarla konuþurken onlarla el temasý çok önemli, ayazda ellerim çok çatladý, bu yüzden, ellerime krem sürüp yumuþatýyorum, çocuklarýn daha fazla incinmemesi gerekiyor... ' Ýþte dedim; elinde yemyeþil bir fidanla yaralarý sarmaya koþan bir gencimiz...
Akabinde depremzede evlatlarýmýz için kurulacak bir çocuk kütüphanesinden bahsettiler, havalara uçtum. Çocukken kitap okumak küçük kalbime þifa gibi gelirdi, hala da öyle. Kim bilir o büyük felaketten sað kurtulmayý baþarmýþ miniklerimizin hüzünle çarpan kalpleri, nasýl þifa bulacaktýr kitap sayfalarý arasýnda diye ferahladým.
Burak Çetik kardeþim aradý, Yeryüzü Çocuklarý Derneði, Kahraman Maraþ Depremi'nde maddi manevi büyük sarsýntý geçirmiþ çocuklarýmýz için kollarý sývamýþ. Bebek Bakým seti, kadýn hijyen seti, oyuncak, jeneratör, ýsýtýcý, giysi, psiko-sosyal destek, çocuk oyun çadýrý, çocuk kütüphanesi gibi baþlýklarda hizmet bayraðý açmýþ... Çocuk kütüphanesi fikrini anlatýnca, heyecanla bunu takipçisi olacaðýmý söyledim. Sizler de kitap kampanyasýna katýlmak isterseniz tel: +90 212 909 20 45 [email protected] adresinden kendilerine ulaþabilirsiniz...
Yeryüzü Çocuklarý Derneði 2016'da 'onun iþi okumak' sloganýyla iþ görmeye baþlamýþ. Okumanýn, kitaplaþmanýn, düþünceyi besleyen, psikolojiyi sarýp sarmalayan, iyileþtiren, kiþiliði inþa eden süreçleri üzerinde duruyorlar. Okumak, bir çocuðun kiþisel dünyasýný, þahsiyetini keþfetmesi için en güvenilir yolculuktur. Ýnsan kendini okuyarak ve düþünerek insanlaþtýrýr. Kiþiliðin kazanýlmasý ve özgür düþünce, okuyarak ve düþünerek kazanýlýr. Okuyan çocuklar, yarýnýn anlayýþ sahibi, fikrine güvenilen büyükleri olurlar. Okumak her çocuðun hakkýdýr, týpký umudun her çocuðun hakký oluþu gibi...
Son haber, Kahraman Maraþ'ta minaresi yýkýlan Abdülhamit Han Camii'nin eski Ýmam'ý Ömer Faruk Amca ile ilgili. Deprem çadýrlarýnýn ortasýndaki sosyal destek çadýrýnýn kenarýna oturmuþ, almýþ eline mikrofonu, çadýr kentteki çocuklarý oyun alanýna çaðýrabilmek için; ''Ali Baba'nýn Bir Çiftliði Var' adlý çocuk þarkýsýný söylüyor. Hem de o kadar içten, o kadar saf, o kadar tertemiz. Sanki sert kayalarýn arasýnda billur gibi kaynayan bir pýnara benziyor.
Herkes elinden gelen küçük iþleri özenerek yapýyor. Ve yapýnca, hayat birkaç dakikalýðýna da olsa güzelleþiyor. Evet, çok büyük bir felakete duçar olduk ama þimdi vakit yaralarý sarma vaktidir. Yapacaðýmýz hayrý, iyiliði, güzelliði hiç ertelemeden ve bizi hiçbir sebep de engelleyemeden, velev ki Kýyamet kopuyor olsa, onu tamamlamaya koþmalýyýz.
Ellerinde yeþil fidanlar tutanlar! Sizler ne güzelsiniz!