Kýzýlcýk sopasýný görünce ürktüler

Antalya karþýsýnda çeþit çeþit, çok farklý F.Bahçe modelleri vardý. Ýlk golü attýðý andan geriye doðru 14 dakika, savruk ve amaçsýzdý. Durumu 2-0 yaptýðý iki gol arasýnda, hareketli ve becerikli F.Bahçe modeli revaçtaydý. Tabela rahatladýktan sonra, gevþek F.Bahçe modeline geçtik ki; golü iþte bu sýrada yedi... O kadar gevþekti ki; savunmadan top çýkarýrken acemice top kaptýrýp anýnda kalesinde golü gördü.

Sonradan toparlandý mý? Hayýr!... Arkadaþlarýnýn daðýnýklýðýný gören gören Volkan Demirel; bir ara santraya kadar gelip, top ortalama zorunda kaldý. Tuhaf þeyler oluyordu. Anlayacaðýnýz, takýmýn ekseni yerinden kaydý...

***

Hocasýnýn 8’de 8 hedefiyle final rotasý çizen F.Bahçe; projesinin ortasýnda çýkmaz sokaða dalmýþtý. 2-1 galip durumda olmasýna raðmen tedirgin/huzursuz/þaþkýn görünüyordu. Bu anlarda bulduðu bir-iki pozisyonu da, panik ve telaþýn birbirine girdiði karmaþa altýnda harcadý. Durum daha kötü olmadan, devre arasý imdadýna yetiþti.

O kadar garip bir gündü ki; ikinci yarý, kopuk kale aðlarýnýn ilkel metodlarla örülmesi komedisiyle baþladý... Üçüncü Milenyum’da, kucakta taþýnan görevlinin að baðlamasýna tanýk olundu.

***

Hakan Özmert’in 90’da patlayacakmýþ gibi yürek hoplatan sert, ani, uzak þutu; ikinci yarýnýn da hayýrla baþlamayacaðý tehdidini savurmuþtu. F.Bahçe sistemle, hocasýnýn direktifleriyle ya da herhangi bir strateji ile deðil; anlýk, spontane giriþimlerle ve kontrolsuz oynuyordu... Kenarda hocalarýnýn esaslý ve çoklu adam deðiþtirme hazýrlýðýnda olduðunu gören futbolcular; kendilerine sýra gelmemesi için acayip yüklendiðinde, skor birden 3-1’e yükseldi. Gol ve fark gelince, hocanýn tepki deðiþim de o an olmadý.

Daha 55’te Aykut Kocaman’ýn kýzýlcýk sopasýný göstermesi, sonraki dakikalarýn toparlanmasýna da katký verdi. Takým açýldý... Sorun bitti!