Kızılmaske veya gençlik aşısı

Ligin ilk yarısında enine oynadığı maçlar ve aldığı dengesiz sonuçlar yerine Türkiye Kupası’nda dikine oynadığı oyunla Mersin İdman Yurdu takımını yenen Trabzonspor ligin ikinci yarısına az da olsa ümitli giriyor.

Devre arasında takıma flash transfer niyetine gelen Ünal Hoca’nın sürece el koyduğu hemen belli oldu. Kızılmaske adlı çizgi romanda nasıl ki, ormanda Fantom 10 kaplan gücündeyse, Trabzonspor’da Ünal Hoca aşısı da 4 direkt transfer gücünde etki gösterdi. Geçen haftalarda dile getirdiğim sözde ısrarcıyım. Bu takım şampiyonluğa oynayacak kadroya sahiptir.

Bu arada 1461 Trabzon takımının verdiği kupa mücadelesinden de bahsetmemiz gerekiyor. MRA’ın elinde bu altyapı aşısı da tutacağa benziyor. Ama son Türkiye Kupası maçında hoş olmayan ve asla tasvip etmediğimiz görüntüler yaşandı tribünlerde. Bu maçtaki sahaya pet su atma olayını köpürte köpürte yazanlar, söyleyenler öyle bir hava estirmeye çalıştılar ki gören duyan da sanır ki pet şişe atmak kainatın en aşağılık suçu. Oysa daha çok geçmemiş üzerinden. Tam 1,5 sene önce yatak odamızda elinde çaldığı altınlarla hırsızı yakalamışız.”Biraz ondan bahsedin” diyoruz, İsmet İnönü gibi duymazdan geliyor aynı zevat.  Tabi çok bağıranın kazandığı, şikenin suç sayılmadığı, ülkemde yatak odasında elinde altınlarla yakalanan hırsızlara o altınlar madalya diye takılır. Bu son olay bize çok bilinen bir gerçeği bir kez daha öğretti. Bu ülkede her şey olabilirsiniz ama asla rezil olamazsınız.

İlle de ahlak

1960 ve 70’lerde delikanlılık ve çocukluk dönemini Trabzon’da geçirenler şayet futbol ile biraz ilgilenmişler ise Kilot Ahmet’i mutlaka tanırlar. Toprak sahada yaz kış mahalle arası oynanan maçların en kazma futbolcularından biriydi kendisi. Kazma tabirini bilirsiniz. Bir çok Türk sporcusuna bu lakap takılırdı. Sonraları ayıp oluyor diye bu lakap “Takoz” olarak değiştirildi. Kilot Ahmet çok kötü topçu olduğundan maçlarda kimse onu takıma almak istemezdi. Sayıyı tamamlamak için aldıklarında ise kontrolsüz vuruşları ile kendi kalesine gol atıp millete saç baş yoldururdu. Rakip kaleye ise nadiren gol atardı ve gol attığında pantolonunu aşağıya kadar indirir, avazı çıktığı kadar bağırarak gol attığı kalenin içine girer öylece yerde yatardı. Kilot Ahmet için pek geçerli olmasa da o yıllarda da sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısı sevilirdi de ırkçılıkla suçlanan bir futbolcu şimdiki gibi baş tacı edilmezdi.

Bugünlerde de kimileri sporcunun zeki ve çevik olanını seviyor, ekran yüzü yapıyor, hatta milli takıma kaptan yapıyor ama biz ezel ve ebedden beridir ille de AHLAK diyenlerdeniz...