Seçimlere giderken muhalefetin en büyük zaafý koalisyon için oy istiyor olmasýdýr.
Tek baþýna iktidar söylemi, ana muhalefet için bile çok net bir inandýrýcýlýk sorunu taþýyor.
Ana muhalefetin ufku en çok yüzde 35’e uzanýyor. O bile inandýrýcý deðil. Kamuoyu araþtýrmalarýn verdiði sonuçlara bakýldýðýnda CHP’nin týrmanabileceði alanýn en üstü yüzde 30’da kalýyor. Gerisi ne olacak? Tabii ki baþka partilerle tamamlanacak.
MHP çok daha aþaðýlarda. Onun için oy oraný olarak yüzde 15, bilemediniz 17’ler zikrediliyor. MHP’nin tek baþýna iktidar söyleminin de inandýrýcýlýðý yok.
Belki muhalefet içinde týrmanma ufku olarak en anlamlýsý HDP’nin barajý aþma arzusudur. O da HDP için bir tür iktidar olmak gibi bir anlam taþýyor, çünkü HDP ancak barajý aþabildiði takdirde parlamentoya girme imkaný bulacak.
Ancak HDP açýsýndan da “koalisyon ortaklýðý” konusu çok temel bir zaaf teþkil ediyor.
Muhalefet için koalisyona mecburiyet ne kadar zaaf anlamý taþýyorsa, muhtemel koalisyon formüllerinin varýp dayandýðý “olmazlýk” da o kadar büyük zaafa iþaret ediyor.
Üç muhalefet partisinin her üç liderine de sorsak, “Hangi koalisyon formülü sizin için idealdir?” diye, verilecek cevap yoktur.
Üç parti açýsýndan olsa olsa CHP - MHP - HDP koalisyonu akla gelebilir. Burada CHP’nin böyle bir üçlü koalisyonda bulunma ihtimali vardýr, çünkü CHP tabaný hem MHP ile hem de HDP ile geçiþlidir.
Ancak mesela ne MHP’nin ne de HDP’nin ayný koalisyon içine girmesi tabanlarýný çiðneyip geçmedikleri takdirde mümkün deðildir. “Eþyanýn tabiatýna aykýrý” tanýmlamasý tam da böyle durumlar için yapýlýr. Çünkü tabanlarýn çiðnenmesi hali, o koalisyonun baþtan problemli, hatta ölü doðmasý anlamýna gelir. Zira MHP - HDP’li bir koalisyon, mesela “Çözüm süreci” hadisesinde, tam bir vuruþma alanýnda yol almak demektir. Çözüm süreci ki, Türkiye’nin çok temel bir sorununu çözme iradesinin adýdýr ve baþýndan beri MHP, “Çözüm süreci”ni “Çözülme süreci” olarak okumayý sürdürmüþ, hatta Ak Parti tabanýndan o söylemle oy çekmeye çalýþmýþtýr. Þimdi kalkýp, ilk seçimde halkýn þamarýna maruz kalmak gibi bir bedeli göze alamaz.
Toplumun koalisyonlu hükümetlere karþý tavrýnýn bir çok sebebinden söz edilebilir. Bunun en baþýnda böyle bir ortaklýkta her partinin gizli bir rekabet içinde hareket etmesi ve ortaklýðýn her ayaðýnýn ayrý bir hükümet gibi çalýþmasý gösterilebilir. Zaten onun için her koalisyon büyük pazarlýklara sahne olur. Partiler anlaþtýktan sonra “Üç parti tek parti gibi çalýþacaðýz” yollu makyajlý söylemler geliþtirseler bile, kýsa süre sonra çatlaklar oluþmaya baþlar. Her koalisyon potansiyel fay hatlarýyla doðar ve sonunda her partiyi çökertecek fay hattý çökmeleri ile karþýlaþýr.
Bir de, zýtlarýn birlikteliði tarzýnda oluþan koalisyonlar vardýr ki, bu, MHP ile HDP’nin muhtemel ortaklýðýdýr, orada çatlama çok daha sür’atlidir.
Bakýyorum, koalisyon formülü üzerine zihin jimnastiði yapanlar, daha reel çýkýþ yolu olarak Ak Parti’li formüller üzerinde duruyorlar. Ak Parti - CHP, ya da Ak Parti - MHP, Ak Parti - HDP gibi formüller.
Bunlardan birincisi, iki ana mecranýn koalisyonu olarak öteden beri büyük iþ dünyasýnýn arzusu olmuþtur. Diðer iki formül ise her üç partinin birbirine yakýn tabanlarý noktasýndan bakýldýðýnda nispeten mümkün gibi görünüyor.
Ancak þu ana kadar Ak Parti, asla koalisyon ihtimalini gündemine almadý. Tek baþýna iktidar umudunda da en küçük bir zaaf sergilemedi. Geçtiðimiz haftadan itibaren de, Ak Parti’nin yeni iktidarý ekonomi çevreleri tarafýndan satýn alýnmýþ durumda. Ak Parti çýtayý en az 330’a koyduðu için önündeki týrmanma þeridi oldukça çetin bir koþuyu gerektiriyor ve iki koldan bu koþu sürüyor.
Bu durumda muhalefete “koalisyona çaðrý” temasý kalýyor. Kemik oylar koalisyon deðil ne olsa gelir, CHP’ye de, MHP’ye de, HDP’ye de gelir, ancak “Hizmet”i önceleyen toplum kesimlerinin koalisyona oy vermek için on kere düþüneceðinden kuþku yok.