Kobanê ah Kobanê

 

1 ‘PKK’nin ikinci paradigmasýnýn bugün çökme tehlikesiyle karþý karþýya olmasý doðrusu ne dünyanýn, ne bölge ülkelerinin umurunda. Ama bana kalýrsa bu çöküþ Türkiye’nin ve Kürdistan hükümetinin umurunda olmalý. Demokratikleþme adýmlarýna ve programlarýna hýz vermek isabetli olur; ama þu ortamda pek karþýlýðý  olmayan, PKK’ye silah býrakma programlarý yerine, Ankara-Erbil asýl bu çöküþün engellenmesi için Kobanê’ye dikkatle eðilmelidir. Çünkü bu çöküþten en çok etkilenecek olan iki ülke Türkiye ve Güney Kürdistan’dýr. Mesut Barzani, PYD ve Suriyeli diðer Kürt partileri arasýnda Duhok’ta yapýlan görüþmelerde önemli kararlar alýndý. Öyle görülüyor ki Kobanê, Kürtler dara düþtüðünde hep hatýrlanan ama yüz yýldýr da, pek ilerleme saðlanamayan Kürt Ulusal Birliði’nin inþasýnda da bir milat olacak. Meselenin bir de Türkiye’yle ilgili boyutu var tabi. Çözüm sürecinin muhatabý eðer PKK/HDP ise bu iki partiyi siyasi manada olumlayan milyonlarca insanýn þu veya bu sebeple yeni bir travma yaþamalarýna Türkiye’nin seyirci kalmamasý gerekir. Ortada doðabilecek travmanýn faturasýný Türkiye’ye çýkarmak isteyen uluslararasý bir koalisyon var ve öyle görünüyor ki, Kürt siyaseti bu koalisyonun her türlü desteðini alarak yeni bir atýlým yapabileceðine inanýyor. Uluslararasý koalisyonun ise Kürt siyasi ve silahlý hareketinden istediði somut bir þey var: Türkiye’ye karþý savaþýn yeniden baþlamasý.

2 ‘Bu yüzden de, 34 kiþinin hayatýný kaybettiði bir kalkýþma provasý, aslýnda tamamen siyasi bir tercih. Ýnsanlarýn sokaklara dökülmesini saðlayan þu ya da bu çaðrýlardan ziyade -iþin o kýsmý oldukça teknik bir konu- ortada olan hakikat, bir siyasi hareketin yaptýðý yeni bir siyasi tercihi hem çözüm muhatabý hem kendi tabaný nezdinde denemek istemiþ olmasýdýr. Türkiye’yi ve kamuoyunu ‘çözüm sürecinin geleceði Kobanê’ye baðlý’ fikrine inandýrmak istiyorlar. Ama bu imkansýz. Suriye’de savaþýn ne zaman sona ereceði belli deðil, ama Türkiye AB’yle müzakere eden bir ülke. AB’yle müzakere eden bir ülkede ‘milli ‘ bir sorun, bir baþka ülkenin iç savaþýnýn kaderine ya da kadersizliðine nasýl terk edilebilir? Keþke Kürt siyaseti tersine bir argüman geliþtirebilse ve çözüm sürecinin baþarýlý olmasý Kobanê’ye de güç katar inancýyla hareket edebilse ve mesela silahlý güçlerini Türkiye’ye sevk etmek yerine, geri çektiðini ilan etse. Bu durumda, Kobanê ve çözüm süreci için ortaya konulacak daha fazla taleplere hükümetin kapýsýný kapatmasý imkansýz olur ve Sayýn Hakan Fidan’ýn hazýrladýðý söylenen yol haritasýnýn önü açýlmýþ olurdu.’

3 ‘Farklý görüþte olsalar da, Kürtler’in tamamýna yakýný Kobanê’nin IÞÝD’in eline geçmesini istemez. Ama çözüm sürecinin Kobanê’ye baðlanmasýna sadece hükümetin  deðil, Türküyle, Kürdüyle en geniþ manada Türkiye kamuoyunun da bir anlam vermesi zor; ayný kamuoyu ve hükümet, çözüm sürecinin Kobanê’ye feda edilmesini  de istemez. Bu ayrýmý Kürt siyasetinin de görmesi gerekir. Kobanê düþerse Ankara düþer demek doðru bir siyaset tarzý deðil. Bir yandan Türkiye’den koridor talep ediliyor, bir yandan tezkereye karþý çýkýlýyor bir yandan da Türkiye’ye gerilla sevkiyatý yapýldýðý söyleniyor. Yani Türkiye’nin eli kolu önce baðlanýyor; sonra bir siyasi hareketin, kendi yanlýþlarý ve konjoktürü okuyamamasý nedeniyle yaptýðý hatalarýn sonucu olarak, o hareketin geniþ tabanýnda, kimsenin istemediði yeni bir siyasi travma yaþama ihtimalinin aðýr faturasý, peþinen Türkiye’ye kesiliyor: IÞÝD’e yardým eden Türkiye algýsý, insanlarý daha Kobanê direniyorken bile, sokaklara döküyor ve 34 insanýn hayatýna mal olan bir kalkýþma provasý meydana geliyor. Vicdanen söylemek gerekirse, Türkiye bu algýyý ve bu kalkýþmayý hiç hak etmiyor. Bu gerçeði dünün ve bugünün devletini herkesten iyi bilen ve tanýyan Öcalan’ýn dahi hesaba katmadýðýna  iþaret eden bazý açýklamalar doðrusu umutsuzluða yol açýyor. Çünkü Kürtler’i, Türkler’i ve bölge halklarýný yüz yýl sürebilecek savaþlar konusunda en fazla uyaran hep Öcalan’dý. Bu yüzden de, Türkiye’deki çözüm sürecinin baþarýya ulaþmasý ve daha açýk yazacak olursak, PKK’nin Türkiye’ye karþý savaþýný bitirdiðini ilan etmesi ve geri çekilmesi halinde, Ortadoðu’daki barýþa ve Kobanê-Rojava’daki direniþe sunacaðý manevi katkýlarý en çok da onun görebileceðini düþünmek yanlýþ olmaz.’