Kobanê hakikati mi, savaþ yalanlarý mý?

Kobanê üzerinden sahneye konulan ‘savaþ oyunlarý’, ‘savaþ yalanlarýyla’ beraber  sürüp gidecek gibi görünüyor.

DAÝÞ, baþta Haseki olmak üzere, Esat ve PYD güçleriyle kýran kýrana bir savaþýn içindeyken, geçen sene 4500’e yakýn militanýyla savaþtýðý ama daha sonra da PYD’ye terk edip çekildiði Kobanê’yi unutmadýðýný gösterdi ve þehre 100 militanýný göndererek gerçekleþtirdiði saldýrýda 200’den fazla insanýn hayatýný kaybettiði, çok sayýda yaralýnýn olduðu bir katliama daha imza attý.

Sonrasý malum..

Yaralýlar her zamanki gibi, Türkiye’ye, Suruç ve Urfa’daki hastanelere taþýndý. Türkiye kapýlarýný, muhtemel bir katliamdan kaçacak olan Kobanêlilere açýk tutacaðýný ilan etti. Baþbakan ve Cumhurbaþkaný’ndan DÝAÞ terör örgütünün saldýrýsýný, katliamýný kýnayan açýklamalar geldi.

***

Ama daha PYD yetkililerinden bile bir açýklama gelmemiþken, HDP’li vekiller, ayný amaca hizmet eden, Türkiye’yi suçlayan açýklamalar ve yorumlar yapmaktan kaçýnmadýlar.

Görülen o ki, Kobanê, seçim sürecinde olduðu gibi seçim sonrasýnda da HDP’nin yegane siyasi alaný olmaya devam edecek.

80 milletvekiliyle Mecliste olmanýn, ‘dayanýlmaz aðýrlýðý’, bu siyasi aðýrlýðýn, yeni anayasadan çözüm sürecine kadar HDP’ye yüklediði sorumluluklar, ‘ne olacak þu silahlar ve silahlý mücadeleye geri dönüþ ihtimalleri’ türünden sorulara HDP’nin vermesi beklenen mantýklý cevaplar, Kobanê üzerinden buharlaþýp gidecek..

Kobanê üzerinden oluþan ‘ulusal psikoloji’ böylece dip diri tutularak, HDP’ye rahat ve hiçbir sorumluluk gerektirmeyen bir siyasi alaný, fütursuzca kullanmasýný  mümkün kýlacak.

Kobanê’nin, ‘çözüm süreci’ baðlamýnda, seçim öncesinde olduðu gibi seçim sonrasýnda oluþan yeni siyasi sürecin de  belirleyeni olmaya devam etmesi, Kobanê halkýný hedef alan yeni katliamlarla mümkün ancak. DAÝÞ ise bu katliamlarý, ‘ideal düþmaný’ PYD’den esirgemeyecek kadar akýl dýþý  bir örgüt. Anlaþýlan, Kürt halký, Ortadoðu’da birbirini tekrarlayarak, yeniden ve yeniden sahneye konulan ‘savaþ oyunlarýnýn’ kurbaný olmaya devam edecek..

Hedefte ise Türkiye var.

***

Kobanê halkýna geçen sene kapýlarýný açan Türkiye’ye karþý, doðrusu insana ‘bu akýl Türk/Kürd aklý olmanýn ötesinde bir þey’ dedirten cinsten bir ‘Üst Akýl’ýn, hem ulusal hem uluslararasý medyanýn kullanýlmasý yoluyla imal edip piyasaya sürdüðü ‘savaþ yalanlarý’ , Türkiye’yi köþeye sýkýþtýrdý.

Seçimleri biz bu savaþ yalanlarýnýn gölgesinde yaþadýk.

Kobanê bahanesiyle yaþanan, 6-7 Ekim olaylarýnýn hesabý sorulamadý. Ortada hala ne ciddi bir soruþturma var, ne ciddi bir dava.

Hakikat komisyonu talep edenler, Kobanê bahanesiyle sokaða döktükleri militanlarýn iþlediði cinayetlerin hesabýný vermediler.

Bu ‘kullanýþlý oyun’ yeniden sahneye konuluyor þimdi. 

DAÝÞ’i kullanarak, Kürtler’in kanýný döküyorlar, vahþice katlediyorlar sonra da alçakça yalanlarla bu kanýn ve katliamlarýn hesabýný Türkiye’ye soruyorlar.

Bu yalanlara artýk dur demenin zamaný gelmiþtir.

Yeni yasama döneminin ve Meclisin en önemli görevlerinden biri budur. 90’lý yýllarda iþlenen cinayetlerin hesabýný sormak ve aydýnlatmak için Mecliste kurulan komisyonlarýn bir benzerini Kobanê için ve acilen, meclis tatile girmeden kurmak gerekiyor.

Kobanê ve 6/7 Ekim Olaylarýný Araþtýrma Komisyonu adýyla kurulacak olan bir komisyon halkýn yalanlarla gerçekleri birbirinden ayýrmasýna büyük katký saðlayacaktýr.

6-7 Ekim olaylarýnda hayatýný kaybedenlerin akrabalarý bu komisyona çaðrýlmalý, görüþleri ve talepleri alýnmalýdýr.

Süreci baþýndan beri izleyen bölge milletvekilleri elindeki belge ve bilgileri komisyonla paylaþmalýdýr.

***

Kobanê halkýna Türkiye’nin yaptýðý  yardýmlar, yaralýlara açýlan hastanelerde görev alan doktorlar, hemþireler, baþta Urfa Valisi ve Urfa Belediye Baþkaný olmak üzere, bölgede görev yapan bürokratlar, AFAD yetkilileri, sivil toplum örgütleri, gördüklerini ve yaþadýklarýný komisyona gelerek anlatmalýdýr.

Madem hakikatleri araþtýrýyoruz, Selahattin Demirtaþ’ýn da bu komisyona ifade vermesi, ‘Türkiye’nin DAÝÞ’e yaptýðý yardýmlarý’ elindeki belgelerle beraber komisyona sunmasý ve bu iddiasýný ‘ispat etme hakkýný’ kullanmasý saðlanmalýdýr.

Demirtaþ’a, 6-7 Ekim olaylarý da sorulmalýdýr elbette. Bunca zulme uðrayan bir halkýn, onun yaptýðý çaðrýyla sokaklara dökülüp baþkalarýna zulmeden, katleden insanlar haline gelmesini saðlayan sebepler nedir?

Ýnsanlar katledilirken Diyarbakýrlý kadýnlar balkonlara çýkýp çektikleri zýlgýtlarla, zulmü alkýþladýlar, bu kahredici deðiþimde Selahattin Demirtaþ’ýn bir sorumluluðu var mýdýr, kurbanlarýn aileleriyle yüzleþmeye cesareti olacak mý, kamuoyunun merak ettiði bu sorularýn cevabýný Demirtaþ komisyon huzurunda  verebilmelidir

Salih Müslüm’ün, her nedense PYD’nin Kantonlarýnda deðil de, Urfa’da yaþayan kardeþi de komisyona çaðrýlmalý ve bilgisine baþvurulmalýdýr. Kardeþ Müslim ‘Kürt kanýnýn dökülmesini isteyen bir ülkede’ yaþamaktan herhangi bir rahatsýzlýk duymuyor mu acaba?

Esat ve PYD iþbirliði sonucu Erbil’de yaþamaya mahkum olan Kürt Partilerinin liderleri, yerlerinden edilen Türkmen ve Araplar’ýn Türkiye temsilcileri de Meclise davet edilmeli ve görüþleri alýnmalýdýr.

‘Savaþ oyunlarý’ üzerinden kurgulanan ‘savaþ yalanlarýna’,  Türkiye, hep savunmada kaldýðý, savunmada býrakýldýðý için, cevap veremez hale geldi.

Oysa, Sayýn Baþbakanýn da ifade ettiði gibi, Türkiye’nin akan kanda hiçbir sorumluluðunun olmadýðýný tarih bir gün yazacak elbette.

Tarihe bir kayýt düþmek ve Kobanê-savaþ yalanlarýnýn önüne geçmek, bu yalanlarýn, Kürt halkýna yardým elini uzatmaktan baþka bir suçu günahý olmayan Türkiye’yi adete esir almasýný önlemek, yeni yasama döneminde Meclisin temel ve ulusal görevi olmalýdýr.