Kobanê üzerinden yüzyýla bakmak

2. Dünya Savaþý’nda yaþanan bombardýmanlardan sonra dünyanýn harabeye dönmüþ þehirlerini anlatan fotoðraflar ile Kobanê’yi IÞÝD iþgali sonrasýnda gösteren fotoðraflar arasýnda hemen hiçbir fark yok. Kobane’nin bu halini alýn ve 2. Dünya Savaþý’nýn bombardýmanýna maruz þehirleri arasýna koyun, her þey o kadar birbirine benziyor ki, aradaki 75 yýl bir anda silinecektir..

Kuþatma sonrasý Kobanê’ye bir bakalým. Havadan bombardýmanlar bir yandan, sokak sokak yaþanan muhasaralar bir yandan, Kobanê’de taþ taþ üstünde býrakmamýþ.

Kürt coðrafyasýnda, gelecekte nasýl bir kurumsallaþma yaþanacak, Kürtler 21. Yüzyýlda da ulusal kurumsallaþmayý ýskalayacak mý, yoksa bugün yaygýn bir görüþe ve siyasi tercihe dönüþmüþ gibi görünen Kanton yönetiminin her þeyi halledeceðine inanmaya devam mý edilecek?

Kobanê üzerinden tartýþmaya deðer diyorsanýz, yazýyý okumaya devam edebilirsiniz.

***

Kobanê, Suruç ilçesine sýnýr ve sýnýrýn her iki tarafýnda yaþayan akrabalar, ayný etnisiteden, ayni dinden, ayný aile ve aþiret köklerinden geliyorlar.

Suruç’ta geliþen bir kurumsallaþma ve artan bir refah her zaman olacak. Çünkü Suruç’un gündeminde savaþ ve çatýþma yok. Suruç ulusal milli gelirin, bugün, 12 dolar düzeyinde seyrettiði bir ülkenin sýnýrlarý içinde bulunuyor. Demokratik sistem, daha da geliþebilir ve Suruç’un sýnýrlarý içinde olduðu ülkeyi yönetenlerin öngörüleri ve hedefleri gerçekleþirse, 2023’lü yýllarda Suruç’ta kiþi baþýna milli gelir, en az 15-20 bin dolar arasý bir seviyeye gelebilir.

Ben Kobanê’yi merak ediyorum. Suriye’nin gelecekteki 50 yýlý içinde Kobanê halký acaba nasýl bir refah düzeyinde olacak, Kobanê’yi nasýl bir gelecek bekliyor? Bu soruyu sormak, Kürt siyasetçilerin, bize nasýl olabileceðini çok da anlatma gereði duymadan, sýk sýk söyledikleri þu ‘21. Yüzyýl Kürt yüzyýlý olacak’ ezberinin ne manaya geldiðini de konuþmaya imkan verebilir.

Eðer Daron Acemoðlu’na inanacak olursak, Kürtler’in bu yüzyýlda yapabileceði en iyi þeyin sadece savaþmak olmadýðýný, eðer bu yüzyýl beklendiði gibi bir Kürt yüzyýlý olacaksa, kurumsallaþmaya da zaman ayýrmak ve kafa yormak gerektiðini kabul etmemiz gerekiyor.

Hem de, bu savaþ ortamýnda dahi bu tartýþmayý yapmalýdýr Kürtler..

Ortadoðu’da örnek alýnabilecek bir tek ülke var, o da Türkiye’dir. Türkiye örnek alýnabilir her bakýmdan, Türkiye kurumsallaþmasýný her türlü paralel yapýlardan, envai çeþit egemenlik alanlarýndan kurtarma çabasý gösteriyorken, bence bir tek þey yapýyor: Daron Acemoðlu’nun izinden gidiyor.

Yani kurumsallaþýyor.

Dünyanýn küresel aktörleri ve Türkiye arasýnda yaþanan kavganýn gerçek sebebi budur.

Ama Kürtler’in önemli bir kýsmýnýn gündeminde kurumsallaþma yok. Kurumsallaþma ve Kanton yönetimi arasýnda somut bir nedensellik baðý kuruluyor ve Kanton yönetimi her derde deva bir yönetim gibi görülüyor.

Þengal’de Kanton, Rojava’da kanton, Cizre’de kanton, bir kurtuluþ olarak görülüyor.

Oysa bu durum fiili olarak Kürdistan’ý siyasi ve ekonomik manada bölüyor ve bölecek, bölmekle kalmayacak, Kürt partilerinin birbirleriyle kavga etmelerine de sebep olacak..

***

2003-2005 yýllarý arasýnda Süleymaniye merkezli bir Kürt partisiyle Irak ve Ýran yönetimi arasýnda bir anlaþma yapýldýðý söyleniyordu. Anlaþmaya göre, Süleymaniye, Erbil, Duhok ve diðer Kürt þehirleri birer Kanton olacaktý. 2006 yýlýna kadar bu fikir tedavülde kaldý. Süleymaniye de ayrý, Erbil’de ayrý bir hükümet vardý. KDP bu fikre þiddetle karþý çýktý. Milli hükümet Amerikalýlarýn zorlamasý olmasaydý kurulamayacak ve durum bu minvalde devam edecekti.

Þimdi baþa döndük. Þengal Kanton olacaksa, Erbil, Duhok ve Süleymaniye neden olmasýn?..

Kürt coðrafyasýnýn Kantonlara bölünmesi parlak bir fikir deðil, Sykýs-Pico anlaþmasýnýn 21. Yüzyýl versiyonu gibi geliyor insana. Bir farkla, bu defa bölen Ýngiliz ve Fransýzlar deðil, Kürtler kendi kendilerini bölüyorlar..

***

Kobanê’nin ÝÞÝD iþgalinden kurtarýlmasý Kürtler arasýnda büyük bir sevinç yarattý.

Ama Kürdistan’ýn geleceðini ve Kürt milli çýkarlarýný Kobanê üzerinden tartýþmak isteyenlerin sadece bu sevinçle yetinemeyecekleri de bir gerçek.

Söylemeye gerek yok, tarihin belli bir döneminde bazý uluslarýn sürekli yükseliþine yani zenginliðine ama bazýlarýnýn da devam edip gelen yoksulluðuna tanýk olmaktayýz.

Daron Acemoðlu ve James Robinson’un, düþüþ ve yükseliþ için ortaya koyduklarý kriterlere inanacak olursak, Kürdistan dediðimiz ülkenin, tarihinin hiçbir döneminde yükseliþ kaydeden bir ülke olmadýðýný söyleyebiliriz.

Acemoðlu ve Robinson, bir parçasý Amerika sýnýrlarý içinde bir parçasý da Meksika sýnýrlarý içinde kalmýþ bir þehri anlatmakla baþlýyorlardý kitaplarýna.. Bölünmüþ þehrin bir tarafýnda milli gelir 30 bin dolardýr. Çünkü insanlar siyasi ve kültürel haklarýný kullanabilmekte ve zenginlik üretebilmektedir. Burada Amerikan hukuku ve siyasi sistemi geçerlidir. Ama ayný kökenden gelen insanlarýn yaþadýðý þehrin bölünmüþ olan diðer tarafýnda ise milli gelir sadece 10 bin dolardýr ve burada Meksikalý romancý, Carlos Fuantes’in son romanýnda anlattýðý, hukukun ve demokrasinin dolayýsýyla siyasal haklarýn olmadýðý Meksika vardýr.