Kobane ve Munchausen

Kobane üzerinden ortaya çýkan dünya neyin konusudur? Bu soruyu soracak durumdayýz. Zira Kobane, gerçeklik düzleminin allak bullak olduðu bir meseleye dönüþeli çok oldu. Kimileri için son yýllarýn en konforlu savaþý, kimileri için ise yeni bir kýzýl elma. Bu baðlamda Kobane; Kürt sorununun çözüleceði yer, Ortadoðu’daki krizlerin bitirileceði kasaba, HDP’nin barajý geçmesini saðlayacak katalizör, 21. yüzyýlýn Stalingrad’ý, etnik kimliði inþa eden kurtuluþ reçetesi, seküler direniþin kalesi, IÞÝD’in maðlup olduðu savaþ, ‘öncesi-sonrasý’ sýfatlarýyla Türkiye siyasetinin okunduðu kýrýlma aný ve nihayet ‘AK Parti’yi yenecek’ gücün kaynaðý! Bütün bu baþlýklarýn nasýl bir araya getirilebildiði ‘ Kürt meselesi dünyasýnda yaþayanlarýn zihin kodlarý’na dair bir resim çekmemize imkân verdiði kadar, mezkûr aklýn nasýl bir kaotik ütopyaya savrulduðunu da görmeye yardýmcý oluyor.

18. yüzyýlda Rus ordusunda süvari olarak bulunan Alman baronu Munchausen, Rus-Osmanlý Savaþý sonrasýnda yaþadýklarýný etrafýna anlatmaya baþlar. Anlattýðý kahramanlýklarýn palavra olduðunun ortaya çýkmasýndan dolayý, ‘yapay bozukluklarýn en uç tipi’ olarak kabul edilen ‘Munchausen Sendromu’na ismini vermiþtir. Kobane üzerinden ortaya çýkan dünyaya bakýnca, Alman baronun durumu akla geliyor. Erken yetiþkin dönemi bozukluðu olarak kabul gören sendroma düþenler, doðru söylediklerini ispatlamak için her türlü çýlgýnlýðý göze almalarýyla bilinir. Kurgularýnýn boyutu büyüdükçe ispatý zorlaþýr, bu zorluðu aþmak için yapabilecekleri de o kadar kontrolden çýkabilir.

Kobane’yi daha isim düzeyinde Ayn el-Arap’la paylaþmayý bile göze alamayarak baþlayan macera, bugün içinden çýkamayacaklarý bir kýsýr döngünün inþa edilmesine vardý. Mezkûr manzara, Alman demiryolu þirketinden devþirme ismiyle, bir Alman askerin hikâyelerinden oluþturduðu dünyaya benzer bir tablo ortaya çýkardý. Gelinen noktada ise bir tek ciddi soru var: Kobane ne olacak?

Kobane bu denli sanal bir dünyanýn kurgulanmasýnda sýradan bir malzemeye dönüþtürülmeseydi, bu sorunun bir anlamý olmayabilirdi. Elbette bunun olmamasý için tutarlý bir bakýþ açýsýna, baþý sonu belli bir ahlaki düzleme ihtiyaç vardý. Lakin bunlarýn hiçbirisi olmadý. Aksine ayný anda ahlaktan ve ciddiyetten istifa etmiþ bir perspektifin eþliðinde, Suriye’de yaþanan drama dair tefessüh etmiþ bir jeopolitik ve siyasi okuma ile yaklaþtýlar. Sistematik yalanlarý tekrarlayýp, bütün Suriye kan aðlarken, tek hedefi kendilerine ait bir habitat kurmak olan süfli bir iktidar mücadelesini ulvi bir hikâye olarak aktarýp durdular. Bütün meþruiyet kaynaðýný, bölgede yaþanan türbülanstan ‘kutlu bir doðum çýkmamasý’ için uðraþan IÞÝD tehlikesinden devþirdiler.

Oysa Körfez Savaþý sonrasýnda, Irak’ta ortaya çýkan 36. Paralel dünyasýnýn, Kobane ile mukayese edilemeyecek kadar gerçek olmasýna raðmen, bir düzen kurmak için yeterli olamadýðýný görmeleri beklenirdi. Bu elbette olmadý. Aksine, rasyonel bir zeminden olabilecek en uzak þekilde Kobane kurgusuna sarýldýlar. Þimdi kendi icatlarý olan hikâyelerinin tutsaðý olmuþ durumdalar.

Bir süre daha hikâyelerini anlatabilecekler. Ama son tahlilde acý gerçekten kurtulmalarý mümkün deðil. ‘IÞÝD’i yendik sýra AK Parti’de’ düzeyinde seyreden rasyonalitenin, Kürtleri nasýl bir savrulmaya sevk ettiðini de görmeleri mümkün deðil. Bu o kadar güçlü bir sendrom ki, Kobane’de yaþayanlarýn kahir ekseriyetinin Türkiye’ye gelmiþ olmasýnýn doðurduðu boþluðu Kobaneliler adýna doldurmakla kalmayýp, onlar adýna konuþmaya baþlamýþ durumdalar. Kendi halinde bir Kobaneli’ye Kobane adýna seslendirilenleri sorsanýz her halde hayretler içerisinde kalacaktýr.

Kobane üzerinden kurgulanan dünyada bir deðiþim olmazsa, öncelikle adým adým bir Kürt iç savaþýnýn yol taþlarýnýn döþendiðini görmemek mümkün deðil. Bu durumun ötesinde Kobane’nin, Kürtleri araçsallaþtýran aktörlerin Munchausen’dan mütevellit bir siyasal dünya inþa etmesi için malzeme olmaktan öteye geçmesi zor görünüyor.

Hâlihazýrda yeterince kurgu bir dünyaya savrulmuþ, ciddi siyasal eþzamanlama krizlerine müptela olmuþ aktörler için Munchausen’ýn bir sorundan ziyade morfin vazifesi ifa edeceði muhakkak. Lakin eninde sonunda realiteyle yüzleþmenin de kaçýnýlmaz olduðu ortada. Kobane ölçeðinde görmezden gelinebilecek bu sýkýntýlý durumun, AK Parti düþmanlýðýndan baþka bilinen bir özelliði olmayan seküler sol-liberal güruhun teþvikleriyle, Kürtlerin ana gövdesine sirayet etmesi asýl felâketin habercisidir. Umulur ki, bu felâketten uzak durulur.