KOBİ’lerin ekonomideki payı artıyor

TÜRKİYE’DE birçok kurum ve kişilerin KOBİ’leri gündeme getirmediği dönemlerde yaptığım yüzlerce TV programında, yine gazetemizin ilk kez çıkardığı KOBİ ekini yayına hazırlayan ve editörlüğünü yapan birisi olarak sürekli KOBİ’lere dikkat çekmiş ve gelecekte ekonomi içinde KOBİ’lerin yıldızının parlayacağını ifade etmiştim.

KOBİ ismiyle yaptığımız yüzlerce programda KOBİ’lerin finansal kaynaklara erişimde yaşadığı sıkıntılar, alacakları kredilerde de bankaların karşısına çıkardığı zor şartlara vurgu yaparken KOBİ’lerin gelecekte finans sektörünün gözdesi olacağını vurgulamıştım. Türkiye ekonomisi KOBİ’lerle büyüyor. Türkiye’de 2 milyon işletme olduğu düşünüldüğünde, işletmelerin yüzde 99’nu oluşturan, bugün toplam üretimin yüzde 65’ini, istihdamın yüzde 80’ini oluşturan KOBİ’ler ülke ekonomisi için ve dolayısıyla bankalar için son derece önemli ekonomik aktörler haline geldi. Anadolu kaplanları KOBİ’lerimiz artık dünya genelinde dev firmalarla rekabet etme gücüne ulaşmaya başladı. Türkiye’de istihdamın yükünü çeken, kredilerden en az payı alan KOBİ’ler ihracatta ise hak ettikleri payı bir türlü alamıyorlardı. Maalesef geçmişte teşviklerin büyük çoğunluğu KOBİ’lere değil, büyüklere gidiyordu.

KOBİ’lerin büyümesinin en önemli yollarından birisi finansman kaynağına uygun şartlarda erişim imkanları elde etmesi ve işletme sermayesinin kuvvetli olmasıdır. Biliyorum ki, işletmelerimizin büyük çoğunluğu tercih olarak işletme sermayesini güçlendirmenin yolunu seçmektedir. Bu da daha fazla yatırım üretim ve işletmeyi geliştirmektir. Büyük şirketlere hizmet verme eğiliminde olan ticari bankalar, yaptıkları mali analiz yöntemleri ve kredi riskleri nedeniyle geçmişte kredi vermekte çekindikleri KOBİ’lere bugün en kredi pazarı olarak görüyor. Artık bankalar geçmişteki kadar KOBİ’lere finansman sağlama konusunda eski çekincelere sahip değiller. Tam aksine daha istekliler. Ağırlıklı olarak iç piyasaya yönelik üretim yapan KOBİ’ler artık nihayet sınırları aşmaya başladı. Bugün Türkiye toplam ihracatın yüzde 59.6’sını KOBİ’ler gerçekleştirdi. Bu da gösteriyor ki artık KOBİ’ler yenilikçi, uluslararası alanda rekabetçi bir yapıya kavuşuyor. KOBİ’ler Dünya ölçeğinde yakaladığımız büyüme başarısının en önemli motor gücüne ulaşmış durumdalar. Ekonomik krizde büyük ölçekli holdingler küçülme hesapları yaparken KOBİ’ler hem büyüdüler, hemde istihdamın ana yükünü üstlendiler. Kısa sürede küresel sisteme entegre olarak Türkiye ekonomisinin en temel taşlarından birisi haline geldiler. Ekonomik kriz sırasında, büyük şirketler ölçek küçültme programları yürütürken, KOBİ’ler istihdam yaratabilen az sayıda firma arasında yer almaya devam ediyor. KOBİ’ler AB’de olduğu gibi Türk ekonomisinin de temel taşlarını oluşturuyor. AB rekabetçilik yolunun KOBİ’lerden geçtiğini biliyor. Bunun için girişimciliğin teşvik edilmesi ve uygun iş ortamlarının sağlanması çok önemli. KOBİ’ler, Türkiye’deki ekonomik büyümeye yakıt sağlamaktan, esneklik yaratmaya; Türkiye ile Avrupa Birliği arasında köprü kurma hedefinden, istihdamın desteklenmesine kadar birçok alanda çok önemli bir rol üstleniyor. Kuşkusuz ki alınacak daha çok yol var. Ama ülkede var olan istikrarın, hükümetin ekonomi programlarının büyümeye etkisini, büyümede de KOBİ’lerin etkinliğini görmemek mümkün değil. Özellikle hükümetin KOSGEB gibi kurumlar ve küçük ve mikro girişimciliği özendirmesi ve desteklemesi tam olarak yeterli olmayabilir ama çok önemli adımlardır. Bu yeterli görmediğimiz destekler bile KOBİ’lerin ve girişimcilerin potansiyelini kullanma konusunda sağladığı ivme önemli bir aşamaya ulaşmıştır. Ülkemizde var olan aynı imkanlar ve şartlarda Avrupalı KOBİ’leri getirseniz inanın ülkemiz girişimcisi ile rekabet edemez. Çünkü Türkiye’de girişimcilik ruhu ve kültürü çok güçlüdür. KOBİ’lerimiz en olumsuz şartlarda bile var olma mücadelesini en güçlü şekilde canlı tutabiliyor. KOBİ’lerimizin en büyük eksikliği ise kurumsallık kazanamamasıdır. Kurumsallaşma süreçlerini tamamlarsa KOBİ’lerimiz dünyanın en rekabetçi işletmeleri haline gelebilir. KOBİ’ler Türkiye’nin büyümesinin en büyük itici gücü olmaya devam edeceklerdir.