Gözlerime bakýn ve söyleyin ben de hiç dinlediði birisini yanlýþ anlayacak göz var mý?
Yanlýþ anlamýþým deyip de düzelttiðim bir yazým olmadý bugüne kadar.
Pazar günü Milli Eðitim Bakaný Sayýn Ömer Dinçer’in, kýlýk kýyafet serbestisi getirip getirmediði yönünde tartýþmalara konu olan yönetmelik deðiþikliðine iliþkin anlattýklarýný bu köþede kaleme almýþtým.
Yazýma gelen tepkiler “bu bir gerçek olamaz” þaþkýnlýðýndaydý...
Nasýl olmasýn ki?
Teþbihte hata olmayacaksa kendimi “özgürlüklerim konusunda müebbet yemiþ bir mahkûm” hissettim çoðu zaman.
Bu ülkede özgürlüklerimizi kýsýtlayanlar, önce kalýn ve yüksek duvarlarla sýnýrlandýrmýþlar, sonra da bu yetmezmiþ gibi o duvarlarýn önüne de mayýnlar döþemiþler adeta...
Özgürlüklere yönelik adým atmayý býrakýn parmak ucunuzu deðdirdiðiniz anda mayýnlar patlamaya baþlýyor...
1980 darbesinden kalan, kamu kurum ve kuruluþlarýnda çalýþan personelin kýlýk kýyafetlerini düzenleyen, kýlýk kýyafetlerine yasaklamalar getiren yasal düzenlemelerimiz var. Bunlarla vesayetçilerimiz “kadýnlara ve erkeklere” nasýl giyinmeleri gerektiðini birer birer söylemiþ...
Kýlýk Kýyafet Yönetmeliði yasasý tam bir sit-com gibi, saçlarýnýzý tarayýn diyor, kadýn da olsanýz erkek de olsanýz “baþýnýz daima açýk” olacak diyor, temiz olun diyor, týrnaklarýnýz güzel kesilmiþ olsun diyor...
Burasý devlet diyor...
Kulaklarý çýnlasýn liberal Mehmet Altan’da bir televizyon programýnda “caným devlet bu, baþörtüsü tamam da bir de devlet ciddiyeti denilen bir þey var, kamusal alan var, adam ya pijamasýyla gelmek isterse olur mu öyle þey, baþörtüsü özgürlüðü tamam da gitsinler belediyelerde çalýþsýnlar caným” minvalli þeyler söylemiþti.
Dedim ya kulaklarý çýnlasýn diye...
Neyse konumuza dönelim...
Yassak koyucular sadece “genel yasalarla” yetinmeyip bir de yönetmeliklerle mayýn diye tanýmladýðým tedbirler almýþlar.
Pazar günü Milli Eðitim Bakaný Ömer Dinçer’e atfen yazdýðým ifadeler bu mayýnlardan bir tanesinin daha temizlendiðinin göstergesiydi.
Yoksa 657 kapý gibi orada duruyor elbette.
Ve herkes birbirine bu nasýl deðiþecek diye soruyor.
Çok kolay...
Hükümetin aslýnda büyük bir fýrsat olarak sunduðu ama maalesef göz ardý edilen, özgürlüklerimizi elde etmek için Anayasa Mahkemesi’ne bireysel baþvuru hakkýmýzý kullanacaðýz.
Kamu çalýþanlarý ve öðretmeler 657’in “inanç özgürlüklerini” kýsýtladýðýný söyleyerek baþvuruda bulunacaklar...
Bildiðim kadarýyla þu anda Anayasa Mahkemesi’ne böylesi bir baþvuru olmamýþ...
Ve Anayasa Mahkemesi kendisine yapýlan müracaatlarý dikkate alarak ve özgürlüklerimizi korumakla mükellef olan Anayasa Mahkemesi “özgürlükler” yönünde kendisinden bekleneni yapacak ve olumlu yönde karar verecek...
Ve bu karar emsal sayýlarak özgürlüklerimizin önündeki bütün yasaklamalar tarihe karýþacak ve elbette 657’in yasaklarý...
Galiba en büyük hatalarýmýzdan birisi de haklarýmýzýn ne olduðunu bilmemek...
Haydi öðretmenler, idareciler, tüm kamusal alanda çalýþanlar þimdi sýra sizde ve Anayasa Mahkemesi sizlerin bireysel baþvurularýnýzý bekliyor...
Gayret sizden karar Anayasa Mahkemesi’nden olacak...
En azýndan bu hakkýmýzý kullanmamýz gerekiyor...
Bütün öðretmenlerin ve kamu çalýþanlarýnýn Anayasa Mahkemesi’ne 657 için yaptýklarý müracaatta yanlarýnda olacaðýmý buradan bildiririm...
Daha ayrýntýlý þekilde devam edeceðiz inþallah...