Dünya tarihinde ilk defa bir darbe giriþimi halkýn destansý mücadelesiyle baþarýsýz kýlýnýyor ama sözüm ona kendini demokratik deðerlerin temsilcisi olarak addeden Avrupa bundan rahatsýzlýk duyuyor.
Kim ne derse desin gerçek þu: Bugünkü Avrupa’nýn ekseni kaymýþ durumda.
Avrupa’nýn demokrasiyle veya demokratik deðerlerle bir alakasý yok.
Avrupa kibirli, beyaz, seçkinci.
Rahatsýz edici düzeyde ben-merkezci.
Sadece Avrupa mý öyle?
ABD, çýkarlarýný her þeyin üstünde tutan anlayýþ ve siyasalarýyla dünya demokrasi tarihinde tam bir kara leke.
ABD’nin demokrasi diye bir derdi yok.
ABD kendisine râm olanlarýn ne ideolojisiyle ilgili, ne de yönetim biçimleriyle.
Ýster Krallýk rejimi olsun, ister diktatoryal rejimler, yeter ki ABD’nin emrinde olsun veya ABD’nin çýkarlarý doðrultusunda hareket etsin, gerisi teferruattan ibaret!
Bunu kendileri de söylüyor zaten.
Ortadoðu’daki diktatörler ABD’nin gözdesi.
Sandýðýn hiç olmadýðý o ülkelerdeki diktatörlerle hiçbir sorunu yok ABD’nin.
AB’nin de...
Ama hepsinin Erdoðan’la sorunu ve kavgasý var.
Niye mi?
Çünkü Erdoðan kendi ülkesinin ve milletinin adamý.
ABD’nin karþýsýnda boyun eðen biri deðil.
Kendi ülkesinin çýkarlarýný ABD’nin çýkarlarýnýn üstünde gören milli ve yerli biri.
Türkiye’yi ABD’nin belirlediði rotada yönetmiyor.
En önemlisi, ABD’ye gerektiðinde eleþtiri getiriyor.
Adaletsiz ve zalim dünya düzenine gerektiðinde meydan okuyor.
“Dünya beþten büyüktür!” diyor.
O yüzden Erdoðan sevilmiyor.
Sevilmemenin ötesinde imha edilmesi gereken bir düþman olarak görülüyor.
Darbeci Sisi’ye alenen ve resmen arka çýkan ABD/AB bloðu, güçlü ve inançlý liderliðiyle darbeyi püskürten Erdoðan’dan hazzetmiyor.
Erdoðan’ýn arkasýndan inançla yürüyen milletimizden de...
Yiðit ve inançlý milletimizi, “Tayyip’in koyunlarý” biçiminde aþaðýlamaktan geri durmuyor.
Oysa milletimiz; ne yaman bir arslan olduðunu, hiçbir yabancý ve yerli görünümlü Mankurt boyunduruðuna gelmeyeceðini gösterdi.
Ne bu lider seviliyor, ne de bu millet.
Darbelere sözde karþý çýktýklarýný söylemek zorunda kaldýklarýna bakmayýn siz, bal gibi de darbe yanlýsýdýrlar bunlar.
Bazýlarýnýn bu darbenin bizzat planlayýcýsý ve destekleyicisi olduðu ise aþikâr.
Darbe gerçekleþmiþ olsaydý, týpký Mýsýr’da olduðu gibi darbecilerin arkasýnda hizalanacaklardý.
Darbe yönetimini tanýyacaklardý.
Erdoðan’ýn ülkeyi bir felaketin eþiðine getirdiðinden bahisle darbecilerin ülkeye yeniden istikrar kazandýrdýðýný söyleyeceklerdi.
“Biz güçlü ve istikrarlý bir Türkiye’den yanayýz!” deyip darbecilerin arkasýnda duracaklardý.
***
Darbeyi püskürtüp demokrasinin namusunu ve þerefini kurtaran aziz milletimizin gelip elini öpeceklerine, bu darbenin püskürtülmesinde en büyük pay sahibi olan Recep Tayyip Erdoðan’a “demokrasi kahramaný!” payesi vereceklerine, 15 Temmuz’un hemen akabinde baþladýlar liderimiz ve milletimiz için aðza alýnmayacak sözler sarf etmeye.
Týpký Pensilvanya’daki Ýblis gibi takiyye yapýyorlar.
Darbeye sahip çýkamadýklarý için “hukukun üstünlüðü” gibi afili söylemleri araçsallaþtýrarak üstümüze geliyorlar.
Kaygýlarý “demokrasi” veya “demokrasinin hukuku” deðil, besleyip üstümüze saldýklarý yandaþlarýnýn hukuklarý!
“Hukukun üstünlüðü”ne hiçbir lafýmýz yok elbet.
Olamaz da...
Hukukun olmadýðý yerde zulüm olur çünkü.
Ama herkes bilsin ki darbecilerin kökünü kazýmak, demokrasinin ve milletin hukukunu korumak için elzemdir.
Baþka türlüsü asýl hukuksuzluk ve adaletsizlik anlamýna gelir.
***
Demek istediðim þu:
ABD/AB bloðunun seslendirdiði “hukukun üstünlüðü” söylemi, sahiden hukuksal ve demokratik bir hassasiyetten kaynaklanmýyor.
Erdoðan’ý devirmek için kullandýklarý, yandaþlarýna bir tür himaye saðlamak için kullandýklarý bir argüman sadece bu.
“Hukukun üstünlüðü”, baþta FETÖ ve PKK olmak üzere tüm Erdoðan/Türkiye düþmaný örgütleri korumanýn/kollamanýn kod adýna dönüþmüþ durumdadýr.
Ne yazýk ki içeride de o Türkiye düþmaný bloðun uzantýlarý, benzer söylemler üzerinden Hükümet karþýtlýðý yapmayý marifet zannediyorlar.