BM Suriye Özel Temsilcisi Kofi Annan, 12 Nisan sabahý yürürlüðe giren ateþkese aracý olmayý baþardý. Ne yazýk ki saatler içinde ülkeden; keskin niþancý ateþi, þiddetli bombardýman ve Humus’a tanklarýn ulaþtýðý haberleri gelmeye baþladý. Hama’da ismi bilinmeyen bir kiþinin ölümü ile ümidin ilk ýþýklarý sönmüþ oldu.
Görünüþe göre ateþkes iki taraf için de, barýþa doðru atýlacak samimi bir ilk adýmdan ziyade zaman kazanmak için bir fýrsat olarak deðerlendirildi.
Bu narin ateþkes, Esad rejimine dikkat daðýtmak için bir fýrsat saðladý. Uluslararasý toplum ve kuþatma altýndaki halk aralýksýz katliamýn sona ermesini umarak nefeslerini tutarken, Esad ayaklanmayý yok etme planýný uygulamaya devam etti. Eðer isyancýlar tek bir kurþun sýkarlarsa, tekrarlanacak þiddet intikam olarak gösterilebilecekti.
Çatýþmalarýn bir süre sakinleþmesi, muhalefete toparlanmasý ve yaralýlar ile savunmasýzlarýn tahliye edilmeleri için bir þans verdi. Eðer ateþkesi bozan taraf Esad olursa, uluslararasý toplumun askeri müdahale çaðrýlarýna Libya’da olduðu gibi cevap verme ihtimali yükselecekti.
Ateþkesi mutlaka müzakereler takip edecekti, fakat þu anda iki taraf da Suriye’yi çevreleyen kriz için siyasi bir çözüm arayýþýnda deðil. Ýsyancýlar için, müzakereler Esad rejiminin tanýnmasý anlamýna gelecekti ki bu onlarda nefret uyandýrýyor. Esad için ise müzakereler diktatörlüðünün sonunun habercisi olacaktý; diyalog ve otokrasi bir arada kolay kolay barýnamaz.
***
Bu arada kriz týrmanmaya ve yaygýnlaþmaya devam ediyor. Rejim, sýnýrýn Türkiye tarafýndaki mültecilere ateþ açýp iki kiþiyi öldürerek ve Türkiye lideri Recep Tayyip Erdoðan’dan güçlü bir tepkiye sebep olarak korkunç bir hata yaptý. Türk topraklarýna yapýlacak baþka bir saldýrý, sadece Türkiye’ye deðil tüm NATO’ya savaþ açmakla ayný anlama gelecekti: Organizasyon antlaþmasýnýn beþinci maddesi, bir üyeye yapýlan saldýrýnýn tüm üyelere yapýlmýþ anlamýna geldiðini belirtiyor.
Suriye ayrýca Lübnan sýnýrýný da ihlal etti ve bu süreçte bir kameramaný öldürdü.
Bölgede mezhepsel bir kutuplaþma sonucunda Þii ülkelerin, özellikle de Ýran’ýn, Türkiye ve Suudi Arabistan liderliðindeki bir Sünni bloða karþý Suriye’nin yanýnda yer almasý son derecede tehlikeli olurdu.
Rusya’nýn Esad rejimine ve Tahran’a verdiði destek, uluslararasý tepkinin yayýlmasý ihtimalini artýrýyor. Tahran Washington’un bölgedeki azýlý düþmaný olduðu için; ABD ve Avrupa, petrol zengini Körfez ülkeleri ve Türkiye’nin yanýnda olurdu.
Fakat Rusya’nýn tavrý yumuþuyormuþ gibi görünüyor ve bu ümitlendirici. Mart ayýnýn sonlarýnda, Rusya Parlamentosu Dýþiþleri komitesinin baþkaný Mikhail Margelov, Beþar Esad’ýn “sayýsýz hatalarý”ndan bahsederek ve Esad’ýn Suriye ordusunu þehir ve kasabalardan çekme konusunda ilk adýmý atmasý gerektiði konusunda ýsrar ederek, Moskova’nýn eski müttefiði konusunda sabýrsýzlanmaya baþladýðýný söyledi. Daha önceleri Moskova’nýn tavrý, iki tarafýn da ayný anda çekilmesi gerektiði yönündeydi.
Bu hafta Rusya Dýþiþleri Bakaný Sergei Lavrov, Washington’da toplanan G8 üyelerine Suriye sorununun BM Güvenlik Konseyi yoluyla çözülmesi gerektiðini söyledi. Geçmiþte Rusya ve Çin, resmi olarak uçuþa yasak bölgenin ilan edilmesi konusunda NATO’nun Libya’da yetkisini aþmasýný protesto etmek amacýyla, askeri müdahaleye onay veren kararý engellemek için veto haklarýný kullanmýþlardý. Þimdi ise Rusya diplomasi yoluyla çözümün bir parçasý olmak istediðini dile getiriyor.
Arap Ligi ve “Suriye’nin Kardeþleri” geçtiðimiz yýlýn Ekim ayýnda, Suriye’yi cezalandýran bir Güvenlik Konseyi kararýný, geliþmekte olan süper güçler Rusya ve Çin’e sormadan çýkarmaya çalýþarak bir hata yaptýlar. Artýk iki ülkenin de Suriye konusundaki her plana destek vermesi gerektiði açýk.
Suriye’nin iç savaþa saplanmýþ, arýzalý bir ülkeye dönüþmesi hiçbir ülkenin çýkarýna uygun deðil. Bu tür yýkýntýlarýn küresel cihad hareketine altýn deðerinde fýrsatlar ve yeni kaleler sunduðunu görmek için Somali, Irak ve yakýn zamanda Libya ile Mali’ye bakmamýz yeterli.
Esad’ý etkilemek için en uygun ülke Rusya. Rejimin en büyük silah kaynaðý olan Moskova, silah ve mermi göndermeyi keserek Ordu’yu etkisiz hale getirebilir. Ek olarak Moskova’dan gelecek herhangi bir kýnama, Esad rejiminin meþruiyetini yok edecektir.
Þimdi soru, Kofi Annan’ýn barýþ planý -ne yazýk ki muhtemelen- baþarýsýz olursa ne olacaðý. “Suriye’nin Kardeþleri” böyle bir baþarýsýzlýðý tam kapsamlý bir NATO askeri müdahalesi veya Türkiye ve Suudi Arabistan’ýn da içinde bulunduðu ülkelerin þu anda desteklemekte olduðu uçuþa yasak bölgenin ilaný için bir gerekçe olarak görecektir.
Bunun bir örneði var: 2002 yýlý Kasým ayýnda Kofi Annan, Birleþmiþ Milletler Genel Sekreteri olarak Irak’taki krizi sonlandýracak barýþçý bir çözüm getirmeye çalýþtý. Yakýn zamanda kabul etmiþ olduklarý ve Saddam Hüseyin’e silah denetimine uymasý için son bir þans veren 1441 sayýlý kararýn “Irak halkýnýn çektiði acýlarý ve tecritini sona erdireceði” konusunda Güvenlik Konseyi’ni temin etti. Bunun yerine karar, Koalisyon’un tek taraflý istila hareketinin gerekçesi haline geldi.
Bu yazý STAR Gazetesi için kaleme alýnmýþtýr.