Kök temiz filiz kirli

Zeki Mürenonlarca, belki yüzlerce şarkı sözü yazmış olmasının yanı sıra şiirler de kaleme aldı. Farklı tarihlerde yazdığı şiirlerini uzun yıllar önce Bıldırcın Yağmuruadlı bir kitapta toplamıştı Müren. (Ölümünün ardından bu şiirler kendi sesinden albüm olarak da yayınlandı.) 

Sanatçı, Mimar Sinan Üniversitesi’nde okuduğu yıllarda her sabah ‘koşar adımlarla’ geçtiği Kazancı Yokuşu’nun adını bir şiirine de vermiş. Söz konusu şiirde Paris ve Madrid gecelerine gönderme yapıyor; 

Madrid balkonlarında zehirli asma gülleri

Kertenkele gözlü kızlar

Kök temiz filiz kirli

Kişiler geçer kişiliksiz.  

Şiirin sonlarına doğru şu dizesi de çarpıcıdır; 

Kayan kendi ayağın

Düştüğün kendi kaldırımın.

Bana bu dizeleri çağrıştıran bir başka kitap oldu… Haldun Taner’in ilk baskısı 40 yıl önce yapılan ‘Düşsem Yollara Yollara’ adlı kitabı... Yapı Kredi Yayınları’nın yeni baskısını yaptığı kitap, Taner’in gezi notlarından oluşuyor. 1956-1979 yılları arasında epey gezmiş Taner. Yunanistan, İtalya, Belçika, Sovyet Rusya, Almanya, Hindistan, Polonya, Hollanda, Romanya, Çekoslovakya, İsveç… Yeni baskıya Yugoslavya, İsrail ve Mısır bölümleri de eklenmiş. İran bölümü ise genişletilmiş. 

Kitabın Almanya bölümüne göz gezdirirken, bu ülkede eskiden olduğu gibi günümüzde neden iyi yazar yetişmediğini sorguluyor Taner ve şöyle bir sonuca varıyor: Almanların yazar yetiştirememesinin suçunu Hitler devrinin baskısında aramak gerek. Atatürk’ün bir özdeyişi vardır. O, ‘Sanatı olmayan bir cemiyet ana damarlarından mahrum kalmış sayılır’ der ya, hani yalan değil.

Taner’e göre Hitler rejimi, Almanya’nın şah damarını kesmiş oluyor. Böylece yeni nesiller sıfırdan başlamak zorunda kalıyor. Şöyle diyor Taner yen kuşak Almanlar için: Manen iyi beslenemediler. Köksüz kaldıkları için hüdayinabit yetiştiler. Dışarının etkisi altında kaldılar. Özleri güçlü olmadığı için biçimcilik kopyacısı oldular. Yeni kuşaklar, evrensel, her zaman her yer için geçerli ağır basan kişiler yetiştiremedi.

Haldun Taner’in bu sözleri, bizim de Batılılaşma maceramızı çağrıştırmıyor mu? Cümlede geçen Almanlar’ın yerine Türkler’i koyduğumuzda, Osmanlı’yı ve dolayısıyla (kültürel manada) köklerimizi inkar edişimizden sonraki hal-i pür melalimize ayna tutmuyor mu?

Gözünü Batıya dikip kendi kültürüne bigane sözüm ona aydınları düşündükçe… 

Ne diyordu Zeki Müren; 

Kök temiz filiz kirli

Kayan kendi ayağın

Düştüğün

kendi kaldırımın.