Kolay rakip... Kolay takip...

Trabzonspor maça biraz gevþek baþladý, cezasýný erken gördü. Ünal Karaman bir gün önce yaptýðý basýn toplantýsýnda, “Rakibimiz bizi favori gösteriyor ama; maçlar masada deðil, sahada kazanýlýr. Ne olacaðý belli olmaz” demiþti.

Zaten þokla baþladýk... Ardýndan hakemin bize uyduruk bir penaltý ikramý oldu. Ýkdamdý, çünkü rakibin bize temasý bile yoktu. Sosa vuruþunu direðe niþanladý. Atýþýn kaçmasý, açýk bir ilahi adaletti.

Trabzonspor, vakit ilerledikçe elbette eski hantallýðýnda deðildi ama; tam anlamýyla toparlanmýþ da sayýlmazdý. Buna raðmen beraberliðe ulaþtýk. Gene de güven veren bir Trabzon gerçeði ortada yoktu. Son 3 resmi maçýn golcüsü Sörloth, sessizdi. Pek suya-sabuna dokunmuyordu. Bir tek Ekuban, aktif/hünerli/çalýþkandý. Ýlk yarýnýn golleri ondan geldi. 3 giriþimi vardý, ikisi gol oldu. Sonradan da sonradan üçledi. 

Evet, devre arasýna 2-1 önde girmek; gerçekten de hoþ bir þeydi. Ama ilk yarýda genel havamýzdan pek keyif almadým. Daha çok; maça iyi baþlayan Yunan takýmýnýn, bir anda çözülmesi durumu vardý.

***

Gol yememize raðmen; daðýlma emaresi göstermeden, oyuna soðukkanlýlýkla devam etmemiz önemli bir artýydý. Fakat karþmýzýda baþka bir rakip olsa, yediðimiz golün altýndan bu kadar rahat kalkmamýz mümkün olmazdý. Ýþin bir de bu tarafý var.

Skorun rahatlamasý, takýmý da rahatlattý.. Ýkinci yarýda, gücünü ve neleri yapmasý gerektiðine bilen bir takým görüntüsüne kavuþtuk. AEK elimizde oyuncak oldu. Her açýdan üstündük.

Pozisyon sayýsýnda, gol sayýsýnda, korner sayýsýnda arayý durmadan açtýk. Büyük bir þok ve aksilik olmazsa, Trabzon artýk gruplarda... Tebrikler ve teþekkürler.  Uþaklar iyi gidiyor, ha!